Ecz.İrfan Demirci
KENDİMİZ İÇİN
Yayınlanma:
Güncelleme:
Elli yıllık ilişkiden sonra kavuşma olmayacak gibi görünüyor.
Artık ne Avrupa Birliği bizi istiyor.
Ne de biz onlarla olmayı.
Bu da karşılıklı olarak söyleniyor.
Aslına bakarsak hiçbir zaman biz Avrupa Birliğine gireceğimize inanmadık, onlar da bizi alacaklarını net bir biçimde ifade etmediler.
Biz Avrupa‘nın hemen yanı başında, Ortadoğu’nun kapısında olduk.
Avrupa ise bizim için yüzyıllardır içinde olmak istediğimiz topraklar oldu.
Kısaca onlar bize, biz onlara her zaman gerekliydik.
Tıpkı kapıları karşılıklı ama içerdeki yaşamları birbirinden çok farklı komşular gibi.
Onlar bizi almak istiyorlar mı, yoksa oyalayıp "mış" gibi mi yapıyorlar?
Bu çok tartışıldı. Daha da tartışılacaktır bu niyet.
Gerçek olan şu ki; biz Avrupa Birliği'nde olmayı çok istedik.
Pasaportlarımızdan arabalarımızın muayenesine, gıdaların ambalajından zamanı dolmuş ilaçların imhasına kadar yüzlerce konuyu, Avrupa Birliği müktesebatına uydurmaya, benzetmeye çalıştık.
Avrupa Birliği yalnız gündelik hayatımızdaki ayrıntılar için düzenleme istemedi.
Ekonomi alanında çeşitli kriterlerin yerine gelmesini istedi.
Ne de olsa gelecek olan ülkenin nüfusu 78 milyon hem de yoğunluklu bölümü gençlerden oluşuyor.
Yalnızca gündelik hayat, çevre ve ekonomi için uyum istenmedi, onlarca başlık var görüşülecek, müzakere edilecek.
Temel haklar, özgürlükler, demokrasi ve yargı bunların en önemli bölümüdür.
Batı dünyası bu değerleri ne kadar nitelikli hale getirmiş ya da uygulayabiliyor, burada çok şey söylenebilir.
Biz Avrupa Birliğinin içinde oluruz, dışında kalırız. Bu da belki artık çok önemli değil ama kendi insanımız için temel hakları, özgürlükleri, gelişmiş bağımsız bir yargısı olan ülkeyi yaratma iddiamız A.B olmasa da sürmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.