Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Kenan Evren’in Ölümü…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Kenan Evren, tedavi gördüğü hastanede 98 yaşında öldü. Bu ölüm üzerine 12 Eylül insanların kafasında yeniden canlandı. İşkenceler, gözaltılar, gözaltında ölümler, idamlar, “ asmayalım da besleyelim mi?” söylemleri. Yasaklanan kitaplar, kasetler. Gençliğin YÖK ile zapturapt altına alınması. 12 Eylül olduğu gün, İzmir’de Tıp Fakültesinde öğrenciydim. Aslında faşist darbe, göstere, göstere gelmişti. Her gün insanların kurşunlarla öldürülmesi, tanınmış, gazeteci Bilim adamları ve politikacıların öldürülmesi bu gidişatın kötü olduğunu gösteriyordu. Pek çok şehir, ikiye bölünmüştü. Halk biri birine düşman edilmişti. O dönemde meşhur sözlerden birini Demirel söylemişti; “bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz”. Bülent Ecevit ülkede kontrgerillanın varlığından söz edince kurşunların hedefi olmuştu. 1 Mayıs 1977, Kahramanmaraş 1978 sonra Çorum katliamları, ülkeyi 12 Eylül’e götüren olaylar olarak değerlendirilir. Temmuz 1980’da DİSK başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesiyle birlikte herkes darbenin yaklaştığını hissetmişti. Bu olaylar nedeniyle ülkenin pek çok yerinde sıkıyönetim ilan edilmesine karşın, katliamlar sürüyordu. 12 Eylül günü, olayların bıçak gibi kesilmesi, 12 Eylül öncesindeki olaylara zemin hazırlayanlarla, 12 Eylül darbesini yapanların aynı grup olduğunu bize gösteriyordu. Çünkü 12 Eylül günü CIA istasyon şefi Paul Henze ABD’ye gönderdiği mesajda “Bizim oğlanlar başardı” diyecektir.
12 Eylül faşizmi, başta işçi sınıfımızın toplu sözleşme ve grev hakkını rafa kaldırdı. DİSK’i kapattı. Mal varlıklarına el koydu. En güçlü kamu emekçi örgütü olan öğretmenlerin TÖB-DER’i kapatıldı. “Sağa da sola karşıyız” diye yapılan darbe özellikle solcuları ve devrimcileri ezmişti. Darbenin ilk günlerinde hatırladığım çok fazla da soruşturma yapılmadan Serdar Soyergin isimli bir gencin asılması olmuştur. Sonrasında çok idam geldi. İdamlardan da öte gözaltına ölümler, yargısız infazlar da çok yapıldı.
Benim okuduğum Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 14 öğretim üyesi, 1402 sayılı kanun gereği görevden uzaklaştırıldılar. Uzun yıllar Üniversiteye dönemediler. 24 Aralık 1978 Maraş katliamını protesto için 1 günlük boykot yapan binlerce öğretmen 2 ay ila 1 yıl arasında hapis yattı. Öğretmenlikten atıldı. Yıllar sonra görevlerinin başına döndüler. 12 Eylülcüler Atatürkçüyüz diyerek, halkı Mustafa Kemal’den nefret ettirmek için her şeyi yaptılar. Bunun üzerine o yıllarda Nadir Nadi “Ben Atatürkçü değilim” diye kitap yazdı. Kenan Evren elde kuran din istismarcılığı yaptı. İrşat ekipleri kurularak Alevi köylerine gönderildi. 1982 Anayasasına zorunlu din dersleri konarak laiklik Cumhuriyetimizin laiklik ilkesi çiğnenmiş oldu. Kürt dilinin koşulması yasaklanarak, halklar arasına düşmanlık tohumları ekildi.
12 Eylül faşist darbesi sürecinin yarattığı koşullarda yaşıyoruz. Sendikalara getirilen %10 barajı, örgütlenme ve toplu pazarlık ve grev hakkına getirilen kısıtlamalarla, işçi sınıfının ekonomik hak alması iyice zorlaştırıldı. İşçi sınıfı sefalet ücreti demek olan asgari ücrete mahkûm edilmiş oldu. Siyasi partilere getirilen %10 barajı da, halkın kendini siyasi partilerde temsil etme hakkını ortadan kaldırmış oldu. Öyle ki 2002 genel seçimlerinde kullanılan %47 oy Meclis dışında kalan partilere gitmişti. AKP iktidarı, böyle bir süreçte iktidara geldi. 12 Eylül’ün yarattığı zeminde hayat buldu. 12 Eylül yasalarına sıkıca sarıldı. Kenan Evren sık sık “Huzur ve güven ortamının tekrar tesis edilmesi” der dururdu. Bölgemizde huzuru ve güven ortamını bozan her şeyi yaptı. 35 yıl sonra Evren’in ağababası olan, AB-D emperyalistleri, çevremizdeki ülkeler olan, Irak ve Suriye kan gölü haline getirdiler. Sonuçta ülkemiz de huzur ve güvene bir türlü ulaşamadı. Bugün, halk 12 Eylül öncesinden, çok daha zor durumdadır.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.