Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Kaybolan Şehirler…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Tarih, medeniyetler yani sınıflı toplumlar çağına geçtiği zaman, kurulan medeniyetler en görkemli dönemlerini yaşadıktan sonra yavaş, yavaş eski güzel günleri geride bırakıp yıkılmaya doğru gidermiş. Tam da bu sırada, sınıfsız toplumun son aşamasındaki yukarı barbarlık aşamasındaki toplumlar, bu medeniyetlerin güçleriyle karşılaşır ise, yıkılmak üzere olan medeniyet barbarlar karşısında yenilir, ama sonra barbar aşısıyla aşılanmış daha güçlü bir medeniyet doğar. Barbar toplumlarla karşılaşmayan medeniyetler ise çürüyüp giderler(1). Son iki hafta, eskiden yaşadığım iki şehri İstanbul ve İzmir’i tekrar gördüm. İstanbul’da adım atacak yer kalmamış. Buna rağmen sürekli olan yapılaşma hızla devam ediyor. Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı derken, dünyanın en keşmekeş büyük şehirlerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor İstanbul. Elli yıl önce hayatını kolaylaştırmak isteyenlerin geldiği İstanbul’da hayat vatandaş için iyice zorlaşmış durumda. Yeşil alan neredeyse sıfırlanmış. Son olarak Üçüncü köprü yolunda, hızlı bir yapılaşmaya kuzey ormanları bitirilecek gibi. Dünyanın coğrafik olarak en benzersiz yerindeki bu güzel şehir, kendine gelenekleri savunuyorum diyen bir zihniyet tarafından bitiriliyor. Tarihi doku, SİT alanı denmeden İstanbul bitiriliyor. Yüksek binalardan nefes alamıyor bu güzel şehir. Bu şehre ve bu halka karşı büyük suç işleniyor. Mimarların, Şehir plancılarının görüşleri dikkate alınmıyor. İdare mahkemesi ve Danıştay kararlarına rağmen yapılaşmalar sürdürülüyor.
İzmir’de de benzer bir durum var. Ulaşım sorunu çözülsün diye alt-üst geçitlerle şehrin görünümü bozulmuş. Yine yüksek binalar gökdelenler dikilmiş. En son demokrasi nöbetlerinin birinde İzmir’in simgesi tarihi saat kulesinin saatlerinden birisi de çalınmış. İzmir’de de İstanbul gibi sürekli deniz dolduruluyor. Yeşil alan olarak yalnızca şehrin ortasındaki Kültürpark Fuar alanı gözüküyor.
Şehrimiz Gaziantep’te bu şehirlerden farklı değil. Hızlı göç ve nüfus artışıyla beslenen, yapılaşma süreci hızla ilerliyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan yeşil alan çalışmalarının üstüne bir şey konamamış. İnsanı temel alan bir yapılaşma yerine, parababalarının çıkarlarını öne alan anlayışlar şehirlerimizi bitirmiş. Tarihte olduğu gibi şehirleri ve ülkeyi yönetenler bindikleri dalı kesmekteler. Şehirlerin batıp, kaybolması pek umurlarında değil gibi gözüküyor. Halkın çıkarları ve sağlıklı yaşaması dikkate alınmıyor. Yanlış yapılan iş vatandaşa doğru gibi sunuluyor.
Şehirlerimizin yaşaması için, halkın çıkarlarını ve sağlığını önceleyen bir siyasi iktidar ve örgütlenme gerekiyor. Vatandaş olarak, gerçekleri görmek, doğru bir şekilde örgütlenmek ve sesimizi çıkarmamız gerek.
ercankosmanoglu@hotmail.com
1)Hikmet Kıvılcımlı. Tarih Devrim Sosyalizm. Derleniş Yayınları 2006
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.