IŞİD'den kaçan Êzidilere yardım yok!  

e2 IŞİD zulmünden ve katliamlarından kaçıp kurtulan Êzidilerin çilesi bitmiyor. Köylerinden, evlerinden kaçıp ıssız dağlara sığınan, Sincar Dağları’nda günlerce aç susuz kalan Şengal’den uzaklaşıp yaşam kavgası veren, binlercesi katledilen, tecavüz edilen, alıkonulan, binlercesi susuzluktan, açlıktan, sıcaktan kırılan, cesetleri kurda kuşa yem olan Êzidilerin yaşadıkları karşısında dünya hâlâ etkili bir tutum alamıyor. İkinci Dünya Savaşından sonra lanet okunan, faşizm, ırkçılık, savaş günlük hayatın bir parçası haline geldi. ‘Bir daha asla!’ demek için ilan edilen 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde kan ve şiddet durmuyor. Ortadoğu’da yaşananlar savaş dönemini, IŞİD’in halklara ve Êzidilere yaptıkları ise Yahudilere yapılanı anımsatıyor. Bölge egemen devletleri ve emperyalist güçlerin IŞİD karşısında takındığı tutum hâlâ ‘bekle gör’ü geçmiyor. Gelişmeleri leş kargaları gibi izlemeye devam ediyorlar. Yıllardır yarattıkları ortamın kendi lehlerine yeni pozisyonlar yaratması için alttan destekleyip, üstten mesajlar vermeye, kamuoyuna yönelik ikiyüzlü açıklamalar yaparak zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar. Ölümcül yaralar karşısında göstere göstere sundukları pansumanlar ise ne akan kanı, ne de onların sahte yüzünü gizleyebiliyor. Ne IŞİD’e karşı bir tutum alınıyor, ne de IŞİD’in zulmünden kan ağlayan halklara yönelik bir çözüm üretiliyor. BM, Kızılhaç, Kızılay, İHH gibi örgütler, mülteci örgütleri gelişmeler karşısında insani tutum sergilemek yerine, bölge devletlerinin ve emperyalist odakların çıkarları ve politikalarıyla eş güdüm halinde çalışmaya devam ediyorlar. Bunun en çarpıcı sonucunu Êzidilere yönelik bir aydan bu yana süren saldırılar ve dinmeyen dram karşısında bir kez daha görmüş olduk. Tüm zorlukları aşıp sağ kalmayı başaranlar da henüz rahat bir nefes alabilmiş değiller. Bölünmüş ailelerin dramı izleyenleri insanlığından utandırıyor. Annesini babasını geride bırakmış olanlar, kızından haber alamıyor olduğunu hıçkırıklar içinde dile getirenler, kardeşini kaybetmiş, yanı başında öldürülmüş çocuğuna bir mezar kazamayan babaların dramı iç parçalıyor. IŞİD’in elindeki yakınlarından söz edenlerin gözyaşlarına boğularak anlattıkları dram izlenmekle kalınıyor. Êzidilerin çaresizlik içinde aktardıkları dram karşısında bölge devletlerinin, hükümetlerinin tutumu ise utanç verici. Ne KDP, ne Irak yönetimi, ne de Türkiye Hükümeti, Êzidilerin karşı karşıya bulunduğu bu çaresizlik karşısında insani bir tutum alıyor. Onlar katliamı ve yaşanan acıları izlemekle yetiniyorlar. Tüm yetersizliklerine ve olanaksızlıklarına rağmen PYD ve YPG’nin başından beri gösterdiği tavır ise insanlığı kurtaran tek tutum oldu. Fiziki koşulların yarattığı tüm zorlukları aşarak Sincar’a, Şengal’e ulaşan, Êzidilerin ölüm kalım savaşı verdikleri ortamdan kurtulmasını sağlayan güçler olarak sadece Êzidilerden değil, tüm halklardan destek ve taktir aldılar. Yine her dilden ve inançtan Kürdistan ve Türkiye halkları sadece duygu bağı kurmakla yetinmediler. Êzidilerin karşı karşıya bulunduğu zulmü, katliamı ve dramı duyurmak, durdurmak ve yaraları sarmak için yoğun bir çaba gösterdiler. Bu gün hâlâ bir şeyler yapmak için, maddi ve manevi dayanışmada ve destekte bulunmak için çaba sarf etmektedirler. Türkiye Hükümetinin tutumu adeta “IŞİD’den kaçana bizden yardım yok” tutumudur. Zulümden kaçan, her şeyini geride bırakan, canını zor kurtaran insanlardan pasaport bekleyen bir Hükümetle karşı karşıyayız. IŞİD çetelerinin İstanbul’un göbeğinde büro açmasına, piknik yapıp şehadet yeminleri etmelerine, üyelerine her türlü hizmet sunmalarına olanak tanıyan, Suriye sınırını onlara sonuna kadar açan, hastaneleri, devletin tüm kurumlarını, MİT’i, emniyeti, jandarmayı IŞİD’in işlerini kolaylaştırmak için hizmete amade duruma getiren AKP Hükümeti, sıra IŞİD’den kaçanlara gelince sınırdan kuş uçurtmuyor! Anne kucağındaki çocuktan pasaport isteyecek kadar insanlıktan çıkıyorlar. Yine dağları aşıp Roboskî sınırına kadar gelen kadın, çocuk yaşlı Êzidiler için ne kamp, ne erzak, ne yiyecek ne de içecek veriliyor. O dönem Başbakan olan ve her yolu deneyip bu gün artık cumhurbaşkanı makamında oturan Erdoğan, yüksek perdeden sesleniyordu; “Onlara kucak açacağız. Diktatörlükten kaçanlara her türlü olanağı sunacağız.” Demek ki, AKP’nin hâlâ ne terörist, ne cani, ne çete dediği, ama desteklemeye devam ettiği IŞİD’den kaçanlar zulümden ve katliamlardan kaçmış olmuyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi