İktidar uğruna Türkiye kan ağlıyor!

  e2 Her gün çatışma, her gün baskın, her gün bombalama, kurşunlama ve ölüm haberleriyle irkiliyoruz. Toplum her an biraz daha korku, kaos ve giderek kör çatışmaya sürükleniyor. İntikam yeminleri eşiğinde süren saldırılarda çocuklar, gençler ölüyor. Artık bir bir değil, ikişer, üçer, beşer, otuz birer ölüyoruz. Ölülerin sayısına her saat, hatta her dakika yenileri ekleniyor. Onların yasını tutmaya bile vakit kalmadan yeni acılar biniyor yüreklerimize… Yeni ateşler düşüyor ocaklara. Barış ve çözüm yerine, kanı kanla yıkıyorlar. Suruç’ta, IŞİD üzerinden gerçekleştirilen “karanlık” bir katliamla otuz bir kadın ve erkek genç o gün orada parçalanarak öldürüldü.  Gençlerin kanı kurumadan yeni katliamlar, yeni ölümlerle sarsılıyoruz.  Barış istemeyenlerin körüklediği bir karanlık ölümler diyarına gark olduk. Ne yazık ki cenaze törenleri, cenaze namazları yeni ölümlerin fermanı haline getiriliyor. Acılı törenlerde, iktidar için intikam yeminleri ettiriliyor. Açılışlar kan kırmızısı... Ağızlar, diller dudaklar zehir… “Bizim feda edilecek çok çocuğumuz var” diyor, çocukları zevk ve safa içinde olanlar. Daha çok kan, oluk oluk kan aksın isteniyor. Esnafa nutuk ve çağrıdan sonra muhtarlar düzenin, intizamın bekçileri haline getirilmek, gerektiğinde polis, asker, muhbir, gerektiğinde Alperen olsun isteniyor. Komşu komşuya düşman, işçi işçiye düşman ediliyor. İktidar uğruna ülkemizin halkları bir birine kin ve intikam yeminleriyle bileniyor. İktidarın yanında olanlar ve olmayanlar diye bölünüp, hedef oluyoruz birbirimize… Çocuklarımız, yurt, vatan, yaşam, herşey iktidar uğruna feda edilsin isteniyor. Yeni bir umut, yeni bir hareket, yeni bir ışık arayışı içindeki insanları, barış diye haykıranları duyan, gören yok. Aklın sağduyunun esamesi okunmasın, toplum öfkeyle kudursun isteniyor.  Barış Bloku’na, barış cephesine kin kusuluyor. Kin ve nefretin tüm toplumun damarlarına zerk edilmesi için harekete geçirilmiş medya gece gündüz çalışıyor. Zıvanadan çıkarılmak istenen bir toplum ve onun üzerinden kurulacak bir iktidar duvarı örülmek isteniyor. Biz ışık, daha çok ışık, barış daha çok barış, umut daha çok umut dedikçe, oradan bir ses yükseliyor; karanlık, daha çok karanlık… Ve her ölümden sonra, her cenaze töreninin ardından “Şimdi seçim olsa…” sorusunun ortaya çıkaracağı sonuçlara bakılıyor. “Hadi az kaldı…”, “Biraz daha biraz daha” diyen karanlık sesler Türkiye’yi bir felaketin eşiğine sürüklüyor. Ve eğer “Ne kadar şiddet o kadar oy, o kadar yüzde” hesabı yapılan bir ülkede barış için ayağa kalkılmaz ve bunların çanına ot tıkanmazsa, bu günleri de arayacağımız bir sürece doğru sürükleneceğiz. Şimdi hepten bir dönüm noktasındayız… Hiç seçim olmamış gibi, HDP yüzde 13.1 oy almamış, altı milyonu aşkın seçmen ve milyonlarca halk barış istememiş, eşitlik, demokrasi ve özgürlük dememiş gibi davrananlara karşı yeni bir sürece giriyoruz. Yeni güçlerle, yeni halk hareketiyle birleşerek yol alınabilir. Barışı ve demokrasiyi kazanmak, demokratik halk iktidarı için mücadeleyi daha da büyütmek, barışın sesinin arşa ulaşacağı, diyardan diyara yankılanacağı bir birliğe ihtiyacımız var. Ellerin tetikten çekildiği, barışın konuşulduğu, diyalogun müzakere ve demokratik çözüm aşamasına evrildiği bir sürece ancak böylesi bir birlik ve mücadeleyle ulaşabiliriz. Çözüm sürecini buzdolabından çıkaracak, akan kanı durduracak bir birliğe ihtiyacımız var. Kan aktıkça dondurulan çözüm sürecine, çözüm süreci donduruldukça akan kana bakılıyor. Ve her dakika anketler bir daha bir daha elden geçiriliyor. Her koalisyon kandırmacasından sonra, her açıklamanın ardından, her toplantıdan ve her bombalamadan, şehir yakmadan, ölümden sonra bir daha bir daha anketlere bakılıyor. Erken seçim olursa yüzde kırk beş olur mu? Erken seçim olursa 276 milletvekili olur mu? Tek başına iktidar… Başkanlık sistemi… Tek başına Anayasa… Daha çok kaos, daha çok karamsarlık, daha çok bomba, düşmanlık, daha çok Zergelê, daha çok Silopi, Yüksekova, Diyadin… Ve erken seçim olursa tek başına iktidar… Türkiye kan ağlıyor… Birilerinin tek başına iktidarı uğruna kan ağlıyoruz, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkesi, Arabı, Ermenisiyle… Sünnisi, Alevisi, Hıristiyanıyla… Türkiye kan ağlıyor, birilerinin tek başına iktidarı uğruna. Ve onlar başka bir seçeneği düşünmek bile istemiyorlar. Ama biz bir kez daha bir seçenek peşinde koşacağız. Büyük İnsanlık için… Barış, eşitlik, kardeşlik ve özgürlük için. Ve Türkiye’yi bir kan gölü olmaktan kurtarıp, bir halklar bahçesi yapmak için.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi