Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Güven içinde yaşayacak mıyız?
Yayınlanma:
Güncelleme:
İç güvenlik dış güvenlik derken, memleket olarak güvenlik orunlarının gitgide attığı bir ülke haline geldik. Bir ülkede temel öncelik halkın güvenliği ve esenliği olması gerekirken, yeni oluşturulmaya başlanan rejimin güvenliği, esas haline getirilmiş durumda. Yeni iç güvenlik yasa tasarısı da bunu sağlamaya yönelik olarak hazırlanıyor. 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasını, Lise ve Üniversite öğrencisi olarak yaşamış bir insan olarak, o yılların acı deneyimlerini çok iyi biliyorum. 12 Eylül Faşist darbesinin, lideri Kenan Evren, “huzur ve güven ortamını tekrar tesis etmek için” darbe yaptıklarını, söyler dururdu. Oysa 12 Eylül öncesinde yaratılan kan gölü, bir CIA tezgâhıydı, tezgâhın içinde Evren de vardı. Yoksa 12 Eylül sonrasında CIA istasyon şefi Paul Henze, “Bizim oğlanlar başardı” diye ABD’ye mesaj geçmezdi. 12 Eylül öncesi gibi sonrası da halkımız için acılı geçti. Mahkemeye çıkmadan 2-3 yıl hapiste yatanlar, doğru dürüst bir yargılama yapılmadan verilen idam cezaları, gözaltında ölümler, en ağır işkence metotlarının uygulandığı yıllardı o yıllar. Şimdi yine polis benzer yetkilerle donatılmak isteniyor. Savcı kararı olmadan gözaltı, gözaltı süresinin 48 saate çıkarılması vb. AKP iktidarı vesayet rejimi diye, diye işçinin, köylünün, emekçi tüm halkımızın var olan tüm haklarında kısıtlamaya gitti. Okumuş-yazmış, halkına yakın kendini geliştiren aydın takımı bu tezgâhı iyi bir şekilde anlayıp hükümetin bu uygulamalarına karşı çıkarken, bir kısım kendine aydın diyen AKP destekçileri, “90 yıllık vesayet rejimi yıkılıyor” diye bu hükümete destek oldular. Şimdi bu kendini bilmezler, AKP’nin bu zulüm yasasına karşı çıkar görünüyorlar, ama bu saatten sonra bir faydası yok.
Öte yandan dış güvenliğimiz açısından ciddi sorunlar yaşıyoruz. AKP hükümetinin Suriye’de izlediği politikalar sonucunda, Süleyman Şah Türbesi güvenliksiz bir yer haline gelmişti. Geçen hafta alınan kararla yapılan operasyon sonucunda türbedeki emanetler ve Süleyman Şah’ın naaşı alınarak, askerlerle yurda dönüldü. Türbe, başkaları kullanmasın diye imha edildi. Bu durum, AKP hükümetinin dört yıldan beri uygula geldiği Suriye politikalarının iflası anlamına gelmektedir.
Güvenlik, güvenlik denilerek geldiğimiz nokta, işyerinde, evde, okulda, dolmuşta, sınır bölgelerimizde halk olarak yaşadığımız güven içinde olamama durumudur. Can güvenliğimizi düşünmeden yaşamak, birincil ve vazgeçilmez hakkımızdır. İç güvenlik yasa tasarısı halkın güven içinde yaşamasını sıkıntıya sokan bir yasa tasarısıdır. Vatandaş olarak bu yasanın çıkmasına karşı durmalıyız.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.