Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu

Gezi Üç Yaşında…

Üç yıl önce bugünlerde Gaziantep dahil hemen, hemen her şehirde her gün vatandaşlar meydanlara çıktılar. Demokratik ve laik bir düzen istediklerin haykırdılar. Taksim Gezi parkına Topçu Kışlası şeklinde Alış Veriş merkezi dikmek için ağaçların kesilmesine karşı başlayan hareket tüm yurdu sarmıştı. Yıllardır Bir Mayıslarda İşçi Sınıfına Taksimin kapatılması da bir şekilde protesto edilmiş oluyordu.   Gezi direnişinde, ortak görüş  “halkın laik yaşam tarzına sahip çıkması” olarak değerlendiriliyor.  AKP iktidarı her aşamada laiklik karşıtı uygulamaları plan olmaktan çıkarıp, günlük hayata uygular hale geldi.  2012’de çıkarılan , 4+4+4 eğitimde medrese düzeni bu işin son noktasıdır. Başka hiçbir mesleğe ortaokul düzeyinde okul açma izni verilmez iken, İmamhatiplere bu izin verildi. Yıllar içinde pek ortaokul, İmamhatip ortaokulu haline getirildi. Yurdun pek çok yerinde vatandaşlar bu uygulamaya karşı imza topluyor eylemler yapıyor ama hükümet kendi bildiğini okuyor. Gezi direnişi halkın ne istediğinin gösterilmesi açısından çok önemliydi.  Siyasi olarak kendini ifade etmesi, örgütlenmesi önünde pek çok engel olan halkımız artık patlama noktasına gelmişti.  AKP iktidarının emriyle çok sert müdahaleler sonucunda Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Berkin Elvan isimli gençler hayatını kaybetti.  Bu ölümlerin sorumluları çok zor bulundu ya da bulunamadı. Mahkemeleri çok uzak yerlere kaçırıldı.  Ayrıca onlarca vatandaş plastik mermiler yüzünden gözünü kaybetti. Bütün baskılara rağmen halkımızda, haksızlığa karşı mücadele etme isteği hala vardır. Zaten bu olmaz ise yaşamanın bir anlamı kalmaz. Vatandaş olarak haklarımıza sahip çıkmak zorundayız.  Bu halk yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşını yapmış bir halktır.  İşçi Sınıfımız 15-16 Haziran gibi büyük direnişleri meydana getiren bir sınıftır. 27 Mayıs 1960 ihtilalı sonrasında yapılan 1961 anayasası en özgürlükçü anayasamızdı. Burada tanımlanan haklarımız AB-D emperyalistlerinin desteklediği 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleriyle elimizden alındı.  En son 2010 referandumuyla yargı bağımsızlığı da tam anlamıyla ortadan kaldırıldı. Balyoz ve Ergenekon denen operasyonlarda,  sahte delillerle suçlanana yüzlerce subay ve aydın yıllarca cezaevlerinde yatırıldı.  Askeri vesayetten kurtuluyoruz denilerek, tüm demokrasi karşıtı uygulamalar yasalar haline getirildi. Gezi sürecinde halkımız laik ve demokratik bir düzende özgürce yaşamak istediğini haykırmıştı. Bugün de aynı durumdayız.  Üç yıl önce örgütsüz bir şekilde yaptığımız eylemler bir süre sonra sönümlenmişti.  Böyle olmaması için gerçek halk örgütlerini oluşturmak ve büyütmek zorundayız. Örgütlü Halk gerçekten yenilmez…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu Arşivi