Geçiş dönemi sert mi olacak yumuşak mı?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz” sözleri büyük yankı yarattı. Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin söylenen sözlerin dışında fiili olarak nasıl bir mücadele yürüteceğini, AKP karşısında, başkanlık sistemini engelleyecek nasıl politikalar geliştireceğini bilemiyoruz. Zira dokunulmazlıkların düşürülmesi konusunda anayasal düzenlemelere onay veren CHP’nin artık her yönüyle açığa çıkmış olan, HDP’li vekilleri hedefe koyan ve Meclis dışına atmayı öngören hesap karşısında ne yapacağını tahmin etmek bile zorken, bu sözlerin nasıl karşılık bulacağını bilemeyiz. Ancak ‘başkanlık sistemi’nin merkezinde bulunduğu sürecin hiç de iç acıcı bir yere doğru gitmediği rahatlıkla söylenebilir. Öyle ki, Kılıçdaroğlu’nun sözleri ve Erdoğan’ın yanıtı ve başkaca tüm gelişmeler bize bir dönem Erbakan’ın söylediklerini hatırlatmış oldu. Erbakan, yıllar önce Refah Partisinin Ankara, İstanbul ve Konya’da belediye başkanlıklarını kazanmasından sonra yaptığı bir konuşmada sanki bu günleri öngörmüş de konuşmuş gibi… Onun o dönem sarf ettiği sözler de büyük yankı yaratmıştı. Bu gün adım adım onu yaşıyoruz. Erbakan şöyle demişti; “Refah Partisi iktidara gelecek adil düzen kurulacak. Sorun ne; Geçiş dönemi yumuşak mı olacak sert mi olacak? Tatlı mı olacak kanlı mı olacak?” Erbakan’ın o sözleri söylediği günlerle bugünler çok farklı. Şimdiler de, Erbakan’ın temellerini attığı ve taşlarını dizdiği yapı hepten yükseldi! Şimdi Erbakan’ın öngördüğünü de aşan, onun partisini bitirip, bir kenara atan, tek kişi yönetimi için dün birlikte olduklarını buldozer gibi ezen, “Ne istediniz de vermedik” dediği Fethullah Gülen Cemaatini darmadağın eden bir iktidar var. Yani hem yerel yönetimlerde hem hükümette Erbakan’ı fersah fersah geride bırakan zihniyette olanlar var. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin gündemini başkanlık sistemine kilitleyen Erdoğan’ı kastederek “Türkiye’nin kaderiyle oynarsa, bu kolay olmaz, kan dökülmeden bunu yapamazsınız, kan dökülmeden bu iş olmaz. Buyursunlar yapsınlar bakalım. Nasıl yapıyorlar? Bu kadar açık, net” sözlerine Erdoğan’ın yanıtı da gecikmedi. Erdoğan, bir kez daha kararlı olduğunu ve hiçbir engeli tanımayacağını bilinen üslubuyla ifade etmiş oldu. Bunda şaşılacak bir şey yok. Gerçekten de Erdoğan için başkanlık sistemi hayat memat meselesi oldu. Başkanlık sistemi için ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağını gösterdi ve her vesileyle bunu tekrarlıyor. Erdoğan, Erbakan’ın o dönem açıkça söylediği sözleri bu açıklıkla söylemiş olmasa bile, onun ‘başkanlık sistemi’ için her şeyi göze alacağını kestirmek zor değil. Öyle ki, Türkiye’nin kilitlendiği ‘başkanlık sistemi’ ya da başka bir ifadeyle ‘Türk usulü başkanlık sistemi’, yani tek kişi diktatörlüğünün tahkim edilmesi ve bunun anayasal ve yasal sürecinin sonuçlandırılması için adeta ölümüne bir süreç içindeyiz. Erdoğan kendisini başkanlığa taşıyacak politikaları hızla realize etmeyen kendi partisini bile hedefe koydu. Ona bile tahammül göstermedi. Yıkıp geçti. Sadece muhaliflerle değil, kendi partisi içinde de kıran kırana bir çatışma sürüyor. 22 Mayıs’taki AKP kongresinde atanacak parti genel başkanı ve yönetim aynı zamanda başbakan ve Saray kabinesi olacak ve ondan sonrası için daha da ağır bir süreç başlayacak. Kürt coğrafyasında zaten oluk oluk kan akıyor. Ancak bundan sonrası Batı’da da kanlı bir süreç olacağa benziyor. “Biz sadece Kızılay’a kan veririz” diyerek Kılıçdaroğlu’ya yanıt veren Erdoğan gerçekleri farklı göstermek için laf cambazlığı yapsa da gerçekler farklı söylüyor. Oluk oluk akan kan Kızılay’a gitmiyor! Ölen askerlerin kanı, ölen polislerin kanı için ne diyeceksiniz? Kürt, Türk her dilden her inançtan insanlarımızın kanı oluk oluk akıyor. Bu kan Kızılay’a gitmiyor. Anlaşılan Başkanlık sistemi için ısrar edilen süreç daha çok kan dökülmesine neden olacak. Önüne çıkanı ezme politikası daha çok kan demek değilse nedir? Bu gün Kürtlere yönelik süren savaş politikalarının yarın Türkiye’nin dört bir yanına yayılacağı tehlikeli politikalarla karşı karşıyayız. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun söylediği sözlerin karşılığı sağlam bir duruşu, doğru bir tutumu ve demokratik bir mücadele cephesini zorunlu kılıyor. Bakalım görelim!      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi