Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Esnaf ziyaretleri…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Seçim öncesi dönemlerde siyasi partilerin bir esnaf ziyareti ön plana çıkmaya başladı. Gaziantep’te de yerel gazetelerin en çok yaptığı haberler esnaf ziyaretleri. Siyasi partilerin de çok kolay bir şekilde yaptığı bir etkinlik oluyor esnaf ziyareti. OHAL döneminde basın açıklamalarının bile yasak olduğu dönemde yapılabilen bir etkinlik aynı zamanda. Ekonomik canlılığın göstergesi olarak da, esnafın da “işler iyi Allaha şükür” denmesi bekleniyor. Ama genellikle esnafımız pek işler iyi demez, çoğunlukla “işler pek iyi değil, alışveriş yok, piyasada para dönmüyor” derler. Ekonominin durumu da ancak, esnafın protesto edilen senetlerinden, kredi borçlarından daha kolay anlaşılabilir. Ayrıca vatandaşın ne alışverişi yaptığı eve giren aylık gıda, giyecek tutarlarına bakılarak kolayca anlaşılır.
Ayrıca esnaflarımızı da sınıflandırmak gerekir. Biri emek gücü ortaya koyarak ürün üreten esnaflarımız, diğerleri yalnızca al-sat yapan esnaflarımız. Küçük üretmenlerimizin tipik örneği terzilerimizdir. Sayıları gittikçe azalan terzilerimizin ekonomik durumumuz iyiye gidiyor diyecek durumları yok. Yalnızca al-sat yapan esnafında koca alış-veriş merkezleri karşısında şansı yok. Ülkemizde perakende sektörü de denen bu alana, yabancı finans-kapitalistler egemen olmuş durumda. MİGROS, Metro, Carrefour, BİM, A101 gibi firmalar pastadan en büyük payı alan firmalar. İşin farklı bir yanı bugünlerde Metrogross marketler Real Market işçilerinin tazminat haklarını vermiyor, MİGROS Uyum market işçilerinin tazminat haklarını vermiyor. İki büyük perakende firması önünde işçiler Nakliyat-İş sendikası önderliğinde direniyorlar.
Ortada mantığa aykırı bir çelişki var. Siyasi partiler milyonlarca işçinin çalıştığı üretim yerlerini, fabrikaları ziyaret edemiyor. İşçi sınıfın var olan direnişlerini göremiyor. Bu alanda ne oluyor? İş kanunundaki, işçi lehine olan maddelerin hiçbiri uygulanmıyor. İş yerleri usulüne uygun bir şekilde denetlenmediği için onbinlerce iş kazası meydana geliyor. Yüzbinlerce işçide meslek hastalığı olduğu halde tanısı konulup, tedavi edilemiyor. Meslek hastalıklarıyla ilgili hastaneler kapatılıyor.
Şehrimiz Gaziantep bir sanayi şehri sayılıyor. Ama İşçinin adı yok. Başpınar Organize sanayide örgütlü işçi bulmak çok zor. Örgütlenen işçiler işten atılıyor. Dört ayda bitmesi gereken davlar iki yıl sürüyor. Şimdi artık arabuluculuk düzeni geldi. Dava açmak da kolay değil. Gece mesailerinin yüzde elli zamlı ödenmesi gerekiyor. Fazla mesailerin yine zamlı ödenmesi gerekiyor. Hiç birisi yapılmıyor. Çalışma Bakanlığı yapması gereken denetimleri yapmıyor. Üstüne üstlük işçilerden e-devlet şifreleri isteniyor. Bu şifreler üzerinden işçilerin sendikaya üye olup olmadıklarına bakılıp, sendika üyeleri işten atılıyor. Yeni işe gireceklerden aynı niyetle e-devlet şifreleri isteniyor. Daha önce sendika üyesi olduğu sistemde görünen işçiler işe alınmıyor.
İşte tam da bu ahval ve şerait (durum ve koşullar) içinde esnaf ziyaretleri yapıp, basına birkaç görüntü vermek bence doğru bir siyaset değil. Gerçekler bir tarafta, gerçek olmayanlar öbür yanda. Halk nasıl olsa bir şey anlamıyor, diyerek halkın gerçek ihtiyaçlarını, görmemekle gerçekler ortadan kalkmıyor. Vatandaş olarak yapmamız gereken; gerçekleri görmek ve gerçek çıkarlarımız için örgütlenmek.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.