Arif Nacaroğlu

Arif Nacaroğlu

Destanlar Değişmez

 Fotoğraflar beni çok etkiler, özellikle de sonradan siyasete, ticarete atılıp zengin, bakımlı ve göbekli olanların fotoğrafları. 70’li yıllarda çekilmiş kimi siyah beyaz, kimi renkli gibi çocukluk, gençlik fotoğraflarımız ile bugünkü kulaksız “selfi”lerimizi karşılaştırdığımda geçirdiğimiz değişimi daha çarpıcı anlarım.

 2000’li yıllarda ülkemizi yöneten siyasetçilerin belediye önündeki, talebe birliğindeki, toprak sahalardaki, kışlalardaki kalın gözlüklü fotoğrafları ile bugünkü marka kravatlı, kalın kumaşlı, hafif göbekli fotoğraflarını yan yana koyduğumda “Yürü ya kulum” mutluluğuna erişmiş kulların geçirdikleri büyük değişimi hayretle izlerim. Bir yandan da aslında önemli olanın son fotoğraf olduğunu düşünür, insan olana yetecek kadarla “merhumu nasıl bilirdiniz” sualinin sessiz öznesi olma mutluluğuna erişmiş olabilmenin erdemini düşünürüm. Hatta bu suale muhatap olmadan az önce çekilmiş sondan bir önceki fotoğrafta sönük gözlerle ekrana bakan bir zamanların hırçın, istekli suratların ne hale geldiğini ibret ve üzüntüyle görürüm.

 Bazı fotoğraflar da vardır ki, aradan geçen on yıllara rağmen ne dekorda ne figürde önemli bir değişiklik göremezsiniz. Belki saçlar beyazlamış, gözlükler derinleşmiş, boylar kısalmıştır ama bakışlar, umutlar, omuzlar hiç değişmemiştir. Sağ elin parmakları, hem de iki elin birden parmakları yine aynı heyecanla tutar Evrensel’i Mikail’in göğsünde. Fotoğraf değişir, saçlar beyazlar, iplik bobinleri çoğalır belki ama Antep’in, Antep’in Ünaldı’sının Mikail’i bu, hiç değişir mi? Mecit değişir mi?

 Çok kızar buna para babaları. Çok kızar patronlar Ünaldı’ya, greve, grevde çalan davullara, açılan pankartlara. Çok kızar devletliler bunu yazan, çizen kağıtlara, mürekkeplere, fotoğraflara. Hadi anlarız patronların kızgınlığını da neden çok kızar buna devleti yönetenler, onlardan emir alanlar, yarın emekli olup emekli kuyruğunda yüzde 6 artış hesabı yapacak olanlar, çocuk okuttuğu için zamanı geldiği halde emekli olamayanlar, işsizler, işliler bilinmez. Neden istemezler birlikte kazandıklarımızı, ürettiklerimizi birlikte tüketmemizi? Neden duymak, okumak istemezler bütün bunları yazanı? Neden istemezler son fotoğraftaki “Merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusunu huzurla duymayı?

 Fotoğraflar değişir. Yüzler tombullaşır. Bir kere yazmıştır Ali Ünaldı’nın destanını, fotoğraf değişse de destanlar değişmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arif Nacaroğlu Arşivi