Koca, upuzun bir yıl geçti .
Gezi parkı direnişi ve eylemleri ile yaşananlar ;
Anlayışlarımızı değiştirdi , bakışlarımızı farklılaştırdı , ezberlerimizi bozdu .
Ruhu , bu ülke için bir başlangıç oldu .
Gaz- su sıkılanlara bir avuç çapulcu , tencere-tavacı ,
Olaylara ise kalkışma denildi.
Gerçekten ilk amaç, ilk toplanmalar , kurulan ilk çadırlar , oradaki ağaçlar içindi belki de.
Daha iyi bir çevre için , yeşilime dokunma demek için, engelsiz güneşi gökyüzünü görmek için yürüdü insanlar .
Kendisi gibi bizim de aramıza koca koca duvarlar ördürmeye çalışan alış veriş merkezleri anlayışını reddetmekti amaç.
Makineleşen , betonlaşan dünyamızda AVM ‘lerde “ tüketin ,harcayın “ a dur diyen Taksim‘de bir yaşam adacığı kalsın isteği bir çığlığa dönüştü .
Belki de 5 Haziran Dünya Çevre Gününün en anlamlı karşılamasıydı .
Geleceğe daha iyi bir dünyayı miras bırakma isteği ,zorbalık karşında nitelikli demokrasi talebine dönüştü.
Gezi bize demokrasi olmadan iyi, sağlıklı bir çevre olamazı gösterdi.
Ağaçlar yerinde kaldı ama çok da fazla bir şey değişmedi ,
Bu deneyim için canlar verdik , gözler kaybettik denilebilir.
Gördük ki, yaşadığımız ‘ileri demokrasi’ değilmiş.
Anladık ki meselenin esası ‘ gerçek ileri demokrasi ‘ için mücadele , yorulmak , yan yana gelmek, en önemlisi istemekmiş.
Pahalıya patladı ama bunu nihayet anladık .
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.