Ender İmrek
Çığırından çıkan hükümet
Yayınlanma:
Güncelleme:
Gaziantep’te, yüz kadar esnafın hak arayışı karşısında polisin aldığı tutum geleceğimizin aynası gibi!
Çılgın iktidarın ne yapacağı belli olmuyor!
Yasaklar, baskılar, tutuklamalar, devlet şiddeti artarak devam ediyor.
Sadece Kürtlere yönelik, işçilere, emekçilere, gençlere ve kadınlara yönelik değil.
İtiraz eden, ağzını açan kim, ya da kimler olursa olsun veriyorlar copu, gazı, TOMA’yı. Ya da gözaltına alıp tutukluyorlar.
Cezaevleri dolup, taşıyor.
İzmir’de yaşananlar ve Antep’teki biber gazı olayı yaşananların tuzu biberi oldu!
Gelişen büyük tepki karşısında alacakları tutumun, açacakları soruşturmanın ise hiçbir kıymeti yok.
Onların daha önce açtıkları soruşturmaların sonuçlarını Ali İsmail’in, Ethem’in katillerinden, Kürt çocuklarını katleden polisler hakkında alınan tutumlarından biliyoruz.
Zira “Kadın da olsa, çocuk da olsa güvenlik güçleri gereğini yapacaktır” diyen, “Polisin elini soğutmamak lazım” buyuran, “Gezi’de emri kim verdi diyorlar, polise emri ben verdim, ben” diyen en tepedekilerin bulunduğu bir ülkede polisten, validen, askerden, mahkemeden ne beklenebilir ki!
Gelişmelere ve gidişata bakınca, eğer bu gidişat karşısında güçlü bir demokratik birlik sağlanıp, mücadele daha da yükseltilip, saldırılar püskürtülemezse, bunun seçimlere yansıması da HDP’nin barajı aşması olarak gerçekleşemezse, “Bu günleri de arayacak mıyız” diye kaygılanmamak mümkün değil. Zira, Antep’te, elinde gaz silahı bulunan bir polisin esnafa gaz sıkmakta gecikmesi karşısında çılgına dönen polis amirinin veya amirlerinin tutumu gidişatın aynası gibi.
“Boşuna Türkiye polis devleti mi oluyor” soruları sorulmuyor. “Diktatörlük hızla tahkim ediliyor” değerlendirmeleri boşuna değil.
Emrindeki polis memurunun ensesine basarak, onu ileri iterek, zıvanadan çıkmış halde “sıksana, sıksana lan...” diyerek hiddetle, şiddetle bağırıp, emreden polisin tavrı her şeyi gösteriyor. Ve bu hiddetin Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun, Ala’nın, Akdoğan vd. yöneticilerin tutumundan feyzaldığını biliyoruz.
Şaşkın halde, neye uğradığını anlamayan polis elindeki biber gazını boşaltıveriyor Antep’li esnafın üzerine.
Bir daha bir daha diyerek sürüklüyor amiri onu.
Haksızlığa, adaletsizliğe, kayırmacılığa isyan eden Antepli esnafın hak arayışı karşısındaki devlet tutumu böyle.
Cizre’de, Şırnak’ta, Amed’de, Soma’da, İzmir’de, Hopa’da Yırcalı’da yaşanandan, Kürt’e, işçiye, emekçiye, köylüye uygulanandan farklı değil!
Gazilik ve şehitlik üzerine verdikleri vaazlarla Karayılan’ı, Şahin Bey’i övüp göklere çıkaran, oy isterken, Antep pekmezine batırılmış sözler sarf edenler, sıra Antepli esnafın hak arayışına gelince gaza, copa, şiddete sarılıyor, düşmanca davranıyorlar
Her demokratik arayışı, her mücadeleyi tıpkı Gezi’de olduğu gibi darbeyle, dış güçlerin desteğiyle, kendi mağduriyetleriyle açıklayan AKP Hükümeti artık, 100 kadar esnafın hak arayışını bile gestapo yöntemleriyle bastıracak bir sınıra gelmiş bulunuyor.
Önceki gün yaşanan için, Antep’e bak, geleceğini gör dememek için hiçbir neden bulunmuyor.
Tereddüde yer yok! Tereddüt eden devlet görevlisinin de ümüğüne basılıp, fırlatıp atılacak.
Sadece Antep mi?
Birçok yerde ve İzmir’de yaşananlar vahametin başka bir boyutunu gösteriyor.
Eğitim Sen ve Alevi örgütlerinin çağrısıyla “Laik, parasız, ana dilinde eğitim ve demokratik yaşam için okulları boykot” kararını destekleyen Haziran Hareketine yönelik saldırı ve Onur Kılıç’ın tutuklanması da bunu gösteriyor.
Faşizan uygulamaların giderek tüm alanlara uygulandığı günlerden geçiyoruz. Birleşik Metal İş Sendikasının metal iş kolundaki grevini Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklayan Hükümeti örnek alan İzmir Valisi, demokratik hak ve özgürlükler kapsamındaki çalışmaları yasakladı. Yıllardır Kürtlere uygulanan ‘düşman hukuku’nun her tarafta uygulanacağı ayan beyan ortada. Aslında Antep’teki polis amirinin, İzmir’deki Vali’nin, Soma’da vatandaşı tekmeleyen özel kalem müdürünün tutumu Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun ve diğerlerinin tutumundan farklı değil.
At sahibine göre kişnermiş!
Burjuva devlet mekanizmasının temel kurallarından olan kuvvetler ayrılığının kırıntılarını bile elinin tersiyle bir kenara itip, başkan olmak isteyen Erdoğan ve kabinesi içinde çatlaklar oluşsa da, şiddet uygulamada birbirleriyle yarışıyorlar. Ancak bu halk bir yolunu bulacaktır. Değilse bugünleri bile arayacak oluruz!
Dün her tarafta yükselen ses, Eğitim Sen ve Alevi örgütlerinin çağrısıyla ‘Laik, parasız, ana dilinde eğitim ve demokratik yaşam için okulları boykotu’nun sonuçları güçlü bir demokratik muhalefetin varlığını gösteriyor. (EVRENSEL)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.