Mustafa Ercan
Çift boynuzlu paylaşım hükümeti
Yayınlanma:
Güncelleme:
"Biz böyle gençlik istemiyoruz!" dediler. Meğer model gençlik kendi çocuklarıymış! Gezi eylemlerinde demokratik tepkisini dile getiren gençlere "çapulcu, terörist" suçlaması yapıp; ailelerine de "çocuklarınıza sahip çıkın!" diye fırça atmışlardı. Bir çok valilik ve emniyet mensupları bizzat İçişleri Bakanı Muammer Güler ve başbakanın talimatı ile göstericilere en keyfi biçimiyle saldırmış, altı genci acımasızca katledip "onlar biri birlerini öldürdüler!" diye alay etmişlerdi! Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda ki ofisinden "öteki" kadınları dikizleyip kılık-kıyafetlerini eleştirmekten, ne zaman evlenip kaç çocuk yapmaları gerektiğinin hesabını yapmaktan; kendi yandaşlarının bu memleketi nasıl soyup soğana çevirdiklerine ilgisiz kalmış anlaşılan!
Bunlar 11 yıldır kendi aralarında anlaşarak memleketi parsellemişler. Öyle çok vurgun, talan, hırsızlık ve yolsuzluklar yapılmış ki, artık sistemle birlikte yaşlanan ve para saymaktan yorulan babalar, "alışsınlar" diye kendi oğullarını da işin içine katmışlar! Oğullar, baba mesleği olan hırsızlığı çabucak öğrenerek, başbakanın "hırsızlık babadan oğula geçer! Oğuldan babaya değil!" teorisini adeta ispat ettiler! En çok pastanın bakanlar ve oğulları tarafından yenmesini çekemeyen cemaatin Amerika'da ki başı ise; kendi hakimiyetindeki emniyet birimlerine talimat vererek operasyon başlatır ve bu hırsız bakan oğlanları deşifre edilerek göz altına alınır! Dananın kuyruğu da burada kopuyor zaten. Akp, hırsızların yakalanmasına ilk tepkiyi başbakanın tellakı haline gelen Bülent Arınç'ın dilinden veriyor. Şöyle diyor Arınç: " Operasyon hükümetten habersiz yapıldı! Bu ülkenin iç işleri bakanının oğlu sabahın saat beşinde göz altına alınıyor ve sayın bakan oğlunun alındığını televizyonlardan öğreniyor! Bu olacak şey mi?.." Aradan bunca gün geçmiş olmasına rağmen bütün Akp'li vekiller "Körler sağırlar birbirini ağırlar!" misali, soyguncuları savunmaya yönelik açıklamalar yaparak, suça ortaklık ettiklerinin işaretini vermişlerdir! Gezi eyleminde vatanına sahip çıkan gençleri "bunlar bizden değil!" mantığıyla katledip sakat bırakırken, onları bekleyen ana-babalarını hiç düşünmediler. Ama bu hırsızlar kendi çocukları olduğu için, devletin bütün olanaklarını nasılda seferber ediyorlar?.. Organize hırsızlar çetesinin çok küçük bir birimi belli oldu ve yıldızlı ceza evlerinde lüks içinde ağırlanıyorlar! Önceleri istifa etmemekte kararlı olan hırsız babaları ise, diğer hırsızlık kabinesinin üyeleriyle el birliği yaparak delilleri kararttılar! Yurt içi ve yurt dışı baskıların ağırlığına daha fazla dayanamayarak da istifa etmek zorunda kaldılar. Ama babaların gözü arkada kalmasın! Çünkü oğullar emin ellerde! Nasılsa emniyette ki tanış amirlerle, mahkemede ki tanış savcılar el birliği ile bütün delilleri ortadan kaldıracak, sonra da serbest bırakarak ulusal kahramanlar gibi ilan edilmelerini sağlayacaklardır.
Aslında olup biten her şeyin Amerika'nın kontrolünde olduğunu biliyoruz. 2002 yılında Amerika tarafından islam ülkelerinde kendisini temsilen servis edip iktidara getirdiği cemaat ve Akp ittifakı, her geçen gün biraz daha modern Dünya ile ilişiğini keserek, yönünü en geri kalmış kabile devletlerine dönmüştür! Öncelikle Amerika ve diğer batılı ülkelerin ambargo uyguladıkları İran ile gizlice yapılan altın ve para transferleri, emperyalizmi rahatsız etti. Sonra Kuzey Irak kürt bölgesinde çıkarılan petrolün, Türkiye üzerinden Dünya'ya pazarlanmasına ilişkin Barzani ile yapılan gizli anlaşmaların açığa çıkması, emperyalizmi endişeye düşürdü. Başta Amerika olmak üzere çoğu batılı ülkeler, Suriye'de patlak veren iç savaşta Beşar Esad'a karşı terör örgütlerinin oluşturduğu muhalifleri desteklemişti. Amerika, sonu görünmeyen bir maceraya atılmamak için masaya yatırdığı Afganistan ve Irak geçmişinden dersler çıkarıp, daha temkinli bir yol izlemeye çekildi. Ama Esad ile olan kişisel sürtüşmelerini devlet meselesi haline getiren Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye muhaliflerini oluşturan islami terör örgütlerine her türlü destek vermeye devam etti. Fakat Akp iktidarının, Dünya barışının baş belası olan El Kaide ve El Nusra gibi (gerçekte islamla hiç ilgisi olmayan) islami terör örgütlerine yardım etmesi ile Türkiye, teröre yardım ve yataklık eden ülke durumuna düştü! Elbette ki terörle iş birliği yapan bir iktidar, her türlü yasa dışı faaliyetleri yürütecek ve fırsatı yakalayan her yetkili de kendine fayda sağlayacaktır!..
Rıza Sarraf gibi İran asıllı ve çok genç yaşta paranın babası olan bir gencin, İç işleri bakanı ve oğlu ile nasıl bir diyaloğu olabilir? Diğer bakanlar ve Halk Bankası genel müdürünün de milenyumun rüşvet skandalına adının karışması sadece aysbergin görünen yüzüdür. Aslında bu aysberg Akp'yi de, cemaati de silindir gibi ezip geçer! Ama bu demokrasi ve cumhuriyet düşmanı iktidarın, hırsızları yargılayıp adaleti tesis edecek bir hukuki merciiye sahip olduğunu düşünmek ütopyadan başka bir şey değildir. Yolsuzluk skandalının ilginç dosyaları arasında; Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde kurulan ve 2012 yılında adı İSHEV iken TÜRGEV (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı) olarak değiştirilen vakıf da yer alıyor. Mahkeme kararı ile adı TÜRGEV olan vakıf, bakanlar kurulu kararı ile vergiden de muaf tutuluyor. Ama daha da vahim olan vakfın yönetim kuruludur. Erdoğan ailesinin adeta aile şirketine dönüşen vakfın isim listesinde kimler yok ki? TÜRGEV YÖNETİM KURULU ÜYELERİ: Necmeddin Bilal Erdoğan (Başbakan Erdoğan’ın oğlu); Esra Albayrak (Başbakan Erdoğan’ın kızı);Serhat Albayrak (Başbakan Erdoğan’ın damadının ağabeyi);Reyhan Uzuner (Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kayınvalidesi);Ziya İlgen (Başbakan Erdoğan’ın eniştesi);Şule Albayrak (Başbakan Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın eltisi);Ahmet Ergün (Başbakan Erdoğan’ın en yakın arkadaşlarından);Bülent Turan (AKP İstanbul Milletvekili);Hasan Can (AKP’li Ümraniye Belediye Başkanı)... Şimdi anladınız mı simitçilikten gelip Dünya'nın en zenginleri arasında yer alan bir başbakanın "ben hırsızlarımı kimseye yedirtmem!" diye telaş etmesinin nedenini ? Bütün Akp vekil ve bakanları aynı yolsuzluk kabinesi içindedir. Kabineden her düşen, diğer hırsızların amel listesini bir bir okuyacaktır! O yüzden körler sağırlar biri birini ağırlayacak ve bir kaç danışıklı istifa ile olay kapanacaktır!.. Çok yakında bütün suç delilleri de ortadan kalkacak ve hırsızlar kendi mahkemelerinde aklanıp kahramanlar gibi karşılanacaklardır! Sonrasın da da soluğu hamam (Kızılcahamam) da alıp, "nasıl da yutturduk ama!" diyecekler!.. İyi uykular Türkiye!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.