Başımda kırk tane iş var, bir de sen icat çıkarma! Ne kadar çok kullanırız bu serzeniş taşıyan cümleyi. Çoklukla da öfkeli ama duygusallık taşıyan bu cümleyi yakınımızdakine, hemen yanı başımızdakine kullanırız. Çareler çıkışlar ararken sevdiğimize, güvendiğimize söyleriz. “ Bana yardımcı olacağına bir de kalkıp sen sorun çıkarıyorsun ve seninle de uğraşıyorum” demektir bunun net ifadesi. Çareler ararken onunla uğraşmayı değil, ondan yardım istiyoruzdur aslında. Adalete olan güven kaybolmuşken, hukukun üstünlüğü her geçen gün eriyip akıp giderken. Demokrasi her geçen gün gerilerken. Özgürlükler sınırlanıyorken . Parlamenter sistem yerini, her şeye yetkili başkanlığa bırakmışken. Döviz, faiz almış başını giderken. Yani ülkede kırk tane iş, sorun varken bir de seçimden bu yana CHP ile uğraşılıyor. Çok iyi götürülen bir seçim kampanyasının sonunda herşey bir anda alt üst oldu. 24 Haziran seçimlerine giderken insanlarda bu ülkenin geleceğine ilişkin yakalanan umut şimdi yerini umutsuzluğa ve yılgınlığa bırakıyor. Neden ? Çünkü CHP kendi krizini yönetemiyor. Krizdeki bir ülkeyi krizdeki bir parti fırtınasız limanlara taşıyamaz. Kurultay için imza toplanır ya da toplanamaz, bu bir kenara, ama sosyal demokrat bir parti olarak CHP, 24 Haziran’ı tartışmak zorundadır. Buradan çıkardığı sonuçları kamuoyuyla, ondan beklentisi olan, yıllardır sadakatle oy veren seçmeniyle paylaşmak zorundadır. CHP’nin yaşadığı karmaşayı sonlandıracak kişiler belli!  Genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı! Bu karmaşayı ancak onların akl-ı selim tavırları ortadan kaldıracaktır. CHP seçmeni bu ülkeye ilişkin kaygılar yaşarken, üstüne üstlük 8 ay sonra yerel seçim varken, partisine  “ bir de seninle uğraşmayalım “ diyor.