Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
Başpınar, Başpınar…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Gaziantep Başpınar Organize Sanayi bölgesi, özellikle dokumacılık ve halı üretimiyle kendini gösteren bir sanayi bölgesi. Halıcılığın, ülkemizdeki merkezi. İşçiler, sendikasız ve örgütsüz. Sendikanın girdiği fabrikalarda da, işverenin kontrolünde sendika o işyerine giriyor. Bu sendikalar da Türk-İş ve Hak-İş’e bağlı sendikalar. Böyle bir işyerinde işçi işe alınırken, söz konusu sendikaya da üyeliği yapılıyor. Böyle bir sendikacılık anlayışı sayesinde, işçinin başı tutuluyor. Başka bir sendikal örgütlülüğe baştan izin verilmemiş olunuyor. Oysa Başpınar’daki pek çok fabrikada “ bu işyerinde sendikal çalışmalar engellenmemektedir” yazısı bulunuyor. Başpınar’daki işverenler, kendi kafalarına göre işçiyi işten atıyorlar, fazla mesai yaptırıyorlar, Çalışma bakanlığından izin almadan toplu işçi çıkarıyorlar. Bir zulüm düzeni sürüp gidiyor.
Akteks işçileri geçen haftalar içinde, ücretlerini alamadıkları için fabrika önünde toplandılar. Fabrika daha önceki yıllarda iflasını isteyen, fabrika çalışmaya devam etti. Şu anda da alanında, önemli bir fabrika durumunda. Akteks işvereni, fabrikayı kapatıp işçileri tazminatsız olarak kapıya koydu. Dertlerini anlatmak için Büyükşehir belediye başkanı Fatma Şahin’e giden işçilere, Fatma Şahin’in önerisi “işverenle empati kurun “ olmuş. Yani demek istenen “işçi olsan da, işverenin çıkarını savun”. Sorunun dramatik noktası burası. Başpınarda sendikasız işyerlerinde, iş yasasına bile uyulmadığı için, fazla mesai ve gece çalışması konusunda kural tanınmıyor. Bu nedenle işçinin aldığı ortalama ücret saat olarak hesaplandığında, asgari ücretin bile altına düşüyor. İşçi ile işveren arasında tarafsız kalması gereken kamu yetkilileri hep işverenin yanında yer alıyorlar. Herhangi bir işçi direnişinde polis önlerine dikiliyor. Bu durum Başpınar’ı işçiler için bir cehennem haline getiriyor. Ayrıca çok sık iş kazaları oluyor. Meslek hastalıkları konusu hiç dile getirilmiyor. Toz, duman, gürültü içinde işçi sınıfı yaşam mücadelesi veriyor.
Bir ülkede demokrasinin olmaz ise olmaz koşullarından biri üretim ilişkilerinde özgür bir toplu sözleşme ve grev düzenin olmamasıdır. Ülkemizde 12 Eylül 1980 faşist darbesiyle var olan tüm işçi hakları en aza indirilmiştir. Çok derdin tek ilacı işçi sınıfına yaraşan, ciddi bir sendikal örgütlenmeyi yaratmaktır. Ülkemizde bu işi yapmaya çalışan DİSK(Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) ve bu konfederasyona bağlı Tekstil- İş var. Başpınar’da işverenler her ne kadar “DİSK’i buraya sokmayız” deseler de işçi sınıfının bu mücadeleyi başarmaktan başka çıkar yolu yoktur. Çünkü çoluk- çocuğun daha iyi yaşam sürmesi, eve biraz daha çok ekmek girmesi için bu örgütlenme ve mücadele gereklidir. İşçi sınıfının örgütlenme ve mücadele ile haklarını alması, tüm halkımızın da insan onuruna yaraşır bir düzende yaşamasını sağlayacaktır.
ercankosmanoglu@hotmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.