Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na CHP genel merkezi tarafından Aralık ayı ortalarında aday gösterildi. Kampanyanın başlangıcındaki kamuoyu tanınırlığı yüzde 16 düzeyindeymiş, yani 16 milyonluk bir kente belediye başkanı adayı olabilmek, hele hele seçilebilmek için çok düşük bir seviye. Seçimin yapıldığı 31 Mart tarihine gelindiğinde ise bu oran tüm ülkede yüzde yüze yaklaşmıştı. Sonuçta başladığı noktadan bakıldığında zoru başardı. Ekrem İmamoğlu’nu bu denli az tanınırlıktan gelip, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na taşıyan yani seçimi kazandıran neydi? Sosyolog veya siyaset bilimcilerin bu soruya cevap olacak doğru tahlilleri mutlaka vardır. Ancak sıradan insanlar bile şunu biliyor ki; onu başarıya taşıyan çok sayıda nedenin başına yazılması gereken, insanları kucaklaması ve birleştirici bir dil kullanmasıdır. İmamoğlu’nun kampanya boyunca en çok dikkat çeken özelliği buydu. Sinirlenmeden, öfkelenmeden ve de yorulmadan bunu uyguladı. Hiç kimseye bir yabancı gibi bakmadı. Siyasetteki başarının anahtarını, toplumdaki kesişme noktalarını belirginleştirerek yani daha net ifadeyle kutuplaştırarak, kullanılan dil üzerinden sürdürme olduğunu sanmaya başlamıştık. Bu tez başarılı olmadı. Seçmen buna eskisi kadar itibar göstermedi. Bu yüzden büyükşehirlerin çoğu birleştirici ve sakin bir dil kullanan CHP’ye geçti. Cumhur İttifakı bloğu toplumun bu talebini doğru okur ya da okuyamaz. Önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz. İmamoğlu ise başarısının altında yatan en önemli gerekçeyi çok iyi biliyor ve bu dili kullanmaya da devam ediyor. Siyasetin verdiği makamlarda ayrıcalıklar yaratılmadan, mütevazilik içinde,  insana ve ülkeye hizmet edilmesi gerektiğinin esas olduğunu bize hatırlatıyor. Yine İzmir’in yeni belediye başkanı Tunç Soyer ise ilk iş olarak en az oy aldığı mahalleye giderek  ‘ ben sizin de belediye başkanınızım ‘ dedi. Ayrıştırmadan birleştirerek,  öteki yerine hepsi bizim anlayışı egemen olmalı bu ülkede. Bu ülkeyi mutlu edecek, barışı getirecek yol buradan geçer. Bizi korumak için canını veren şehidimizin cenazesinde saldırganların boy göstererek, bu ülkenin 96 yıllık, on milyondan fazla oy almış ana muhalefet partisi genel başkanına yumruk atması yenilir yutulur bir olay değildir. Ayrıca da bu ülke için utanılacak bir olaydır. Toplumda böylesi nefretle dolu insanların olması hiç de normal bir durum değil! Ancak siyasetin topluma yüklediği gerilim sonucu oluşan bu anormalliği ortadan kaldıracak olansa, yine siyasetin kendisi yani siyasetçiler ve bizi yönetenlerdir. Siyasetçinin de birleştirici dil kullananı, mütevazi ve hoşgörülü olanı bunu başarabilecektir.  Bu anlayış siyasetçiye, İmamoğlu örneğinde olduğu gibi başarıyı, ülkeye de barışı getirecektir.