Mehmet İletmiş
AHVAL VE ŞERAİTİMİZ…
Yayınlanma:
Güncelleme:
Öyle mutlu ve umutlu günler yaşıyoruz ki hangi birini anlatayım diye kafa patlatıyorum sabahtan beri.
Birincisinin adını koyup, başkalarına geçeyim diye karar verdim sonunda. Vekil başbakanımızın kongre kararı alması ve başvekillikten çekileceğini duyurması en önemlisi diye düşünmüş olmalıyım herhalde. Onun için bunu ilk sıraya koymak lazım.
x- Şimdi kısa kısa diğer mutlu olaylara değinip başa geri dönelim. Kilis’in içinde yaşadığı durumu görüp te mutlu olmamak mümkün mü sizce? Kendi nüfusunun bir buçuk katı göçmene ev sahipliği yapan, bu nedenle adının ENSAR KİLİS olarak değiştirilmesi teklif bile edilen Kilis halkı şimdi kendisi “ Muhacir” durumuna geldi.
18 Ocaktan bu yana yer çekimi nedeni ile düşen füzeler nedeni ile 21 insanı ölen ve 80’den fazlası yaralanan Kilis halkı çareyi kaçmakta aramaya başladı. 6 Mayıs günü sabah Kilis’e gittim. Sokaklarda insan görmenin neredeyse çölde kutup ayısı görmek kabilinden bir durumla karşılaştım. Dükkânların neredeyse % 70 i kapalı idi. Abartıyorum sanmayın sakın. Fırınların bile birçoğu kapalı idi.
Sahipsiz ve çaresiz halk derdini anlatmak üzere gittiği Valilik yolunda gaz ve tazyikli suyla karşılanırken oraya da füze düşüyor diye kaçışmalara tanık oluyor. Bankalar kapalı, internet hizmeti olmadığı için insanlar eczanelerden ilaç bile alamaz hale gelmiş. Ticari hayatı biten bu Ensar halk çareyi Muhacirlikte bulmuş olmalı ki 30 binden fazlası göç etmiş.
x- Cumhurbaşbakanımızın “misafirlerimiz” diye tanımlayarak kucak açtığı Suriyeli muhacirlere çadır kent kurmak üzere tespit edilen Kahramanmaraş’ın Sivricehöyük / Telolar bölgesi ise iki aydır diken üzerinde. Tarımsal kaynakları zaten yok edilmiş bulunan bölgenin 30 bin dönümlük alanına kurulmak istenen bu çadır kent projesinin arkasında ise başka bir hinliğin bulunduğunu görmemek için Maraş, Çorum kıyımlarını görmezden gelmek lazım öncelikle.
Mezraların dokunulmazlığı bir tarafa konulsa bile buralara cahil ve gerici bir Sünni nüfusun yerleştirilmeye çalışılması sinsi bir asimilasyonun adımı ve programlanması olarak göze çarpıyor hemencecik. Yerleşik nüfusun beş katından fazla mülteciyi bu bölgenin ekonomik yapısının kaldıramayacağı gibi demografik yapısının da kabul edemeyeceği ortada iken bu ısrarın daha doğrusu inadın hinlikten başka bir sebebi görünmüyor ortada.
x- Sanayi kenti olmakla övündüğümüz ve geleneksel yapısının her gün bir öncekinden daha fazla bozulmasını görmezden geldiğimiz Gaziantep te ise durum daha farklı boyutlarda sürüp gidiyor, ciddi bir ekonomik krizin ayak sesleri yankılanıyor.
Enerji kesintileri artık herkesi canından bezdirir hale gelmiş durumda. Faturaların ev kiralarına yaklaştığı bu bezirgân düzeni içinde kıvranan kent sakinlerinin sesini duyan bile yoktu. Umarım bu hafta sonu toplanan kent konseyinin de gündemine aldığı bu sorunu bir yere duyurabilir bu seçkinlerimiz.
Güvencesiz ve kayıtsız iş gücünün bolluğundan dolayı işini kaybeden, iş bulamayan işsizler ordusuna yakın zamanda kayıtsız işyerlerinden dolayı işini kaybeden küçük esnafın katılması tehlikesi ise çok uzak değil.
Dönelim başa. Sınırları kevgire dönmüş, her gün birçok eve cenazelerin törenlerle taşındığı bir kör terörün yaşandığı, çevresinde bir tek dostu ülke kalmamış olan ülkemizde ekonomi de neredeyse resasyona girmiş kimin umurunda. Biz varsa yoksa bir “Başkanlık” hülyası içerisinde Başvekil azlediyoruz. Yerine “Düşük profilli” bir şamar oğlanı atayacağız.
Yahu sahiden bu ülkede birçok kişi hükümeti devirmek veya görevini yapamaz hale getirmek suçlaması ile yargılanmadı mı, uzun yıllar hapis yatanlarımız olmadı mı? Sahi, Deniz’ler niye asılmıştı?
Dedim ya bu aralar gerçekten mutluyum ve umutluyum. Sakın dalga geçtiğimi sanmayın. Samimiyim.
Yani ben bizi yönetenlerin! Her şeyi bizden iyi bildiğinden emin olduğum için bu olanların uzun vadede bizlerin faydasına olduğunu bildiklerinden yaptığını düşünüyorum. Siz; Başvekili azledin hatta altındaki uçağı bile alın, iktidar partisine kongre kararı aldırın, nazırları yenilemek için hazırlıklar yapın, kalemşörlerinize ve parmak hesabı için kullandığınız vekillerinize dikte ettiğiniz sözleri söyletin.
Bütün bunları yapanların ve bize ülkeyi güllük gülistan gösteren besleme kanalları ve yalaka basını kullanan yöneticilerimizin bunları görmediğini ve bilmediğini mi sanıyoruz acaba?
İşte bende onların bütün bu olanları bilerek, isteyerek, planlayarak yaptığına inandığım için mutsuz ve umutsuz olacak bir durum görmüyorum. Sakın ola siz benim söylediklerimin aksini düşünmeyin…
Not: Geçen haftaki yazımın başlığı “KIŞIN YEDİĞİN HURMALAR… idi. Baskıdaki oluşan yanlışlıktan dolayı özür diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.