1 Mayıs ve demokrasi sorunu

e2 Kuşkusuz, kapitalizmin sürdüğü koşullarda 1 Mayıs her zaman önemlidir. Ancak Türkiye ve Kürdistan’da bu 1 Mayıs her zamankinden önemli bir süreçte kutlanacak. Çünkü, işçi sınıfının birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya en çok ihtiyaç duyduğu bir süreçten geçiyoruz. Zira 30 Mart yerel seçimlerinin büyük bir enkaz bırakarak geride bıraktığı tabloyu 1 Mayıs ve sınıf penceresinden okuyarak yol almak hem en kestirme, hem de en kalıcı çözüm olacaktır. Sınıfın, emekçilerin ve halkların bölünüp parçalanarak iki kampa sürüklendikleri gidişatı, iki ya da üç sistem partisinin yedeğine takılması hesabını bozacak tek güç işçi sınıfının bağımsız tutumu olabilir. Sınıfın birliği, mücadelesi ve dayanışmasında alacağımız mesafe ise aynı zamanda halkların eşit, özgür birliği ve kardeşliği ve demokrasinin kazanılması yolunda yeni adımların atılmasına hizmet edecek. Sınıf farklılıklarını, sınıf çıkarlarını ve çatışmasını yok sayan burjuva sahtekarlığını ortaya çıkarabilecek tek güç işçi sınıfının birliği ve sınıf tavrı olabilir. İşçi ve emekçileri sınıf çıkarlarından koparan, sınıf farklılıklarını ve sınıf çıkarlarını yok sayıp, ülkenin çıkarları adına burjuvazinin yedeğine takan hesapların bozulması için bu 1 Mayıs daha da anlam kazandı. İşçi sınıfının süren mücadelesi ve direnişleri bunu gösteriyor. Greif işçilerinin süren direnişi, sınıfın tutumu, sendika bürokrasisinin tavrı ve sistem partilerinin tutumu konusundaki gerçeğin anlaşılmasını çarpıcı biçimde göstermeye devam ediyor. Başta, Türk ve Kürt işçi sınıfı ve emekçilerinin birliği olmak üzere, tüm halklardan işçi sınıfı ve emekçi halkların kapitalist sömürüye karşı mücadelesi ve demokrasinin kazanılması işçi sınıfının tutumuna bağlı. Yaşamın, işçi direnişleri, Gezi Direnişi ve Kürt halkının süren özgürlük mücadelesinin birliğiyle açılacak daha büyük yola ihtiyacı var. Kürt işçi sınıfının ve emekçilerinin bölgede sorunu buradan ele alarak, Türk ve her ulustan Türkiye işçi sınıfına el uzatması ise bu süreci daha da hızlandıracaktır. Sendika bürokrasisinin, sınıf uzlaşmacı ve sınıfın örgütleri tutumuyla bağdaşmayan, ulusalcı, şoven, inkarcı tutumlarını alt etmenin yolu da bu gerçeği görerek hareket eden sınıfın devrimci tavrıyla gelişip güç kazanacaktır. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu, başta işçi sınıfı olmak üzere emekçilerin sorunudur. İşçi sınıfı ve emekçiler nasıl bir sistemde yaşamak istediğini bugünden beyan ederek ve bunu kurmak üzere bir mücadeleye girerek ilerleyebilir, halklara güven verebilir ve başarılı olabilir. İşçi sınıfı ve onun örgütleri, Kürt sorunu karşısında açık ve kararlı bir tutum almadığı, Gezi direnişinde saflarını direnişten yana koymadığı ve Greif ve tüm işçi direnişlerinde açık mücadeleci tutum almadığı sürece, burjuvazi, onun her renkten parti ve örgütleri bu sorunları halkların düşmanlaşatırılması ve sınıfın bölünüp parçalanarak yedeklenmesi için ‘değerlendirecek’ her yolu deneyecek, sınıfla oynamayı ve yedeklemeyi sürdürecektir. Türk işçi sınıfı ve her ulustan Türkiye işçi sınıfı, başta Kürt sorunu olmak üzere bu temel sorunlar üzerinden atlayarak, yok sayarak, ya da ulusalcı, milliyetçi, dinci veya din istismarcı, ırkçı ve şoven politikaların arkasına takılarak emek, barış ve demokrasi mücadelesinde yol alması mümkün olamaz. İşçi sınıfı, kendisi için politika yapacak tutumu alıp, geliştiremediği sürece, 30 Mart seçimlerindeki tabloyu ‘esastan’ değiştirmek oldukça zor olacaktır. İçerisinde sınıfın partisinin de bulunduğu, emek, barış ve demokrasi bloğunun seçimlerdeki temsiliyetini sağlayan HDP ve yine Kürt ulusal özgürlük hareketinin temsiliyetini sağlayan BDP ile girilen yol çok kıymetli olmakla birlikte sınıf ve emekçiler için yeterli olmamıştır. Henüz sınıfın, emekçilerin ve ezilenlerin bu blok etrafında bir araya getirilerek, bağımsız bir cephe, emek, barış ve demokrasi cephesinin yek vücut hareketini yaratamadığımız gerçeği atlanılamaz. Bunun sağlanması için bu 1 Mayıs ve sonraki süreç bir olanağa dönüştürülebilir. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ın yaklaştığı bu günlerde, bir kez daha bu kapsamda düşünmeye, işçi sınıfının ve sınıf sendikalarının ya da sınıfın örgütlerinin sorunu buradan ele alarak tartışmaya ihtiyacımız var. Zira, 30 Mart yerel seçimlerinden AKP Hükümetinin ‘ağırlığıyla’ çıkan Türkiye’de işçi sınıfının ve emekçilerin sorunları daha da arttı. Sınıfa, sınıf olduğunu unutturmaya yönelik sağlı sollu tüm burjuva politikalarıyla hesaplaşmak en önemli görev olsa gerek.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi