Sivas’ta 2 Temmuz’da yakılarak katledilenler anıldı

Sivas’ta 2 Temmuz’da yakılarak katledilenler anıldı
Sivas’ta 2 Temmuz’da yakılarak katledilenler anıldı

 

GAZİANTEP- BEKİR ŞAHİN: 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamının 29. yıl dönümünde ölen yurttaşlar anılırken, katliam lanetlendi. Madımakta katledilenler anısına bestelenen türküler seslendirildi, saz eşliğinde semah dönüldü. Katılımcılar, “Sivas’ı unutma unutturma”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Devlet baktı yobazlar yaktı”, “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Sivas’ın katili kontur gerilla”, sloganları ile katliamda ölenler unutulmadı.

 

Yeşilsu Park’ta Pirsultan Abdal Kültür Derneği, Çepniler Derneği, Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık Dayanışma Derneği, Adıyaman Balyanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen ortak anma etkinliğine, CHP, EMEP, SYKP, TİP, HDP, TKP, Sol Parti, HKP, Doğru Parti, KESK, DİSK, BirTek-Sen, Genel Sağlık İş,  İHD, Özgür Düşünce Derneği gibi siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikaların başkan ve yöneticileri katılım sağladı.

 

Alanda Sivas Madımak ‘da yakılarak öldürülenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar açıldı dernekler kendi flamalarını açtı.

Anma etkinliğinde ortak açıklamayı Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık Dayanışma Derneği Başkanı Av. Tarık Akdoğan, “2 Temmuz, biz Alevilerin hafızalarında bir katliam tarihi olarak kazınmış durumdadır. Zira 2 Temmuz 1993'te Türkiye tarihinin en dehşet verici, en korkunç, en acı katliamlarından biri Sivas’ta, Madımak Oteli’nde yaşanmıştır.  4. Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri'ne katılmak için Sivas'a giden onlarca aydın, yazar, sanatçı, semahçı canlarımız tüm Türkiye’nin gözü önünde maalesef yakılarak katledilmişlerdir” dedi.  

 

1 Temmuz'da Sivas'ta başlayan 4. Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri öncesinde kentte şenliğin baş konuğu olan Aziz Nesin'i hedef alan "Bugün hesap günüdür" başlıklı bildiriler dağıtılarak yerel gazetelerde kışkırtıcı haberler yayınlanarak bu korkunç katliamın hazırlığı yapıldığı hatırlatan Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık Dayanışma Derneği Başkanı Av. Akdoğan şöyle devam etti: 

 

“Ertesi gün yani 2 Temmuz'da da, Cuma namazının ardından "Sivas laiklere mezar olacak",  "Kahrolsun laiklik!", "Yaşasın Şeriat!" sloganlarıyla yaklaşık 15 bin kişilik gerici-yobaz grup, önce etkinliklerin yapıldığı kültür merkezine giderek, kültür merkezi önündeki "Halk Ozanları" heykelini yıkıp, heykelin boynuna ip asarak yerde sürüklemiştir. www.yenicizgihaber.com

 

Kalabalık daha sonra Sivas'a gelenlerin kaldığı Madımak Oteli’ne yönelerek, otel önündeki araçları ateşe verip, belediyenin kaldırım yapma gerekçesiyle getirdiği taşlarla otelin camlarını kırmıştır. Bu olaylar yaşanırken Otel’de kalan aydınlarımız Ankara’yı sürekli bilgilendirmiş olmasına rağmen "hallediyoruz" dışında bir yanıt alamamışlardır. Yaklaşık 8 saat süren olayların ardından devletin, polisin, askerin gözü önünde sloganlarla, sevinç nidalarıyla, alkışlarla 2’si otel çalışanı olmak üzere 35 canımız Madımak'ta yaşamını yitirmiştir.

 

Bu katliamın ardından gereken müdahaleyi yapmayarak katliamın yaşanmasına sebebiyet veren, devletin en başındaki sorumluluk sahibi kişi olan dönemin Başbakanı Tansu Çiller ise, olaylardan sonra "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir." şeklindeki utanç verici açıklamayı yapmıştır.

 

Madımak'ın ateşe verildiği o gün, otelin çevresini saran, ölümleri alkışlayan, içeridekilerin dışarıya çıkmasına engel olan, nihayetinde insanlığa karşı Alevi Soykırımı suçunu işleyen bu 15 bin kişi içinden sadece 124'ü hakkında dava açılmış, bunlardan da 55’i hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Muhalefet suçu da dahil olmak üzere basit suçlardan ceza verilmiştir. Türkiye, tam 29 yıldır, Madımak Katliamı davasının skandallarla dolu tarihini izliyor. Zira, Sivas Katliamı davası, Türkiye'nin cezasızlık politikasının tarihi gibidir. Bugüne kadar "insanlık suçu" kabul edilmemesinden dolayı, yargılaması ve aranması devam eden isimlerle ilgili zamanaşımı riski sürüyor. Bazı firari isimler açısından ise artık cezalandırılma riski ortadan kalkmış durumda. Ve hatta firari sanıklar, kendileri açısından zamanaşımı süresi dolduğu için, mahkemelerden haklarındaki davanın düştüğüne yönelik kararlar dahi aldırabilmektedir. Zamanaşımından düşme kararları verildiği dönemde Başbakan olan şu anki cumhurbaşkanı ise bu durumu ‘Milletimize hayırlı olsun’ diyerek duyurmuştur. Daha sonra da mahkumiyet almış birkaç mahkum hakkında Cumhurbaşkanlığı özel af kararı vererek katillerin tahliye olmasını sağlamıştır. Yetmemiş, siyasi iktidarlar, bu katliamı yapan katillerin Avukatlarının kimisini Milletvekili, Anayasa Mahkemesi üyesi, kimisini de Bakan yaparak ödüllendirmiştir.” www.yenicizgihaber.com

 

Tüm bunlara rağmen biz Aleviler diyoruz ki,  Madımak’ı unutmadık, unutmayacağız. Yakanları da unutmadık diyen, Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık Dayanışma Derneği Başkanı Av. Tarık Akdoğan, 33 ü canı yakanları da unutmadıklarını, unutmayacaklarını bunların hesabını bir gün elbet soracaklarını açıkladı. Akdoğan, “Bizler biliyoruz ki, bu katliamın tarihi bir arka planı var. Katliamı gerçekleştiren planlı güçlerin, demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü, toplumsal, inançsal ve kültürel farkındalıkları yok sayıp bunları düşman bilen tek tip ulus, tek tip yurttaş yaratmaya çalışan zihniyetin ürünü olduğunu biliyoruz. Ancak şu bilinmelidir ki Aleviler bu ülkenin olmazsa olmazlarıdır. Alevi inancı ve kültürü de bu ülkenin geleceğinin teminatıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Alevilere 100 yıldır borçludur. Aleviler her türlü vatandaşlık görevini eksiksiz yerine getirmesine rağmen, vergilerini ödeyip, askerlik hizmetlerini yerine getirmelerine rağmen eşit yurttaşlık hakkından yararlanamamaktadırlar. Anayasanın 10. Maddesinde herkes dil, din, ırk, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmü düzenlenmiştir. Ancak, halen bu hükme aykırı davranılarak inanç merkezlerimiz olan cem evleri İbadethane olarak kabul edilmemektedir. Bu sebeple de elektrik ve su faturaları devlet tarafından karşılamamaktadır. Bunun son örneğini faturasını ödemediği için elektriği kesilen narlı cem evinde yaşamış bulunmaktayız. Alevi yurttaşlardan toplanan vergiler, bu statüye sahip ibadethanelerin giderlerine harcanırken cem evlerine bütçe ayrılmaması büyük bir adaletsizlik olduğu gibi anayasanın 10. Maddesinde düzenlenen eşit yurttaşlık haklarına da aykırıdır. Bu adetsizliği hiçbir vicdan kabul edemez ve etmemelidir” 

Aleviler olarak Anayasa’nın 10. Maddesinde düzenlenen Eşit Yurttaşlık hakkının gerçek anlamda ülkede uygulanmasını talep ettiklerini hatırlatan Tilkiler Köyü Eğitim Kültür Sağlık Dayanışma Derneği Başkanı Av. Akdoğan ortak talepleri şöyle sıraladı

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında;

- Cemevlerimiz ibadethane olarak bir an önce kabul edilmeli,

- Zorunlu din dersleri kaldırılmalı, laik eğitim sistemi uygulanmalı,

-Dedelerimiz ve analarımız inanç önderi olarak kabul edilmeli,

-Cemevi görevlilerine maaş bağlanarak, cem evi giderleri devlet tarafından karşılanmalı,

-Kapatılan ve Vakıflar aracılığı ile el konulan Dergâhlarımız gerçek sahibi olan biz Alevilere geri verilmeli,

- Her türlü ayrımcılık son bulmalı ve kime karşı olursa olsun nefret söylemleri en ağır biçimde cezalandırılmalı,

-Alevi köylerine cami yapılmasından vazgeçilmeli, her türlü asimilasyon politikasına son verilmeli,

-Alevilerin Kutsal Mekânlarına yapılmak istenen baraj, hes, maden ve taş ocağı projeleri derhal iptal edilmeli

-Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarıyla yüzleşilerek hesabı verilmeli,

-Madımak Oteli tartışmasız Utanç Müzesi olmalı,

-Nihayetinde ülkede gerçek anlamda laikliğin ve eşit yurttaşlık hakkının sağlanması gerekmektedir.

 

Demokrasinin tüm kurallarının ve kurumlarının işletilmesini talep etmek için buradayız.

En temel talebimiz olan Eşit yurttaşlık hakkımızı haykırmak için buradayız.

Bir kez daha ifade ediyoruz ki, bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün iktidarlar,

baskı, şiddet, tutuklama, inkar, imha, asimilasyon vb. bütün yöntemleri denediler. Denenmemiş bir tek yol kaldı o da barış. Biz Aleviler, kimsenin inancından, kimliğinden, dilinden, kültüründen, cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmediği, horlanmadığı, öldürülmediği, herkesin barış içinde bir arada kardeşçe yaşadığı, hakça bölüşümün esas alındığı, savaşların ve sömürünün son bulduğu kısacası inancımızda Rızalık Şehri olarak tarif edilen bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu dünyayı bütün ötekiler ile birlikte inşa edeceğiz. Bu ülkeyi ve bu dünyayı yaşanır kılmak biz insanların elindedir. Bu gerçeği her yerde ve her alanda haykırmaya devam edeceğiz. Değil 29 yıl, 29 asır da geçse Madımak katliamını ve diğer işlenmiş insanlık suçlarını unutmayacağız” şeklinde konuştu. 

Yapılan konuşmadan sonra Çepiler Derneği sema ekibi sema döndü. Katliamda ölenlerin fotoğarflarına birir karanfil bırakıldı. Polisin güvenlik önlemi aldığı etkinlik sorunsuz sona erdi. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.