İnsan Hakları Günü’nde hak ihlallerine dikkat çekildi

İnsan Hakları Günü’nde hak ihlallerine dikkat çekildi
İnsan Hakları Günü’nde hak ihlallerine dikkat çekildi

ADIYAMAN-BEKİR ŞAHİN; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 71. Yılı nedeniyle Adıyaman, Gaziantep Mersin, K.Maraş başta olmak üzere bölgedeki şehirlerde yapılan açıklamalar ile insan hakları ihlallerine, hukuksuzluklara dikkat çekildi. İHD Adıyaman Şube Başkanı Av Bülent Temel, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtildiği gibi barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve insan onurunun korunmasını ve bunları güvence altına alacak demokrasi mücadelesi verilmesini savunmaya devam edeceğiz” diye ifade etti.

İHD Adıyaman Şube Başkanı Av.Bülent Temel, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 71. Yılı nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 10 Aralık 1948 günü Fransa’nın başkenti Paris’te toplanan BM Genel Kurulu’nda kabul ve ilan edildiğini, Türkiyeninde Evrensel Bildirgeyi, 27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlayarak yürürlüğe koyduğuna dikkat çekti.  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 4 Aralık 1950 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, 423 (V) sayılı kararıyla “10 Aralık” gününü, “İnsan Hakları Günü” olarak ilan edildiğini söyleyen başkan temel açıklamasına şöyle devam etti;

DEMOKRASİ VE HUKUK TAAHHÜDÜNDEN HIZLA UZAKLAŞILIYOR

 “Birleşmiş Milletler, barış, insan hakları ve demokrasi ideallerine dayalı uluslararası bir sistem oluşturma hedefiyle inşa edilmesine karşın maalesef bu ideallerin çok gerisinde kalınmıştır. Evrensel Bildirge ’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hâlâ kurulamamıştır. Birleşmiş Milletler örgütü de, varoluş gerekçesiyle çelişir biçimde, hak ihlallerinin başlıca sebebi olan savaşları ve iç savaşları önlemede/sonlandırmada, mülteci krizlerine müdahalede, küresel çapta doğal ve kültürel mirasın korunmasında, yoksullukla ve adaletsizlikle mücadelede, başta kadınlara yönelik olmak üzere her türlü ayrımcılığı sonlandırmada yeterince etkin olamamaktadır. Gelinen aşamada güçlü devletlerin bir araya gelerek oluşturduğu askeri ve ekonomik birliktelikler, insanların hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önünde birer engele dönüşmüştür. Özellikle devletlerin demokrasi ve hukuk taahhüdünden giderek uzaklaşmaları insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan insan haklarının, hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak zayıflamasına yol açmıştır. Tüm bu olumsuzlukların karşısında Şili’den Lübnan’a, İran’dan Hong Kong’a dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara yanıtı ise şiddetin her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatma şeklinde olmaktadır.”

Dünya da var olan savaş ve çatışma hali nedeniyle en dezavantajlı gruplar olan engelliler, çocuklar ve kadınlar yaşamını yitirdiğini hatırlatan başkan Bülent Temel, “Siviller yolda, sokakta, cadde de sorgusuz sualsiz infaz edilmektedir. Kentler bombalanmakta tarihi miras yerle bir edilmektedir. Süren savaşlar ve bu savaşlar üzerinden yaratılan algı ile doğuştan eşit ve kardeş olan halklar arasında düşmanlık derinleştirilmektedir. Savaş sürdükçe insanlığın kanayan yarası daha da derinleşmekte ve kangrenleşmektedir. Dünyanın yaşamakta olduğu bu ağır kriz karşısında insan haklarını savunmak ve kurucu rolünü canlandırmak en asli görevimizdir. Bu kriz hali maalesef Türkiye’de de tüm yoğunluğu ve ağırlığı ile yaşanmaktadır. Ülke, 2016 yılından bu yana önce doğrudan, 19 Temmuz 2018 tarihinde itibaren de resmen kaldırıldığı söylense de yapılan pek çok düzenleme ile kalıcılık/süreklilik kazandırılan bir OHAL rejimi ile yönetilmektedir.  Ayrıca belirsizlik rejimi içinde kurumların da aşınmasıyla beraber hak ihlalleriyle mücadele alanını daraltmak anlamına gelen cezasızlık yaygınlaşarak yeniden üretilmiş ve neredeyse bir kural haline getirilmiştir.”dedi.

KADINLARA VE ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET, TEAVÜZ SORUNU YAŞAMSAL BİR SORUN HALİNİ ALDI

Hukukun temel prensibi olan önce yargıla sonra cezalandır ilkesi ters yüz olmuş yeni ama aslında çağdışı olan yöntemle insanlar önce cezalandırılmakta sonradan yargılanmakta diyen İHD Adıyaman Şube Başkanı Bülent Temel, “İşkence ve kötü muamelenin Türkiye’de hala güncelliğini koruduğuna tanık olmaktayız. Cezaevleri ile ilgili her gün derneğimizin şubelerine onlarca başvuru yapılmaktadır. Mahpushanelerde ölümcül hastalıkları bulunan hastalar hem tedavi hem de tahliye olmayı beklemektedirler. İnsanlar bir şeyi İFADE etmekten korkar hale gelmiş bulunmaktadır. Örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkı yaygın bir şekilde ihlal edilmektedir. Kapalı ortamda toplanma yasaklanmakta insanlar kapalı kapılar arkasında tek başına kaldıklarında bile düşünmeye korkar duruma gelmiş bulunmaktadır. insan hakları örgütleri ve savunucular üzerindeki baskılar devam etmektedir.  Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, teavüz sorunu yaşamsal bir sorun halini almış yaşamın olağan bir hikayesine dönüşmüş bulunmaktadır. . mülteciler/sığınmacılar/göçmenler’e yönelik hak ihlalleri artmış olup ırkçılık bir kültüre dönüşmüştür. Ekonomik ve sosyal haklar da özelikle KHK ile yaratılan ihraç nedeniyle insanlar mağdur edilmiş bulunulmaktadır. Yargılamalar sağlıklı yapılmamakta adete insanları olmayan şeyi ispat edin denilmektedir. Tahir ELÇİ, Kemal KORKUT, Musa ANTER ve daha binleri bulan faili belli cinayetlerin sorumluları var cezasızlık politikası nedeniyle yargılanmamaktadırlar.” Şeklinde konuştu.

KÜRT SORUNU

Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisi ile 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı halen sürdüğün ileri süren İHD Başkanı Temel, “Başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik ve barışçıl çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. O nedenle, çatışmaların hemen şimdi durmasını istiyoruz. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir. İinsan eliyle gerçekleştiği için önlenebilir olan Türkiye ve dünyadaki bu kötücül sürecin son bulması ve barışçıl, demokratik, insan haklarına dayalı bir ortak yaşam idealini geliştirmek için çok daha fazla çaba göstereceğimizi geçmişimizin geleceğimiz olduğunu belirtmek isteriz” diye ifade etti. YENİ ÇİZGİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.