Ender İmrek
Utanç duvarından geri dönüş
Yayınlanma:
Güncelleme:
Utanç duvarından vazgeçildi. Bu sevindirici bir gelişme. Her aklına geleni projelendirerek “güç, kudret, iktidar bende, ne istersem yaparım” anlayışıyla hareket eden AKP Hükümeti bir kez daha duvara tosladı.
On yıllardır sürdürdüğü kararlı mücadeleyle kimlik, dil, kültür, ulusal hak eşitliği alanında önemli mesafeler kat eden Kürt halkı, mücadele ederek bir başarıya daha imza attı.
Utanç duvarı yapımından vazgeçildi.
BDP yöneticileri ile Hükümet yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu da dahil olmak üzere tüm yetkililer duvarın yapılmayacağını açıkça söylemiş.
Ancak her zaman olduğu gibi bu hüsran durum karşısında da çıkıp halka gerçeği söylemek, yanlışı ve yenilgiyi kabul etmek yerine laf dolandırmaya devam ediyorlar.
Duvarı halkın güvenliği için yaptıklarını, seken kurşunları engellemek, halkın can güvenliğini sağlamak üzere inşa ettiğini iddia edenler, Kürt halkının hem Rojava’da hem bu tarafta sınırlara yüklenerek gösterdikleri tepki karlısında geri atmak zorunda kaldılar.
Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan’ın hayatını ortaya koyarak, inşaatına başlanan utanç duvarının önünde başlattığı eylem tüm dünyada yankı yarattı.
Önce açlık grevine başlayan ve daha sonra bunu ölüm orucuna çeviren Ayşe Gökkan’ın tavrı kısa süre içinde başta kadınlar olmak üzere, ezilen ve sömürülen tüm halklar için de yankı yarattı.
Kürt halkının her ferdi gibi, Ayşe Başkan da bu duvarın hem Rojava Devrimini boğmak, hem özgürlük coşkusunun yalanmasını engellemek amacıyla yapıldığını biliyordu.
Rojava Devrimini boğmak, yükselen özgürlük ve eşitlik mücadelesini engellemek amacıyla aklına gelen her türlü hileyi uygulamaya sokan AKP Hükümeti, halkın can güvenliğini düşünecek olsa öncelikle yapması gerekenin, destekleyip büyüttüğü el Kaide, el Nursa gibi çetelerden desteğini çekmek olduğunu herkes söylüyor.
Kürt halkının arasına yeni duvarlar çekerek, Kürtlerin can güvenliğini sağlama fikri AKP’lileri bile ikna etmeye yetmedi!
Utanç duvarı başladı, anca kısa süre içinde büyük bir tepki oluştu. Ve nihayet önceki gün Nusaybin’de benim de katıldığım mitingde on binlerce insan utanç duvarının iki yanında birikerek, özgürlük ve demokrasinin, barışın ve kardeşliğin duvarlarla engellenemeyeceğini göstermiş oldu.
Hükümet “Utanç duvarı”nın yapımından vazgeçtiğini açıkladı.
Elbette bu gelişme, başta Kürt halkı olmak üzere, eşitlik ve özgürlük isteyen, Kürt halkıyla birlikte mücadele eden ve dayanışma içinde bulunan halklarımızın başarısıdır.
AKP, Kürtleri ikiye ayıran tel örgü ve mayınlı tarlaları temizlemek yerine, sınır boyunda metrelerce duvar yükseltme girişimin Kürtlerin can güvenliğini sağlamaya yönelik bir girişim olduğunu kimseye inandıramadı ve bu plan çöktü.
Ancak Rojava halkına yönelik ambargo ve kuşatma devam ediyor.
Çetelere silah, teçhizat, para, diplomasi ve politik yardımı sürdüren AKP Hükümeti, bundan derhal vazgeçmelidir.
Daha iki gün önce bu çetelere götürülen tırlar dolusu roket başlıkları açığa çıktı.
Sınır boylarındaki kapılar çeteler için sonuna kadar açılırken, Rojava halkı ilaçsız, gıdasız, kadınlar ve çocuklar açlık ve yosunluk içinde yaşam mücadelesi veriyor.
Utanç duvarının yapımından vazgeçildiğinin açıklanması iyi bir gelişmedir, ancak gerçekten de bu yetmez. Sınır boylarındaki kapılar derhal açılmalıdır.
Gıda ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için TBMM’deki BDP Grubuyla, Bölgedeki BDP belediyeleriyle ve bölge halkıyla birlikte çözüm yolları bulunmalı ve Rojava halkının yıllardır mahkum ediği ambargo ve kuşatma son bulmalıdır.
Ancak bir kez altını daha da çizerek söylemekte yarar var: Utanç duvarının yapımını engelleyen başta Kürt halkı olmak üzere halkların mücadelesidir. Ambargoyu ve kuşatmayı kaldıracak olan da kararlıca sürdürülecek mücadele olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.