Onlar çürüyor, Denizler bayrak, bayrak...

  Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bundan tam 44 yıl önce idam edildiler. Tutuşturulan özgürlük meşalesini söndürmek için tüm gerici, faşist güçler ayağa kalktılar ve darbe sonrası oluşan iktidar üç yiğit devrimciyi katletti. Denizler, tıpkı AKP gibi bir iktidar tarafından idam edildiler. Günümüzde de kanlı bir dönemden geçiyoruz. Gelişen gençlik hareketi ve halk muhalefetinden korkanlar darbeye başvurdular. Emek, demokrasi, özgürlük düşmanları, Denizleri olağanüstü mahkemelerde yargılayarak idama mahkum ettiler ve astılar. Bugün de iktidar ne diyorsa ona uygun karar veren mahkemeler sürecindeyiz. Onca hileyle, seçimi tekrarlayarak kurduğu kendi hükümetini bile yıkan bir iktidar sürecinden geçiyoruz. O zaman da iktidar gözü dönmüş haldeydi. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi diyenler, tıpkı bugünkü gibi hedefe konuluyordu. Tıpkı bugünkü iktidar gibi halka, emekçilere, devrimciler karşı taarruza geçilmişti. O zaman da Meclis’teki tablo tıpkı bugünkü gibiydi! Aynı refleksler bugün de öyle sapa sağlam! Bugün HDP’li ve Kürt vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması konusunda gösterilen tavır neyse, o gün Denizlerin idamında gösterilen refleks de oydu. Bugün nasıl gözü karartarak saldırılıyorsa, o gün de Denizlerin idam kararı onaylansın diye böyle ölümüne kavgaya girdiler. Vatan, millet, sakarya edebiyatı o tüm kirli ve kanlı ellerde bayrak gibi sallanıyordu. O zaman darbe sonrası oluşan iktidar vardı. Bugünkü güya seçimle hem de yüzde 50 oyla gelmiş bir iktidar ama bir birlerine ne de çok benziyorlardı. Yani, seçimle gelmek ya da darbeyle gelmek fark etmiyor bunlar için... Yeter ki iktidar ellerinde olsun! Tarih bunun kanıtlarıyla dolu... Her darbe sonrasının bunları yeniden yeniden iktidara getirmek üzere, ulusal ve uluslararası güçlerce ortamın nasıl düzenlendiğinin çokça örneği, göstergesi var. O zaman da MHP’nin öncülleri orduyla, darbecilerle, sonrasında oluşan iktidarla tam bir uyum içindeydi. O zaman da devrimcilere, demokratlara, Kürtlere, Alevilere, farklı dil, inanç ve kültürlere kin ve nefret vardı. Dünün DP’si, AP’si, MSP’si bugünün AKP’si... Konu devrimciler olunca o zaman da aynı tutumu sergiliyordu tüm faşist, ırkçı kesimler. Hep birlikte iktidarın yanında saf tutuyorlardı. O zaman da CHP içinde idama karşı çıkan sesler vardı, bu gün de Kürt vekillerin meclisten atılmasına karşı çıkan CHP’li vekiller var. Ama o zaman da devletin bekası adına eşitlik, özgürlük, demokrasi yok sayılabiliyordu. O zaman da idama el kaldıran CHP’liler oldu. Kimisi ‘çekimser’ kalarak idamları onayladı. Yani, sistem partilerinin adları değişse de, başkanları, yönetimleri yenilense de zihniyetleri hep aynı kalıyor. Ve, bundan 44 yıl önce Denizleri idam edenler, Mahirleri Kızıldere’de katledenler, sonra Kaypakkaya’’yı Dersim dağlarında vurup, Diyarbakır işkencehanelerinde öldürenlerin mirasçısı bugünün AKP’si... Ve temsiliyet iki taraflı devam ediyor. Biz ve onlar... Biz, yani işçiler, emekçiler, ezilen ve sömürülen halklar... Onlar, sömürü ve baskıyla, kan ve şiddetle beslenenler... Biz, yani her dilden, her ulustan, her inançtan, her kültürden halklar ve onların evlatları... Biz bugün aynı idealler uğruna mücadeleye devam ediyoruz. Onlar, yani Denizleri idam edenler; işçi ve emekçilere, halka, Kürtlere, Alevilere kan kusturanlar... Biz, baskıya son vermek, sömürüyü ortadan kaldırmak için büyük bedeller ödeme pahasına her defasında yeniden yeniden ayağa kalkıyoruz. Her ulusun, her halkın, her dilin, her inancın eşit ve özgür olması, kardeşçe yaşaması için kararlıca direniyoruz. Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin, Lazların, Çerkeslerin... Yani Anadolu’da, Mezopotamya’daki halkların, yani bu topraklarda yaşamış tüm halkların geleceği için mücadele etmeye devam ediyoruz. Denizler idam edildi ancak mücadele dalga dalga büyüdü. 12 Eylül darbesi yükselen ve burjuvazinin yıkılmaz gibi duran duvarlarını aşındırdığı için gerçekleştirildi. Bugün daha güçlü bir demokrasi cephesi var. Her yanda, her bölgede yaşayan tüm Türkiye halklarının özgürce yaşayacağı, sömürüsüz ve baskısız bir Türkiye, barış içinde bir Ortadoğu, yaşanabilir bir dünya için Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Mazlumların iddia ve idealleri için mücadele bu gün de devam ediyor. Onlar çürüyor. Onlar yıkılmaya mahkum. Bizim başımız dik, alnımız açık... Denizler gibi... Yeter ki, birikime dayanmayı, yol açmayı, direnişi büyütmeyi bilelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi