Ecz.İrfan Demirci
NEDEN BİZDE OLAMIYOR
Yayınlanma:
Güncelleme:
İngiltere Prensi Philip yaptığı bir trafik kazası sonrası ehliyetini karakola teslim etmiş.
Nedeniyse; Kraliçe Elizabeth’in eşi olan 97 yaşındaki Prens Philip, kendi kullandığı arabayla bir kazaya karışmış ve diğer araçtaki bir kadının eli kırılmış. Sonrasında ise Buckingham Sarayı aileye bir özür mektubu göndermiş.
Bu olay sonunda da yüz yaşına merdiven dayayan Prens Philip karakola giderek ehliyeti teslim etmiş. Sarayın aileye özür dilemede geç kalması da ayrıca tepkilere yol açmış.
Gelişmiş ülkelerin yönetiminde söz sahibi olanların, devlet büyüklerinin ya da yakınlarının, yasalar ve etik değerlerle ilgili bu tip davranışları bizde çok izlenir .
Hastanede sıra bekleyen bakan,
Makam arabasında arka koltukta emniyet kemeri takmadığı için ceza yazılan başbakan,
Bankadan ucuz kredi kullandığı için istifa etmek zorunda kalan cumhurbaşkanı,
AVM’de çıkan yangın sonucu hayatını kaybedenler olması üzerine görevini bırakan içişleri bakanı,
Feribot kazası sonrası kurtarma çalışmalarındaki yetersizlik nedeniyle halkından özür dileyen cumhurbaşkanı,
Meslektaşı başbakan ve eşine, bir kır lokantasında tahta masalarda sosisli sandviç ve ülkenin popüler yemeği poutine ikram eden, gayri safi milli hasılada dünyada en üstlerde olan ülkenin başbakanı,
Görevine makam arabası yerine bisikletle giden bakanlar, belediye başkanları …
Böyle haberlere çok imreniriz, oralardaki “güçlü ve sırtı sağlamların” yasalara uyması, uymazsa ceza alması ya da etik değerlere saygılı olmaları, olmazlarsa toplum tepkisi ile karşılaşmalarına hep iç geçiririz ve sonra da sorarız. Neden bizde böyle olmuyor?
Hatta bir dönem çokça gündem olan “ne zaman adam oluruz” sorusuna, “bu tip davranışlar bizde olduğu zaman” diye cevaplar da yakıştırılmıştı.
Buradaki esas soru “biz neden böyle durumlar görmüyor ya da yaşamıyoruz” olmalı.
Bu davranışların bazıları kişisel egolardan uzaklaşmış insanların davranışları olabilir. Ancak çoğu, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesiyle yaşanabilecek davranışlar olsa gerek.
Her şeyden önce demokrasinin dördüncü ve beşinci gücü olan bağımsız, tarafsız basın ve de etkin bir sivil toplum yaşamı da var olmalıdır .
Bunlardan önce ise yaşayanlara normal, yaşamayanlara tuhaf gelen bu tip hareketlerin, yargısı, yürütmesi, yasaması birbirinden bağımsız ve birbirini denetleyebilme yeteneğinin üst düzeyde olmasıyla yaygınlaşabilir. Yeni Çizgi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.