Ender İmrek
Kobanê direnişi, halkların zaferi
Yayınlanma:
Güncelleme:
Kobanê düştü düşecek” diye sevinç çığlıkları atan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun yörüngesindeki AKP Hükümetinin hevesi kursağında kaldı.
Kobanê düşmüyor. Artık onlar da bunu gördü.
Son on gün içinde 47 insanın ölümüne neden olan politikaların iflası da buna eklenebilir. Görünen o ki, AKP hem Kobanê’de, hem de içeride büyük bir darbe aldı. Polis devleti arayışı da bu gidişatı engelleyeme yetmeyecek.
Kobanê direnişi büyük bedeller vermek pahasına da olsa, her geçen gün yeni başarılar elde ediyor. Başarı, sadece Kobanê’nin kurtuluşuna doğru yol almakla sınırlı kalmıyor. Her yeni başarı aynı zamanda tüm bölge gerici güçlerine, bölge egemen devletlerine ve emperyalist güçlere vurulan bir darbe işlevi görüyor.
IŞİD’den kazanılan her yeni mevzi aynı zamanda AKP Hükümetinin Kürt sorununun demokratik çözümünde sıkışmasına ve “yeni” adımlar atacağına ilişkin açıklamalar yapmalarına neden oluyor.
Direniş, IŞİD kuşatmasını, entrikaları, gizli ve açık tüm hesapları boşa çıkarmayı başardı. Dünya halklarının, işçi ve emekçilerin fiili ve duygusal olarak kilitlendikleri Kobanê direnişi zafere doğru ilerliyor.
IŞİD ele geçirdiği mevzilerden bir bir geri çekiliyor.
Doğu cephesi ve Güney cephesinde süren çatışmalarda YPG başarıyla yol alıyor. Kaniyekurdan’daki IŞİD bayrağı fırlatılıp atıldı. Artık orada halkların onur simgesi haline gelmiş olan Halk Savunma Birliklerinin bayrağı dalgalanıyor.
IŞİD çeteleri karşısında kararlıca süren bir direniş olmakla kalmayan, aynı zamanda emperyalist sisteme, Ortadoğu’nun dizayn edilmesi ve egemenlik altına alınması hesaplarına vurulan bir darbe olarak ilerleyen direniş, her an yeni kuşatmalarla karşı karşıya kalabilir. Ancak, bu güne kadar izlenen siyasi, askeri ve taktik tutumun bunları alt edeceğini söylememek için bir neden bulunmuyor.
Zira, Kobanê direnişi aynı zamanda özgünlüğünü ve meşruiyetini kabul ettirerek ilerliyor. Koalisyon güçlerinin (emperyalist blok) kendi elleriyle geliştirip, Ortadoğu’nun ve tüm dünyanın başına bela ettikleri bu insanlık düşmanı güçlere karşı kerhen sürdürdükleri bombalama ve yine her türlü desteği sunmaya devam ederken, bir yandan da “Suriye Hükümeti’nin düşürülmesi”ne endekslenmiş bir politika sürdüren Türkiye yönetiminin entrika dolu hesaplarının her an yeni bir sorun olarak halkların önüne bir sorun olarak çıkabileceği gerçeği göz ardı edilmeden yol almak gerekiyor.
Kürdistan Bölge Yönetiminin bazı yeni adımlar atmak zorunda kaldığı, Kantonları ve Rojava’nın statüsünü tanıma doğrultusunda tutum beyan ettiği tablo ve başkaca bir çok gelişmenin esas zorlayıcısı, başta Kobanê halkı olmak üzere, Kürdistan, Türkiye ve dünya halklarının direnişi, mücadelesi ve dayanışması ve kamuoyu baskısıdır.
Kararlıca sürdürülmesi halinde, verilen sözlerin ve beyanların gerçekleşmesi mümkün olabilecek, hatta bir koridor açılması bile gündeme girebilecektir.
KDP’nin adım atmasının yolu da başta “Kürt ulusal halk baskısı” olmak üzere, dünya bölge halklarının ve dünya halklarının her tarafta gösterecekleri kararlı direnişin sürdürülmesi olacaktır.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi, başından bu yana türlü engeller ve sorunlar yaratarak Rojava devrimini zora sokma çabası içinde oldu. Bazı sınır kapılarının kapatıldığı, gıda ve insani yardımlara bile engel olunduğu, sınır boylarına hendekler kazıldığı biliniyor. KBY, bir yandan rekabetçi bir tutum sergiledi, bir yandan da Türkiye, diğer bölge egemenleri ve ABD’nin tutumuna endeksli hareket içinde kaldı. Güney Kürdistan halkları başta olmak üzere tüm bölgelerdeki Kürtlerin yarattığı baskıdan dolayı “iki arada bir derede” tutumundan çıkması ancak halkların direnişiyle aşılabilir.
Ancak gerçek şu ki; “Arap sorunu” gibi Ortadoğu’nun egemenleri arasında ve uluslararası güçler nezdinde “Kürt olmanın yeterli olmadığı” gerçeği görüldü. Nasıl onca Arap devleti Ortadoğu’daki gelişmeler karşısında farklı tutum gösteriyor ve bağlı bulunduğu ya da iş birliği içinde olduğu devlet ve güçleri gözetmeden adım atamıyorsa, nasıl koca Arap Dünyası Filistin meselesinde, emperyalist güçleri ve diğer ekonomik, siyasi, askeri dengeleri gözetmeden tutum alamıyorsa, Kürtler de, KDP ve diğerleri de bundan farklı olmayan bir “sınıfsal” tutum gösteriyorlar.
Öyle görünüyor ki, bazı adımlar atılsa da, başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarının, ve dünya halklarının demokratik baskısı karşısında bazı açıklamalar yapılıyor ve bazı kısmi adımlar atılıyor olsa da, meselenin esası ve zaferin kazanılması Kobanê’de olduğu, gibi halkların dişe diş direnişidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.