Kılıçdaroğlu’nun önüne atılan mermi!

  Kana ve şiddete boğulmuş bir Türkiye yarattılar… Her gün yeni katliamlara uyanıyoruz. Böyle sürdürmek, böyle yönetmek istiyorlar. Ne kadar çok kan dökülürse o kadar çok iktidar olacaklar... Asker, polis, gerilla, sivil, işçi, memur, işsiz, kadın, erkek, yaşlı genç… Her gün ölüm, her gün gözyaşı… Ölüm ve gözyaşıyla, kan ve şiddetle beslenen bir iktidar sürecindeyiz. Kan… kan… kan… Neredeyse toprağa cenaze vermediğimiz gün yok. Kıyamete kadar sürecekmiş… Kürtlerin barış, demokratikleşme, eşitlik, özgürlük, kardeşlik talepleri şiddetle, kan ve gözyaşıyla boğulurken, Türkiye kana ve gözyaşına boğuluyor. Tüm halklar kan ağlıyor, gözyaşına boğuluyor. Kan içiciliği iktidarını sürdürmenin kaynağı haline getirenlerin akıbetlerine bakıp ders çıkarmak yerine, kan ve şiddeti şahadetle, şehitlikle öven, vatan, millet meselesiyle özdeşleştiren, kanı bozuk, sütü bozuk edebiyatı yapılan, ırkçı ve milliyetçi söylem sürecinin içindeyiz. Çoğunlukla toplu cenaze törenleri yapılıyor… Türk, Kürt, Alevi, Sünni… Her dilden, her inançtan, her kültürden insanlarımız ölüyor, öldürülüyor. Savaş ve şiddet körükleniyor. Süren politikalar şiddeti ve terörü arttırıyor, arttıkça daha da karmaşık bir sürece doğru yuvarlanıyoruz. Cenaze törenleri acıları paylaşmanın vesilesi, şiddeti ortadan kaldırmanın arayışı olmuyor, ders çıkarılmıyor; aksine her cenaze töreni, her devlet töreni yeni kan akıtmanın yeminine dönüşüyor. Hedef genişletiliyor… Ülkenin ana muhalefet partisi liderinin önüne devlet erkânının gözleri önünde mermi fırlatılıyor. Kes sesini… Senin bir mermilik canın var… Kendine dikkat et… Adeta nabız yoklanıyor; bakalım sosyal demokratlar ne ses verecek… Bakalım demokratlar, Aleviler, solcular ne yapacak… Bakalım mutedeyinler ne diyecek… Saflaşma nasıl artacak! Bak istersen bir mermiyle senin hesabını görürüz demeye getiriyorlar. Ramazan’da yapıyorlar… Cami’de, cenaze namazı’nda… Al sana bir mermi… Ve Müslümanlardan ses yok! Üstelik bu sunum, bu gösteri ülkenin başbakanının gözü önünde yapılıyor. Dahası, mermiyi Kılıçdaoğlu’nun önüne atan az önce ülkenin atanmış başbakanıyla görüşüyor, fiskos yapıyor, konuşuyor… Az önce Başbakan ile görüşen zat, az sonra cebinden çıkardığı mermiyi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun önüne fırlatıyor… Ve istenmeyerek gözaltına alınıyor, ama savcılıktan serbest bırakılıyor… Mahkemeye bile sevk edilmiyor… Yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, aydınlar, Kürt siyasetçiler söylediklerinden, konuştuklarından dolayı tutukluyken, yıllarca hapis cezasına çarptırılırken, mahkeme kapılarında süründürülürken, 12 milyon oy almış olan ana muhalefet partisinin liderine mermi atan, tehdit eden kişi hemen serbest bırakılıyor… Tıpkı gazete basarak, cam çerçeve kıranlar gibi… Tıpkı şehirleri yerle bir eden, yakan yıkanlar gibi… Tıpkı yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet dosyaları odalar dolusu olanlar gibi… Çelik zırhlara bürünüyorlar; yeni yasalar yapıyorlar kendilerini yaşam boyu dokunulmaz kılmak için… Devlet töreni yapılanlar görünür olsa da görünür olmayan, ailelerin ve yakın çevresinin ocaklarına ateş düşüren onca ölüm yaşanıyor. Batı’dakiler daha görünür olurken, Kürtlerin yaşadığı katliamlar vaka-ı adiyeden sayılıyor. Yerle bir edilmiş şehirlerin önünde neredeyse selfi çekilip servis ediliyor. İşte eserimiz diyorlar. Biz böyle yerle bir ederiz… Biz böyle güçlüyüz, kudretliyiz; yakar, yıkar sonra bayrağımızı asarız… Kürtlere ve tüm insanlığa ders verdiklerini düşünüyorlar. Türkün itibarının böylece yükselttiklerini sanıyorlar. Nusaybin’den sunulan fotoğraf tam da bunu gösteriyor. Arkadan yakılmış yıkılmış mahalleler, insansızlaştırılmış, ağaçtan, börtü böcekten arındırılmış şehrin binalarına devasa Türk bayrakları… Devasa Türk bayraklarının berisinde panzerler, askeri araçlar, silahlı askerler görünüyor… Kılıçdaroğlu’nun önüne atılan mermi Batı’yı Kürt Bölgesi’ne çevirmenin hesabıdır… Ve CHP mevcut politikalarını sürdürmekte ısrar ederse, AKP’nin bir dizi politikalarına destek olmaya devam ederse, daha kötü bir akıbeti kendi elleriyle hazırlamış olacaktır!  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi