Uzun zamandır pek kar yağışı yoktu, yağsa bile sulu olduğu için yerde pek kar kalmıyordu.
Özlemişiz, karın böyle durmaksızın iki gün boyunca yağmasını.
Beyazlığın, yollardan ağaçlardan beri, her yanı sarmasını.
Çocukların kardaki oyun çığlıklarını, düşüp kalkmalarını.
Kar en çok da çocuklara benziyor.
Gülüp eğlenen, koşup oynayan, kahkahalar atan çocuklar.
Yerde yeni yağmış bembeyaz bir kar örtüsü.
Ne farkı var ikisinin birbirinden?
Her ikisi de saf ve temiz.
Dünyanın kirliliklerinden uzak, biri dünya nimeti, biri doğa olayı.
Kar ve çocuk.
Biri büyüyecek dünyayı tanıyacak,
Diğeri eriyecek dünyaya karışacak.
Çocuk büyürken, yaşayacağı, yöneteceği dünyayı değiştirebilse,
Başkalaştırabilse keşke bu güçlülerin düzenini.
Eşitsizliği ortadan kaldırsa,
Adaleti egemen kılsa,
Özgürlükleri, demokrasiyi yaysa yeryüzüne.
Yağıp yeryüzünü kaplayıp, sonra da eriyip giden kar .
O da bize su olup hayat olarak dönmekten başka işler de yapsa.
Dünyanın kötülüklerini,
Savaşları, kavgaları,
İnsanın nefretini, kinini, doyumsuzluğunu alıp gitse.
Tıpkı bembeyaz gelip, sokaklarımızın, caddelerimizin kirini, pisini alıp gittiği gibi...
Keşke yapabilseler, ne güzel olurdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.