Gözler Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi!

    Bu yazı yazıldığında Selahattin Demirtaş hakkında verilen AİHM Kararının gereği henüz karara bağlanmamıştı. Yazının başlığı da ‘Gözler Ankara 19 Ağır Ceza Mahkemesi’nde’ idi. Biz; AİHM tarafından tahliye kararı verileli neredeyse iki hafta olacak; mahkeme neden gereğini yapıp tahliye kararı vermiyor diye yazdık. Çünkü AİHM’in Demirtaş kararı açık ve netti. Zira Türkiye, Avrupa Konseyinin üyesi, AİHS tarafı ve AİHM’yi tanımış bir ülke... AİHM yargısı ve kararlarına uyacağını belitmiş bir ülkenin, işine gelene uyup, işine gelmeyene uymaması iç hukuk ve iç politikada giderek olağan bir durum halini almış olsa da, bu davada verilecek yanlış bir kararın uluslararası hukukta çok tartışılacağını ve iktidarı zorlayacağını yazdık. Erdoğan ve Hükümetinin, daha önce AİHM’nin verdiği (bize göre) isabetsiz birçok karar karşısında AİHM’yi referans gösterdiğini de biliyorduk. Bunlara girmeyelim, zira bu konuda hukukçular oldukça çok şey yazdılar, konuştular diye ekledik. Biz yazıyı gazeteye gönderdik ve gazete baskıya gönderildikten hemen sonra, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi jet hızıyla tahliyenin reddine karar verdi. Bizim, karar verilmeden önce yazdıklarımız şöyle; “Ancak ne yazık ki, Hükümet cenahından ‘Bu karar bize uymuyor, biz AİHM’nin Demirtaş kararını tanımıyoruz’ mealinde açıklamalar yapılması ve sonrasında mahkemelerin de buna uygun konum/gerekçe alma arayışına girmiş olmaları kabul edilebilir bir şey değil. Bu tutumun sürmesi, Türkiye’nin iç hukuktaki hukuksuzluğunun uluslararasılaşmasını çok çarpıcı hale getirmiş olacaktır... Bu durum böylesi bir gerçeği açık seçik hale getirecek olsa da, biz bunu isteyecek değiliz! Kamuoyunun beklentisi, AİHM Demirtaş kararında, çok çarpıcı ve açık seçik olarak belirtilen tahliyenin derhal gerçekleşmesidir. Ancak 20 Kasım’daki AİHM kararının hemen sonrasında tahliye edilmesi gerekirken Demirtaş hala hapistedir… Adalet Bakanı Gül’ün açıklamasından hemen sonra AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamayla birlikte adeta tüm kanallar kitlenmiş oldu. Yargının nasıl etki altına alındığı bilinmez değildir. Kararların Saray’ın gidişatına denk olması halinde makbul sayıldığı, bunun dışındaki kararların da karar vericilerin de hedef haline getirildiği birçok açıklama, olay ve gelişmenin yaşandığı da sır değil. Ne yazık ki, Dünyanın dikkatlerinin üzerinde toplandığı AİHM Demirtaş kararı sonrası yaşananlar da bu durumun devam ettiğine ve edeceğine işaret ediyor. Oysa bilinmelidir ki, bu kararın uygulanmamasının hem hukuki hem siyasi alanda birçok yansıması olacaktır. İçeride ve dışarıda farklı birçok gelişmenin yaşanabileceğini ön görmek için dahi olmaya gerek yoktur. Ve hukukçular günlerdir bu konuda açıklama yapıyor, yorumlarda bulunuyor. Hemen her hukukçunun söylediği kararın kesin olduğu ve bir an önce uygulanmasının gerekli olduğudur. Dahası bu kararın uygulanmamasının Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığının AİHM, AK, AB ve dünya demokratik kamuoyu tarafından tescili anlamına geleceğine kadar yorum yapanlar oldu. Siyaset alanında da bu yönlü açıklamalar yapılıyor. Bugüne kadar, aradan on günden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen sürüncemede bırakılan karar için artık gerekçeler de tükenmiştir. Zira AİHM kararının açıklandığı 20 Kasım günü Demirtaş avukatların hemen tahliye başvurusunda bulunmuşlardı. Ancak Ankara 19 Ağır Ceza mahkemesi bu talebi ret etmişti. Temel gerekçe ise, Adalet Bakanlığı’ndan AİHM kararının tercümesinin mahkemeye intikaliydi… Ve nihayet o tercüme yapıldı… 20 Kasım tarihli AİHM kararını devlet 10 günde tercüme etmeyi başardı! Ve Türkçeye tercüme edilmiş AİHM Demirtaş kararı şimdi Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önünde… Ve tüm gözler orada… Şimdi artık Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nasıl bir karar vereceği merakla bekleniyor. Hemen karar verip vermeyeceği, ya da çeşitli gerekçelerle ağırdan alma yoluna gidip gitmeyeceği de merak konusu. Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, tercüme edilmiş kararın mahkemeye gönderildiğini açıkladıktan hemen sonra, Türkiye’nin imzacısı ve üyesi olduğu Avrupa Konseyi, AİHS ve AİHM müktesebatına dikkat çekerek, ‘Sözleşmenin 46. Maddesi ve Anayasa’nın 90/5 maddesi urayınca Sayın Demirtaş’ın derhal TAHLİYESİ dışında bir seçenek yoktur!’ dedi. Bakalım, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi hukuka uygun bir tutum içinde, işlevine uyan bir tutum alıp, hızla AİHM kararının gereğini yapacak mı? Mahkemenin hukuk ve adalet desturu ile mi yoksa siyasi erkin, daha açık tanımıyla günlerdir Saray’dan yapılan açıklamaları önde tutan saiklerle mi hareket edeceği merakla bekleniyor. Sadece Türkiye kamuoyunun değil, aynı zamanda Dünya kamuoyunun da, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 2 yılı aşkın süredir Edirne Cezaevinde hukuksuz biçimde hapis tutulan Demirtaş hakkında vereceği kararı merakla bekliyor olduğu görülüyor. Demirtaş derhal tahliye edilmelidir!” Bunları yazdığımız saatlerde ne yazık ki, mahkeme yüzünü saraya dönmüş olarak karar vermişti bile! Bir kez daha siyasi bir karar verildi. Oldukça tartışmalı olan adalet sistemi hakkındaki yargıları perçinleyecek denli yanlış bir karar verilmiş oldu. Ancak belli ki bu dava burada bitmeyecektir!  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ender İmrek Arşivi