Ender İmrek
ENDER İMREK
Yayınlanma:
Güncelleme:
Yerel seçimler ve HDP Kongresi
AKP’nin, İstanbul ve Ankara adaylarını değiştirmeyeceği basında yer aldı. Halk sözüyle söyleyecek olursak; ‘eski tas, eski hamam.’
AKP Hükümeti yerelde ve genelde baskıyı, talanı, yolsuzluğu, zorbalığı hakim kılmaya katkı sunacak birikimi muhafaza etmeye, sürdürmeye kararlı görünüyor.
Bunu her vesileyle dile getiriyor, söylüyor ve gereği için elinden geleni ardına koymuyor.
Düşünsenize, Ankara halkı Melih Gökçek gibi birini bir dönem daha belediye başkanı olarak taşıyacak.
Bu durumda Ankaralılara ne söylenir, ne dilenir bilemiyorum!
Yeni ‘Usta’nın Hikayesi’ programları yapmak üzere ekibi muhafaza etmekte yarar gördükleri anlaşılıyor.
Ya da Başbakan’ın, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’yle kafa kafaya vererek yönettiği İstanbul’da Kadir Topbaş’ın bir dönem daha belediye başkanı olduğunu düşünün...
Gökçek’in kazanması halinde Ankara’nın, Topbaş’ın devam etmesi halinde İstanbul’un halini düşünebiliyor musunuz? Dahası Türkiye bu ağırlığı kaldırabilir, bu yükü taşıyabilir mi?
Zira sorun sadece İstanbul ve Ankara da değil...
Söz konusu olan Türkiye’nin geleceği...
Söz konusu olan çevre, doğa, sosyal yaşam, dil, kültür, inanç, kadın, erkek, çocuk, engelli, LGBT bireyi, genç, Alevi, Sünni, inanmayan, Hristiyan, Yahudi...
Yani bilcümle insanlık.
Sorun insanlığın, doğanın, sokaktan başlayarak ülkenin geleceği.
Kimilerinin söylediği gibi, “bunlardan kurtulalım da ne olursa olsun” dediğimiz sanılmasın.
Aksine, Türkiye’nin her alanda geçmişiyle yüzleşebileceği yeni bir geleceği kurmaya ihtiyacımız var.
Demokratik bir Türkiye, bir halk iktidarı kurulması için, yerelden, yani sokaktan başlayarak bir şeyleri inşa etmeye ihtiyacımız var.
Böceğin hakkı, kuşun, ağacın, yaşlının gencin, Ermeni’nin, Rum’un, Alevinin, Kürt’ün, kadının... Her alanda eşitliğe, yaşam hakkına, özgürlüğe ihtiyacımız var.
Türkiye’yi 90 yıldan bu yana yönetenlerin tümüyle görülecek bir halk hesabı olduğunu düşünerek işe başlamak gerekiyor. Ucuz hesap, kısa gün kârı, faydacılık, “bunu yıkalım gerisi, kolay” hamasetine düşmeden, yeni bir harekete, yeni bir başlangıca ihtiyacımız var.
İşte bunun için HDK Konferansı ve HDP Kongresi büyük önem kazanıyor.
26 Ekim’de HDK Kongresi olacak, 27 Ekim’de ise HDP Kongresi...
HDP Kongresinden bir gün önce yapılacak olan HDK Kongresi bir nevi Konferans işlevi görecek.
Hazırlıklara son hali de verilmiş olacak.
Kongrede sadece milletvekillerinin partiye geçişi değil, birçok çevreden, aydınlardan, akademisyenlerden, sanatçılardan, işçilerden, sendikacılardan, kadınlardan, gençlerden, her inançtan insanlar yeni yönetimde görev alacak. Parti yerel seçimlerde yapacağı her hamlenin aynı zamanda halkın kendi kendisini yönettiği bir düzenin başlangıcı sayacak. Her taş, demokrasiyi kazanmaya, halk iktidarını kurmanın yoluna döşenmiş olacak.
HDK’nin ve HDP’nin kurulları daha geniş, daha kapsayıcı, daha aktif hale getirilecek. Bunun alt yapısı şimdiden örülüyor.Türkiye’nin demokratikleşmesinden yana olan tüm kesimleri, her bireyi kapsayacak bir zemin olarak HDP yerel seçimlerde tek alternatif olduğunu gösterecek.
Tıpkı Gezi’de “mesele 3-5 ağaç değil” ifadesinde olduğu gibi, “mesele 20-30 belediye kazanmak değil” yaklaşımıyla hareket edilerek; mağdur edebiyatı yaparak mağrur olan iktidar sahiplerine ve statükoculara karşı, güzel bir gelecek, yaşanabilir bir ülke, demokratik bir gelecek, halk iktidarı hedefiyle bir seçim çalışması yürütülecek.
Gezi direnişinin birikimi, mücadele ruhu, zekası, gençliğin enerjisi, kadınların kapsayıcılığı ve mazlumların tebessümüyle süren böylesi bir çalışmanın başarı kazanmaması, yerel seçimlerden, genel seçimlere, Cumhurbaşkanı seçiminden olası bir Anayasa referandumu meselesine kadar adım adım halk iktidarını örmemesi için hiçbir neden bulunmuyor.
Herkes statükocuları yeni diktatörlere tercih etmeden, açılan yeni kapıdan adımını içeri atmayı denemelidir. Yeni bir gelecek, kirden ve pastan arınmış bir zemin üzerinden yükselebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.