Ecz.İrfan Demirci
CUMHURİYET
İZLENİMLER
Asırlık bir cumhuriyet olma yolunda az zamanımız kaldı. Cumhuriyet ilanının 29 Ekim 1923’ün 96. yılını kutlamak gurur verici bir tablo. Hele bir de 19 Mayıs 1919’dan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasına gelinceye değin geçen sürede yaşananlar, ödenen bedeller, verilen mücadele göz alındığında bu topraklarda en büyük destan diyebiliriz.
Kuşkusuz Sevr antlaşmasıyla işgalden kurtuluşa, oradan da çağdaş bir cumhuriyet olma mücadelesinin başarılı olmasının temel nedeni Mustafa Kemal Atatürk gibi 20. Yüzyılın en büyük devlet adamına sahip olmamızdır.
Silahsız, cephanesiz bir ordudan, İngiliz mandası mı yoksa Amerikan mandası mı olsun tartışmalarından, yokluktan hem zaferi sağlamak hem de geleceği planlamak olağanüstü bir dehadan başka hiçbir şeyin eseri olamaz.
Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyet ilanıyla ulusun önüne yeni bir hedef koydu; çağdaş uygarlığı yakalamak.
Böylesi büyük zaferden sonra her şeyin bittiğini sanmak işgalden kurtulmayı, bağımsızlığı yeterli bulmak bu zaferin anlamını boşa çıkarırdı.
Sıfıra yakın okur yazarlık, olmayan akademik yaşam, yine yok denecek sayıda fabrika sanayi üretimi, ülkenin ulaşılamayan yerleri, çağın gerisinde kalmış tarım ile ekonomisi Osmanlı borçlarıyla darboğazda bir ülke.
İşte bu ülke ayağa kalkmalıydı.
Nasıl başarılabilirdi?
Akılla, bilimle, eğitimle, hukukla.
Çağdaş dünyanın anahtarı olan bu kavramlar bu ülkede etkin olduğunda refahta peşinden rahatlıkla gelecekti.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan devrimler, medeni kanun, kadına seçme seçilme hakkı tanınması, Latin harflerine geçiş, üniversite reformu, basma fabrikalarından, şeker fabrikalarına kadar onlarca alanda üretim ve endüstrileşme. Peş peşe yapılan devrimler ve reformlar ile üretim seferberliği ile kısa sürede kalkınan ve değişin bir Türkiye izledik cumhuriyetin ilk onlu yıllarında.
Osmanlının geri kalmışlığına en büyük iki neden söylenir. Birincisi olarak matbaanın 250 yıla yakın bir süre bu topraklara geç girmesi yani batı aydınlanması olan Rönesans’ın ıskalanması olarak görülür .
İkinci neden olarak ta 18. Yüzyıl endüstri devriminin ıskalanmasıdır. Aslına bakarsak birinciyi yakalasaydık ikinci yani endüstrileşmede kendiliğinden olacaktı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyet işte çok geç kaldığımız çağdaşlaşmayı yakalamak hedefindedir. Bu yüzden Atatürk defalarca askeri başarıların bilimle akılla sürdürülmediği zaman bir anlam ifade etmeyeceğini ilişkin konuşmalar yapmıştır.
Bu yüzden çağdaş cumhuriyet bize çok değerli bir mirastır hele de yıllar geçip te asırlık bir çınar haline geldikçe değeri çok daha fazla artmaktadır.
Onu daha değerli yapacak kavramlar cumhuriyetimizin içinde etkin ve güçlü biçimde var olmalıdır.
Unutmayalım ki adalet, özgür ifade hakkı, bilim ve akıl eksikse cumhuriyetin değeri artmaz yalnızca yaşı büyür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.