Ecz.İrfan Demirci
BEŞER ONAR BOĞULURKEN
Yayınlanma:
Güncelleme:
Hafta sonu 25 tanesi daha boğuldu, Ege’nin sularında.
Yirmi beş insan!
Altı yıldan beridir kaç kişi boğulup gitti acaba?
Kayıtları tutulmuş mudur?
Ege’nin o yakasında, bu yakasında ya da Adriyatik denizinde.
Kaçı teknede, kaç tanesi lastik botta?
Hem de üzerlerinde cankurtaran yelekleri varken.
Bebek, çocuk, erkek, kadın, genç, yaşlı...
Cesetleri kaybolup gidenler, denizlerden toplananlar, kıyıdaki kayalıklara vuranlar.
Anasız -babasız kalanlar, içlerinde onları hiç hatırlamayacak olanlar.
Evladını, canını ciğerini kaybedenler, onlardan geriye bir fotoğrafları bile kalmayanlar.
Onlar ölümleri ile gazetelere hiç durmaksızın trajedi haberi oluyorlar.
Avrupa’nın başkentlerinde ise ‘’kaç tanesini alabiliriz’’ tartışılıyor.
Demokrasileri, insan hakları ile örnek olmuş, gıpta ile gösterilen ülkelerden ‘‘ancak yüz kadarını alabiliriz’’ diyenleri var.
Tıpkı Ortadoğu’nun amele pazarlarında kelle sayarak ‘’sen, sen gel, diğerleri kalsın’‘ der gibi.
Ülkelerinde herkes varken, Amerikalısı, Rusu, İngiliz’i, yedi düveli.
Topu, tüfeği, savaş uçağı ile hem de onlara sormadan, gelebilir miyim demeden, istedikleri gibi hareket ederken.
Onlar ise eğer varsa küçücük çantaları ile, ülkelerini kan gölüne çevirenlerin ülkesine bile giremiyorlar. Sadece canlarını kurtarmak için.
Brüksel’de 28 ülke toplanıyor ONLAR için.
Öyle diyorlar, ‘’onlar’’
Sığınmacıların gelişlerini nasıl durdururuz konferansı yapmak için.
Kaç kuruş verirsek bize gelmezler bu işten yırtarız.
Kaç kuruş daha alırsak bunlara bakabiliriz konferansı.
Bakalım ne olacak onlar beşer onar boğulurken!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.