Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlunun Radyo Programındaki Konuşmasını Meydandaki Kalabalığa Dinletti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlunun Radyo Programındaki Konuşmasını Meydandaki Kalabalığa Dinletti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlunun Radyo Programındaki Konuşmasını Meydandaki Kalabalığa Dinletti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, meydanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir radyo programındaki konuşmasını dinleterek, eleştirilerde bulundu.

Eskişehir’de halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisini eleştirdi. Erdoğan, “Bu Anayasa değişikliğine hiç çalışmadıkları gibi 18 maddeyi hiç okumamışlar. Ülkemizde misafir ettiğimiz mağdur ve mazlumlara verilen hizmetlerin ne olduğuna da hiç bakmamışlar. Ne diyor Eskişehir türküsünde, ‘yıl üstüne kuruverdim kazanı. Ben istedim okuyanı yazanı. Yol üstüne kuruverdim pazarı, ben istemem şaşkın şaşkın gezeni.’ Hani okumaları yazmaları yok diyeceğiz ama hepsinin de elinde kapı gibi diplomaları var. Bunlar okumuşlar ama anlamamışlar. Eğitimle irfan arasındaki fark budur. Eğitim sadece cehaleti alır. İdrakiniz yoksa irfan sahibi olamazsınız. Bizim milletimiz var ya, Eskişehirli kardeşlerim var ya, dağdaki çobanından şehirdeki memuruna kadar irfan sahibi olduğu için her tehlikenin her tehditin, her tehlikenin karşında ülkesinin, devletinin yanında oldu. Tabi arada ana muhalefetin başındaki zat gibi nasipsizler de çıkabiliyor” dedi.



“CHP’ye gönül veren kardeşlerim için üzülüyorum”

“Bu genel başkanın kafasıyla bir CHP’linin Cumhurbaşkanlığını biz göremeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7 Ağustos’u biliyorsunuz değil mi? 15Temmuz’dan sonra. Cumhurbaşkanı olarak sayın Bahçeli’yi davet ettim, tereddütsüz sağ olsun geldi. Bu beyefendiyi de çağırdım, davet ettim. Ama bu bana olumsuz cevap verdi. Fakat sonra birileri devreye girdi nasıl olduysa cumartesi günü Yeni Kapı mitingi var son anda cuma günü olumlu cevap geldi. Ondan sonra da 7 Ağustos’u sahiplenemedi. Ben CHP’ye gönül veren kardeşlerim için üzülüyorum. Hadi eski sistemde yüzde 15’te olsa yüzde 25’te de kalsa koalisyon yoluyla, vesayet güçleri vasıtasıyla bir şekilde ülke yönetimine ortak olma şansları vardı. Yeni yönetim sisteminde artık milletin yüzde 50 artı 1 oyunu alamadan yürütme gücüne tesir etmek mümkün değil. Şimdi elbette mecliste temsil etme imkanı olacak ama bu genel başkanın kafasıyla bir CHP’linin Cumhurbaşkanlığını biz göremeyiz. Çocuklarımız da muhtemelen göremeyecektir. Torunlar görür mü onu bilmiyorum artık” ifadelerini kullandı.



“Yeni sistemde 7-8 seçim kaybedip genel başkanlık koltuğunda oturmak mümkün olmuyor”

Erdoğan, yeni sistemin yeni liderlerin çıkmasına imkan sağladığına dikkat çekerek, “Geçen gün bir televizyon programında, ana muhalefetin başındaki zata ‘evet çıkarsa istifa edecek misiniz’ diye soruyorlar O da, ‘niye istifa edeyim ki’ diyor. Daha önce dedi de istifa etti mi. Gerçekten de bugüne kadar 7 seçim kaybetmiş istifa etmemiş varsan 8 seçim kaybetmiş olsun ne olacak ki? Sürekli tek adam lafı ediyor ya aslında kendini tarif ediyor. Türkiye 16 Nisan’dan sonra işte bu zihniyetten kurtuluyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri 5 yılda bir yapılacağı için öyle 7-8 seçim kaybedip genel başkanlık koltuğunda oturmak mümkün olmuyor. Sistem, siyasetin kendi seyri içinde yeni isimlerin, yeni liderlerin çıkmasına imkan sağlıyor. 16 Nisan halk oylamasının ülkemize en büyük faydalarından biri de işte bu yenilenmenin yolunu açması olacaktır” diye konuştu.



“Yanlışlıkla da olsa doğruyu söylemiş”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun radyo programında yaptığı konuşmayı meydandaki kalabalığa dinletti. Bunun üstünden Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Birileri çıkıp yalan yanlış Anayasa değişikliğini mecrasından saptırmaya çalışıyor. Ana muhalefetin başındaki zat, meseleden o kadar uzak ki neyi savunduğundan, neye karşı çıktığından öyle habersiz ki her şeyi birbirine karıştırıyor. Geçen gün çıkmış bir radyo programında güya Anayasaya değişikliğini eleştiriyor. Diyor ki, ‘Cumhurbaşkanı başka partiden, Başbakan başka partiden olursa kriz çıkar.’ Hay ağzına sağlık. Yanlışlıkla da olsa doğruyu söylemiş. Aynı akrep yelkovanlı saat gibi, bir kere doğruyu söyleme durumu var. Bu da söyledi. İşte biz de böyle olmasın diye Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığı birleştiriyoruz. Burada yapılan değişikliği size kısaca anlatmak istiyorum. Yapılan işin özü bundan sonra Başbakanlık yok. Ey Kılıçdaroğlu anladın mı. Yok yok. Bundan sonra başkan var. Yeterli sayıda da başkan yardımcısı var. Bu 1-2-3 olabilir. Bunu Cumhurbaşkanı tayin eder. Buna neden ihtiyaç duyuluyor. Çok partili hayata geçtikten sonra yaşadıklarımıza bir bakın. Herkes bunun sebebini anlar. Türkiye, Cumhurbaşkanıyla Başbakanın çekişmesi veya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan krizler yüzünden çok büyük bedeller ödedi. Bu iki başlı yapı yeri geldi darbelere gerekçe oldu, yeri geldi ekonomik krizlere yol açtı. Yeri geldi meclisin ve hükümetin devre dışı bırakılmasına sebebiyet verdi.”



“Meclisi asli görevi olan yasama konusunda çok daha etkin hale getiriyoruz”

Geçmişte mevcut sistemle yaşanan krizlere değinen Erdoğan, “Sezer merhum Ecevit’in yüzüne Anayasa kitapçığını fırlattı. Ertesi gün ekonomi alt üst oldu. Milyarlarca dolara mal oldu. Bunlar aynı ekolden olmalarına rağmen böyle oldu. Peygamber Efendimiz, ‘Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz buyuruyor. Biz bırakın 2’yi 12 defa ısırılmışız. Yine de ayağımızı delikten çekmemekte ısrar ediyoruz. Halbuki bu sistem alternatifsiz değildir. İşte dünyanın en gelişmiş 20 ülkesinin yönetim biçimleri ortada. Biz G-20 olarak bunun nesiyiz, üyesiyiz. Hepsini gayet iyi biliyorum, iyi tanıyorum. Yarıya yakını başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yürütülüyor. Parlamenter sistemle yönetiliyor gözükenlerin çoğunda da monarşi var. Öyleyse sürekli tıkanan, aksayan, işlemeyen, bedel ödeten sistemi sürdürmekte niye inat edelim? Bizim bu değişim talebimiz yıllar öncesine dayanıyor. Ta belediye başkanıyken İstanbul’da bununla ilgili açıklamalarım var. Zira inanın şuanda Büyükşehirlerin belediye başkanlığı sistemi bizim sistemden daha ideal. İşte şimdi bunun benzeri geliyor. Eski sistemin yol açtığı acıları tatmış Demirel’inden Özal’ına, Erbakan’dan Türkeş’e kadar herkes aynı talebi dile getirmiştir. Cumhurbaşkanlığıyla Başbakanlığı birleştirirken meclisi devre dışı mı bırakıyoruz. Kesinlikle değil. Tam tersine meclisi asli görevi olan yasama konusunda çok daha etkin hale getiriyoruz” diye konuştu.



“Meclisin kapatıldığı falan yok”

“Ne diyor bu Kılıçdaroğlu, ‘artık meclis kapatılıyor’ diyor. Kapatıldığı falan yok neden yalan söylüyorsun? Dürüst ol dürüst” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Kanun teklif etme yetkisi Cumhurbaşkanın değil, kimin? Tamamen artık meclisin. Bütçe dışında Cumhurbaşkanı hiçbir teklifte bulunamaz. Her şey parlamentoya ait. Eski sistemden kanun tasarıları yoluyla hükümetler meclisi kontrolleri altında tutuyordu. Yeni sistemde hükümetin böyle bir imkanı kalmıyor. Niye hükümet dediğiniz Cumhurbaşkanın atamış olduğu üyelerden oluşuyor, seçilmiş değil. Parlamentodan hükümete alınan kişiler dahi olsa onlar istifa ederek kabineye üye olmak durumunda. Anlatabildim mi? Meclisin çıkardığı kanunlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden üstündür. Diyorlar ki, ‘Cumhurbaşkanı kararname çıkartacak. Ülkeyi onlarla yönetecek.’ Yapma etme, bak Anayasanın tüm maddeleri her şeyin üstündedir. Parlamentonun çıkardığı kanunlar, her şeyin üstüdedir. Bir konuda parlamentonun çıkardığı kanunla Cumhurbaşkanın çıkardığı kararname olamaz. Cumhurbaşkanı eğer o konuda bir yasal düzenleme varsa zaten kararname çıkartamaz. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının yasamayı devre dışı bırakma ihtimali kesinlikle yoktur. Daha da öteye geçelim. Meclisi Cumhurbaşkanına karşı güçlü denetim imkanlarıyla donatıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat, ‘Cumhurbaşkanı istediği zaman meclisi feshedebilir’ diyor. Bir kere ortada fesih diye bir şey yok. Yine yalan söylüyorsun. Cumhurbaşkanı veya meclis, belli şartlar altında hangisi talep ederse her ikisini de kapsayacak şekilde erken seçime gidilebiliyor. Yani Cumhurbaşkanı meclisi seçime götürüp kendisi yerinde kalmıyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.