Yasa sivil toplum örgütlenmelerinin özüne de, Anayasa’ya da aykırı

ADIYAMAN- YENİ ÇİZGİ;  TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve 6 kanunda değişiklik öngören 43 maddelik “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun başta Anayasa olmak üzere bağlı olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı oluğuna yönelik demokratik kitle örgütlerinin tepki ve eleştirileri sürüyor. Adıyaman İHD üyesi Av Hüseyin Coşkun, Demokrasinin olmazsa olmazı olan demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlenmesini ve avukatlık mesleğinin yok olmasına neden bu düzenlemenin

derhal vazgeçilmesini istediklerini belirterek, “Demokrasinin belkemiği sivil toplum susturulmaz” dedi.

TBMM’de kabul edilen yasaya itiraz ederek tepki gösteren Pir Sultan Abdal kültür Derneği Adıyaman Şubesi, Adıyaman Hacı Bektaşi Veli Kültür Vakfı, Adıyaman Kadın Platformu, Adıyaman Tabip Odası, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfedarasyonu Adıyaman Şubeler Platformu, Demokratik Alevi Dernekleri Adıyaman Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği Adıyaman Şubesi, Adıyaman Barosu, İnsan Hakları Derneği Adıyaman Şubesi, Adıyaman KHK’lılar Platformu gibi kurumlar bir araya gelerek ortak açıklama yaptı. www.yenicizgihaber.com

Demokratik kitle örgütü ve STK’ların ortak açıklamasını İHD üyesi Av. Hüseyin Coşkun yaptı. Av Coşkun, Kanunun amacı ve ismi ile hiç ilgisi olmadığı halde STK'ları terörize etmek için "Kitle imha Silahlarının Yayılmasının İlişkin Kanun" ile Dernekler, Vakıflar, Barolar, Sağlık Kuruluşları ile ilgili düzenlemeler bu kanun başlığı ile düzenlendiğini hatırlatarak, “Bu kanun ile STK'ların yardım toplama ve dernekler kanunlarında yapılan değişiklikler ile mevcut dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmakta ve İçişleri Bakanlığı’nın dernekler üzerindeki siyasi vesayetini sağlayacak yeni düzenlemeler içermektedir” dedi.

 "DERNEKLER TEK BİR İMZA İLE KAPATILIR"

Av. Hüseyin Coşkun açıklamasına şöyle devam etti; “Bu yasa ile, başta insan hakları dernekleri olmak üzere, kadın hakları, mülteci hakları, çocuk hakları hakları vb alanlarda faaliyet gösteren dernek ve vakıflar, çeşitli hukuk dernekleri, sosyal mücadele yürüten dernekler ile sosyal yardım için fon kaynakları kullanan dernekleri, spor dernekleri, işçi ve işveren dernekleri, doğa ve ekoloji dernekleri, farklı inanç gruplarının dernek ve vakıflarının tümü ve sivil olan ne kadar dernek varsa bu konuda açılacak idari davalar yıllarca süreceği gerekçesi ile pratikte “hızlı kapatma” prosedürü tek imza ile kapatılacaktır.

Doğaları ve varoluşlarının nedeni sivil yaşam olan dernekler ve diğer sivil toplum örgütleri, kamunun, idarenin ve siyasal mekanizmaların yönetmesi siyasallaşacaktır veya tamamen kapatılacaktır. Haliyle sivil yaşama dair her şey yok olacaktır. Zaten yeterince kutuplaşan toplum bu teklifin yasallaşması ile daha da kutuplaşacaktır.”

AVUKATKAR AJANLAŞTIRILACAKTIR

 Yine kanun adı ile hiçbir alakası olmadığı halde  1136 sayılı Avukatlık Kanununda da değişiklik yapılmasına da yer verilmiştir. Teklifin gerekçesinde; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki taşınmaz alım-satım, şirket vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi işlerinde kimlik tespiti, gerçek faydalanıcının tanınması, müşterinin durumunun ve işlemlerinin izlenmesi gibi müşterinin tanınmasına ilişkin yükümlülükleri, şüpheli işlem bildirimi, bilgi ve belge verme, muhafaza ve ibraz yükümlülüklerini yerine getirmelerinin amaçlandığı belirtilmiştir.  Savunma hakkının yok sayılması anlamına gelmekte olan bu değişiklik ile avukatlar yapmış oldukları işlemler hakkında bilgi ve belge verme, şüpheli işlem ibrazı, muhafaza yükümlülüğü gibi fiillerle yükümlü kılınacak ve Avukatı ihbarcı haline getirecektir. Başta Avukatlık Kanunun 36. Maddesinde düzenlenen sır saklama yükümlülüğü olmak üzere avukatlık mesleğinin özüne ve ruhuna aykırıdır. Molierac şöyle der “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne yargıca ve ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı.”

Ajanlık bir meslek olabilir fakat hiçbir şekilde Avukatlık mesleği ve onuru ile bağdaşan bir meslek değildir.

ALKIŞLAR BALKONDA HAKLAR ASKIDA KALDI

Sağlıkçılar halk sağlığını korumakla yükümlüdürler toplumun sağlığının ana sigortası konumundadırlar. Sağlıkçıların hak taleplerini ve çalışma yerine getirme görevi olan hükümetin bunu yerine Türk Tabipler Birliği gibi bağımsız sağlık kuruluşlarının kapama güdüsü anlaşılabilir bir durum değildir. Kanun teklifinin yasallaşması durumunda sağlık alanında faaliyet yürüten bir çok dernek ve sivil toplum örgütünün de kapatılacağı aşikardır. Halkın sağlığını korumakla görevli olan ve bu görevi özellikle de salgın döneminde görüldüğü üzere fazlasıyla yerine getiren sağlık çalışanlarının durumu toplum tarafından yakından takip edilmektedir. Son derece çetin koşullarda görev yapmaya çalışan sağlık çalışanlarının haklarını korumak üzere hizmet veren meslek odası,sendika ve derneklerin çeşitli bahanelerle işlevsiz hale getirilmesi sağlık çalışanlarını da yaralayacaktır.

Geçmişte İnsan Hakları Dernekleri, Sağlık Çalışanlarını, avukatları terörize edenler kendilerine haksızlık edilince Hak adalet arayışı yapan derneklerden, işkenceyi raporlamaları için sağlıkçılardan ve adil yargılanma için avukatlardan yardım talebinde bulundular. Okuduğu bir şiir nedeniyle cezalandırılanlara, siyasetten men edilenlere, kapatılan siyasi partilere, haksız şekilde göz altına alınanlara en çok STK'lar sahip çıktılar ve hiç susmadılar. Yarın öbür gün bu gün ülkeyi yönetenler de diğer siyasilerinde adil yargılanma, insani muameleye tabi tutulma, hak ve hukuka ihtiyacı olduğunda yine sahiplenececek olan STK'lardır.” www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ