Hava Durumu

Üst ve Alt Kültür Kavramları

Yazının Giriş Tarihi: 22.03.2024 22:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2024 23:12

 

Bu aralar elimde Bülent Somay’ın Tarihin Bilinçdışı-Popüler Kültür Üzerine adlı o ünlü denemesi var.

 

Kitap son yıllarda kozmopolit kent dinamiklerinde hâkim sınıfın kültür adı altında kanonlaştırmaya çalıştığı popüler kültür tartışmalarına yeni bir bakış getiriyor. Daha da önemlisi üst kültür-alt kültür kavramlarının ne olduğu konusunda bize bir yol haritası sunuyor. Kitabın arka sayfasındaki yazı baştan zaten bir ön bilgi niteliğinde.

 

‘’Bir çağın hâkim fikirleri, o çağın hakim sınıfının fikirleridir’’. amenna. Peki ama o çağın ezilen sınıflarının fikirleri, duyguları nereye gitmiştir bu denklemde? Tabii ki bastırılmış, o çağın bilinç dışına itilmiştir. O yüzden de bu bastırılmış olanın yeri dönüşünü anlamlandırabilmek için psikanalizmin yöntemine, bilinç dışının bilinçli davranışları etkileyen, yönlendiren ve zaman zaman da belirleyen potansiyelini kavranma tekniklerine ihtiyacımız var. Devrim daima bastırılmış olanın yeri dönüşü olarak anlamlandırılabilir. Tam da bu yüzden daima tekinsiz bir çekirdeğe sahiptir ve akıl yoluyla tam olarak kavranması mümkün değildir. Devrim hiçbir zaman simgesel düzenin yerini kibarca başka bir simgesel düzene bırakması olarak görülemez. Tersine arada geçilmesi gereken bir gerçek aşaması vardır ki bu aşama tekinsiz bir dehşetle, tekinsiz bir keyifle iç içedir. Eğer çağımız kapitalizmin yeni ve bu kez kolay kolay evcilleştirilmeyecek bir krize gebe ise, bu gerçek aşamasından geçmemiş de kaçılmaz görünüyor.

Bu tespit bağlamında Somay’ın ortaya koyduğu açılım ise belki de çalışmanın bir özeti niteliğinde; Prekapitalist dönemin şehirli kültürünün piyasa mekanizması bünyesinde yeniden örgütlenmesi ve bu oluşumun geçmiş dönemin hâkim sınıf kültürünün formlarını ve birikimini yedeğine alması, yeni bir kültür yapanın popüler kültür dediğimiz şeyin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu yeni yapı, ekonomik planda sanatsal ve kültürel üretimin parametrelerini kökten değiştirdi. Burjuvazi şehir kültürünün üretim, dağıtım ve dolaşım mekanizmalarını göreli olarak kolay ele geçirdi. Kültürün taşıyıcı sınıfı aristokrasinin yerini artık piyasa odakları ele geçirmiş durumda.

Terry Eagleton’un Kültürel Yorumlar adlı o muhteşem eserinde belirttiği gibi; kültürel üretim, genel meta-üretiminin bir parçası haline geldikten sonra, zorunluluk alanının nerede bittiğini ve özgürlük alanın nerede başladığını söylemek her zaman olduğundan daha zordur. Aslında daha dar anlamıyla kültür, genellikle iktidarı meşrulaştırmak için, yani ideoloji olarak kullanıldığında bu gibi durumlarda söz konusu ayrımı yapmak da hiçbir zaman kolay olmamıştır.

20 ve 21. yüzyılda popüler edebiyat dediğimizde aklımıza gelenler bilimkurgu, fantazi, polisi ve pembe dizilerdi. Bunları da yüksek edebiyat kategorisine giden roman, şiir ve tiyatronun karşısında konumlandırıyoruz. Popüler edebiyat babında saydığımız tüm türler de aslında roman ya da öykü, yani kurgusal anlatı formunda. 18. yüzyıl Avrupa entelijensiyası romanı aşağı edebiyat kategorisine koyuyordu. Ancak roman 19.yüzyıl boyunca saygınlık kazanıp ‘’yukarı’ ’edebiyat kategorisi içinde yer almaya başlamıştı.(B.Somay,s.14)

Somay’ın da belirttiği gibi;Popüler kültürü eleştirirken kullandığımız terimlerden biri mutlaka klişedir. Oysa klişe yani standartlaşmış türsel ve kültürel konvansiyonlar, her zaman toplumsal olsun, kişisel olsun, bastırılmışın geri dönüşü için daha uygun bir zemin sağlar. Yüksek edebiyat klişeden kaçarken ya da başvurma gereği duymazken toplumsal ve bireysel analizini kendisi kendi terimleriyle yapmaya gayret eder.

Bir kent soylusu olan Alexis de Tocqueville bu konuda son noktayı koyar;Demokrasilerde insanların edebiyata ayıracakları zaman çok az olduğu için bunun tamamını çok iyi kullanmak isterler. Kolay elde edilen, hızlı okunan ve anlaşılması için bilgi ve araştırma gerektirmeyen kitapları tercih ederler. Kendini hemen belli eden ve kolayca keyif veren güzellikler isterler. Hepsinde de önemlisi beklenmeyeni ve yeni olanı arzularlar. Bir bütün olarak alındığında, demokratik çağların edebiyatı aristokrasi çağında olduğu gibi bir düzen, itizam, bilim ve sanat sunamaz asla. Tam tersine, formu çoğu kez küçümsenecek, bazen aşağılanacaktır. Uslubu sık sık fantastik, uygunsuz, aşırıı yüklü ve gevşek olacaktır. Hemen hemen her zaman da ateşli ve gözü pek.

Popüler kültür,popüler edebiyat,her zaman çağın ruhunu taşımaya,yüksek sanat/edebiyat eserlerinden daha fazla adaydır.  www.yenicizgihaber.com 



 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.