Hava Durumu

Diyalojik Demokrasi ve Şiddetsizliğin Gücü

Yazının Giriş Tarihi: 21.03.2024 12:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.03.2024 13:13

 

                               Diyalojik Demokrasi ve Şiddetsizliğin Gücü

                  Bize gösterdiğiniz ilgiyi suistimal etmekten çekiniyorum. Nihayetinde siz savaşın engellenmesi meselesiyle ilgileniyorsunuz, kurumlarımızla değil. Yine de yıkıcılık dürtümüz üzerinde kısaca durmak isterim. Çünkü gördüğü rağbet taşıdığı önlemle katiyen eşit değildir.

Sigmund Freud'dan Albert Einstein'a(x)

Ünlü toplum bilimci, sosyolog ve modern toplumlar üzerindeki önemli analizleriyle tanınan AnthonyGiddens'ın Metis yayınlarında çıkan Sağ ve Solun Ötesinde,Radikal Politikaların Geleceği adlı kitabı, günümüzde Ortadoğu ve özellikle Türkiye üzerine yazılmış bir araştırma niteliğinde.

''Diyalojik Demokrasi'' kavramı da Gidenns'e ait bir kavram. Yazar kitabın giriş kısmına şu tespiti yaparak işe koyuluyor.''Diyalojik demokrasinin genişletilmesi demokrasinin demokratikleşmesi olarak anılabilecek bir sürecin bir parçasını oluşturacaktır’’

Her şeyden önce Diyalojik Demorkrasinin toplumlar tarafından içselleştirilmesi bireyler arasındaki hoşgörü kültürünün oluşmasına neden olacaktır. Judith Butler’in ifadesiyle ‘’şiddetsizliğin gücü’’ nü artıracaktır. Söz Judith Butler’denaçılmışken,O’nun bu konuda önemli bulduğum eseri Şiddetsizliğin Gücü hakkında ayrı bir parantez açmakta yarar görüyorum.

Kitabın arkasında yer alan tanıtım yazısında dikkatimi çeken bir anektod var;

Toplumsal çatışmalarda şiddete ve şiddetsizliğe başvurmanın siyasi ve etik boyut boyutlarını tartışan Butler açıkça şiddetsizlikten yana tavır alıyor.Butler,meşru şiddet tekilini elinde tutan aktör olarak devletin şiddet tanımındaki muğlaklığı kendi amaçları doğrultusunda nasıl kullanabileceğini gösterirken, bir yandan da şiddetsizliği savunmak için yeni bir tasavvur geliştiriyor ve şiddetsizliği toplumsal eşitliğin bir gereği olarak temellendiriyor.(1)

Gerçekten de modernizmin neden olduğu çağa özgü şiddeti salt bireye indirgemek kolaycılık olur. Butler’in bu konudaki tespiti oldukça önemli; şiddetsizlik yanlısı bir argüman geliştirebilmek için şiddetin söylemsel, toplumsal ve devlet kaynaklı bir iktidar alanı içinde nasıl resmedildiğini ve nitelik olarak atfedildiğini;taktik olarak izah edilen ters çevirmeleri nitelendirmenin kendisinin fantasmantik niteliğini kavramak ve değerlendirmek gerekecektir. Dahası, devlet şiddetini kendi kendine gerekçelendirmekte kullandığı düzeneklere yönelik ve bu gerekçelendirici düzeneklerin devletin şiddet tekelini elinde tutma çabasıyla ilişkisini yönelik bir eleştiri geliştirmemiz gerekecektir. Söz konusu tekel, bir adlandırma pratiğine dayanır. Bu pratik, şiddeti yasal cebrinin ardına gizler ya da devlet şiddetini dışsallaştırarak hedef aldıklarını atfeder, ötekini şiddeti olarak yeniden keşfeder.(2)

Butler, kitap boyunca yaptığımı umduğum bir şey, şiddetsizliğe dair belli başlı önkabullere meydan okumak der ve ekler; şiddetsizliğeartık,olası eylem alanına dair bireylerin benimsediği ahlaki bir konumdan ziyade, birlikte ve uyum halinde girişilen toplumsal ve siyasal bir pratik olarak kavranmalıdır.(3)

Peki,Diyalojik Demokrasinin oluşturulması nasıl olacak?

Asıl sorun da bu zaten. Giddens'' hasar görmüş davranışları onarmak'' kavramıyla genişletmeye çalıştığı toplumsal uzlaşma ve hoşgörüyü, diyalojik demokrasinin temel harcı olarak bize hatırlatıyor.

Neolibreralizm ve küreselleşme ile günümüz toplumunda bireyselliğin aşırılığı ile modernliğin yarattığı tartışmalar ve yeni-gelenek çatışması, toplumsaluzlaşma ve hoşgörü kültürünün ortadan kalkmasına yol açmaktadır.

Özellikle eğitim harcamalarından yapılan kısıtlamalar, bunun sonucu olan okuyamayan bireylerin davranışları, toplumların dokusunda ciddi dejenerasyonların oluşmasına neden olmaktadır. Giddens bu durumu şöyle özetlemiş. Toplumda düşünerek davranma düzeyi oldukça düşükse, politik meşruiyet büyük ölçüde geleneksel sembolizme ve önceden var olan faaliyet biçimlerine dayanmayı sürdürür.

 İnsan ister istemez kendi kendine soruyor, çoğulcu ve toplumsal uzlaşmanın sağlanmasıyla ancak yaşayacak demokrasi, Türkiye gibi siyasetin aidiyetler ve her türlü kimlikler üzerinden yapıldığı ülkelerde var olabilir mi?

İşte asıl kafa yormamız gereken problemimiz bu olmalı.

(x).J.Butler.Şiddetsizliğin Gücü.s.140

(1).J.Butler.ŞiddetsizliğinGücü.Arka tanıtım yazısından

(2). J.Butler.Şiddetsizliğin Gücü .s.17

(3).J.Butler.Şiddetsizliğin Gücü.s.30    www.yenicizgihaber.com 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.