Arif Nacaroğlu
Şehitler tepesi
Sayın Cumhurbaşkanımız “Şehitler tepesi boş kalmayacak” deyince önce annelerin, sonra babaların, dedelerin, ninelerin yüreği cız etti. Yani yakın gelecekte savaşsız bir dünya ve ülkeye kavuşmamız hayal gibi.
Sebep?
Sermayenin doymak bilmez hırsı. Büyük servetlerin bekçisi emperyalist ülkelerin daha fazla kazanç hayali. Bir de buna eklemlenmiş “Ölünce Kudüs’ten cennete gitme”, “Mesih’i zorla getirtip kıyameti erkene alma”, “Kıyamet günü Şirince’de olma” gibi dini inanışlar.
Şehitlik sadece Müslümanlara verilmiş bir hediye. Kutsal kitabımızın bazı ayetlerinde ve peygamberimizin güvenilir hadislerinde şehitlikten bahsedilir. Al-i İmran suresi, “Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır” der. Nisa suresinde, “Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükafat vereceğiz.” denilmiştir. Uhud savaşı sırasında Kuzman adlı bir Medineli, savaşta yedi kişiyi öldürmüş, kendisi de ağır bir yara alarak ölmüştür. Ancak son nefesinde “Ben kabilem için savaştım; şehitlik için değil” dediği için şehit sayılmamıştır. Yani bir grubun çıkarı için savaşan ve ölen Müslüman’a şehit denmez. Allah için savaşacak. Durum böyle olunca Müslüman topraklarda Hıristiyan ve Yahudi silahlarıyla “Allah-ü Ekber” diye birbirlerini boğazlayan gençlerin hangilerinin şehit sayılacağı bizim değil ancak Allah’ın bileceği bir iş olmaktadır. Yok, biz biliriz diyorsak ayetlerle birlikte güvenilir hadislere de kulak vermeliyiz.
Peygamberimizin hadisleri şehitler konusunu daha da genişletir. Buhari’den nakledilen bir hadise göre peygamberimiz “Şehitlik beştir” demiş ve bu beşi, vebadan ölenler, iç hastalığından ölenler, suda boğulanlar, yıkıntı altında kalıp ölenler, Allah yolunda şehit olanlar diye detaylandırmıştır. Bazı hadislerde şehitlere, işkencede ölenler, yolu kesilerek dövülerek öldürülenler de eklenmiştir.
Şimdi şehitlere cennet müjdelenmiş olması bir ahiret müjdesidir ama daha önce dünyevi müjde olarak “Şehitlik maaşı ve hakları” vardır. Şehitler arasında ayrım yapmayacaksak, peygamberimizin buyurduğu gibi, hadi şimdilik vebadan ve iç hastalıklardan ölenleri sonraya bıraksak bile depremlerde enkaz altında kalarak ölenlere de şehit maaşı bağlamamız, hayatta kalan çocuklarını şehit çocuğu sayıp iş verirken öncelik sağlamamız gerekmez mi?
Cumhurbaşkanımız doğru söylemiştir. Savaşlar bitse bile, depremler, yıkımlar, salgın hastalıklar devam edecek ve şehitler tepesi peygamberimizin hadisine göre boş kalmayacaktır. Sorun şimdi depremde ölen, işkencede ölen, sokakta yolu kesilip tekmelenerek öldürülen, suda boğulan tüm şehitlere maaş bağlanması meseledir.
Bağlanır mı?
Peygamberimiz “Birine bağlıyorsanız ötekine de bağlayın, şehitler arasında ayrım yapmayın” demiş olmuyor mu hadisinde?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.