Arif Nacaroğlu

Arif Nacaroğlu

Davul tozu

Davul tozu

 

 

Arif Nacaroğlu

anacaroglu@evrensel.net

 

 

Ve nihayet emekliye yapılacak maaş artışı belli oldu; yüzde 42 küsur.

 

Oldu mu?

 

Hayır.

 

Kök maaş diye bir şey icat ettiler. Üstü ulufe mi?

 

Değil. Ulufe, “Askerlere, acemi ocağı mensuplarına ve saray ve devlet görevlilerine üç ayda bir verilen maaş” diyor sözlük.

 

Tımar mı?

 

Sayılır. Taban 10 bin. Yüzde 33. O da sadece emeklinin kendisine. Ölen emeklinin kalan eşine 7 bin 500. Neden? Belli ki, “Eş öldüğüne göre evden bir boğaz eksildi” diye hesap yapmış yasayı koyan. Yani hesaplar boğaz tokluğu üzerinden. Boğaz var, boğaz var. Kimi kuru ekmekle doyuyor, kimi altın tozlu ördek kızartmasıyla doymuyor.

 

Eski kovboy filmlerinde olurdu. Pis işi yapacak kovboya önce parasının yarısı, hem de dolar ortadan ikiye yırtılarak verilir, kalan yarısı da iş bitiminden sonraya bırakılırdı. Belli ki kabinede bir western meraklısı var. Emekli zammı açıklandı. Yüzde 5 şimdi, yüzde 5 iş bittikten, yani seçimden sonra. Bir ara korkmadım değil 5 parmağı ile zammı açıklayan Sayın Cumhurbaşkanımız el alışkanlığı ile başparmağını kapatıp, yüzde 4 gösterecek diye.

 

“Ama en garibi insanların enflasyon oranında zam istemeleri” dedi 80’lik Rauf ağabey. “Enflasyon neden var? Pazarda olan az malı sadece parası daha çok olan alabilsin diye. Mal aynı ise parası az olana para verirsen yine parası en çok olan alsın diye malın fiyatı parası çok olana göre ayarlanacak. Yoksa ne zevki kalırdı enflasyonun. Hem her şey para mı? Bak muştumu isterim. 24 emekliler yılı ilan edildi. Artık emekliler ‘Çıkın ulan hepiniz benim yılımdan. Bu benim yılım’ diye AVM önlerinde önlerine geleni sopa ile kovalayabilecekler. Koskoca yıl. Tam 527 bin dakika.”

 

“Ne garip zevklerin var Rauf ağabey. Koskoca yılımız oldu” diye sevinen emekliler olacak mı?

 

Gözlerini kıstı. 75 yıl geriye bakar gibi uzaklara baktı.

 

“Çocuktuk. Bizim için bir şey alamadan eve gelen babam elini ceketinin cebine sokup avucunda sakladığı şeyin birazını benim birazını kardeşimin avucuna döker ve ‘Hemen kapatın avucunuzu’ derdi.”

 

“Bu davul tozu. Yarın da minare gölgesi getireceğim.”

 

Sevinirdik.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arif Nacaroğlu Arşivi