KESK’ten Ranta değil Emekçiye Bütçe Eylemi

KESK’ten Ranta değil Emekçiye Bütçe Eylemi
KESK’ten Ranta değil Emekçiye Bütçe Eylemi

GAZİANTEP- BEKİR ŞAHİN: Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu ortak basın açıklaması yaparak emekçiye bütçe taleplerini yineleyerek,

 “Yıllardır yoksulluk, işsizlik ve yağma düzenin çarkları arasında öğütülen herkesi halktan, emekten yana bir bütçe için omuz, omuza vermeye, mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz. KESK olarak, iktidarın kendi eliyle yarattığı enkazın tüm faturasını emekçilere, halka yıkmak istiyor. Ve bizler bu bütçeyi asla kabul etmiyoruz. Ranta değil emekçiye bütçe istiyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını öneriyoruz” vurgusu yapıldı.

 

 

Gaziantep’te Vergi Dairesi Başkanlığı önünde basın açıklaması yapan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) in toplantısına KESK bileşenlerinin yanı sıra ası siyasi parti, dernek ve sendika başkanları da destek verdi. Bu arada KESK, sesini daha da yükselterek, 2 Aralık’ta İstanbul ve Diyarbakır’da bölge mitingi ile tepkisini bir kez daha ortaya koymaya hazırlanıyor.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen bütçe kanun teklifini protesto eden kamu çalışanları basın açıklamasının ardından dağıldı. Otak açıklamayı, KESK adına Büro Emekçileri Sendikası (BES) Kadın Sekreteri Miyase Karatay okudu. Karatay, emeği ile geçinenlerin her geçen gün daha da yoksullaştığını söyleyerek “Daha fazla güvencesiz hale getiriliyoruz. Ülkeyi yönetenler ise yıllardır anlattıkları masallara yenilerini eklemeye devam ediyor” dedi.

 

 

2023'te kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak, işsizlik %5'e, enflasyon tek basamaklı rakamlara inecek diyen bugünkü iktidarın halka hep yalan söylediğini hatırlatan BES Kadın Sekreteri Miyase Karatay, “Türkiye dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecek’ masalını pazarladılar. Takvimler bugün 15 Kasım 2023’ü gösteriyor. Tablo ortada. İşsizlerin sayısı milyona ulaştı. Her 5 gençten biri, her 3 kadından biri işsiz. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor. Açlık sınırı 16 bin TL'ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL'ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 51 milyonu açlık sınırı,32 milyonu ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor. Çünkü ülkede emeklilerin yarısı en düşük aylık olan 7 bin 500 TL'ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL'lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda. 4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise ‘ilave seyyanen ödenek’ oyununa rağmen ancak yoksulluk sınırının yarısına ulaşıyor. En düşük ev kirası bile asgari ücreti aşıyor. Dolayısıyla aldığımız ücretle-maaşla ayın sonunu getiremiyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için borçlanıyoruz. Bu yüzden halkın kredi kartı borçları geçen yıla göre iki buçuk kat arttı. Bugün her 100 kişiden 12'si borcunu ödeyemediği için yasal takipte. Tüm bunlar ortadayken iktidar hala ‘İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik. Yeni bir ekonomik modele geçtik. 2023 için vaat ettiğimiz hedeflere 30 yıl sonra ulaşacağız’ diyerek hepimizle dalga geçiyor.” diye ifade etti.

 

 

“HALKI DAHA FAZLA YOKSULLAŞTIRILIYOR”

 

 

Yeni ve rasyonel diye sunulan modelin, halkı daha fazla yoksulluğa itmeyi hedeflediğini ve yeni bir saldırı dalgasının olduğunu hatırlatan Miyese Karatay açıklamasına şöyle devam etti:

 

 

 “Bu saldırı dalgası için seçimden hemen sonra düğmeye bastılar. ‘Enflasyonu düşürmek için tüketimi kısmamız, tasarrufu arttırmamız şart’ dediler. Ama ne uçaklarından, makam arabalarından ne de lüks saray harcamalarından, üç dört yerden aldıkları maaşlarından vazgeçmediler. Ama okul öncesi eğitimdeki yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kestiler. Saldırı dalgası bugün Orta Vadeli Program, Kalkınma Planı ve bütçe kanun teklifinden oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni ile sürüyor. Bermuda Şeytan Üçgeni ile, ücretlerimizi-maaşlarımızı gerçekleşen enflasyona göre değil, hedeflenen enflasyona göre artırmayı, böylece enflasyon farkı ödemesini kaldırmayı hedefliyorlar. Emekli olma yaşını yükseltilmek, emekli aylıklarını daha da düşürmek istiyorlar. Sosyal harcamalara, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerine yapılan harcamaları daha da kısmayı, özelleştirmeleri tüm hızlıya sürdürmeyi hedefliyorlar. 'Vergi reformu' adı altında çalışanlara ve halka daha çok vergi, 'esnek çalışma' adı altında daha çok sömürü dayatmak, kıdem tazminatını ortadan kaldırılmak istiyorlar.”

 

 

“VERGİ YÜKÜ EMEKÇİNİN SIRTINDA”

 

 

TBMM'de görüşülen Bütçe teklifine göre önümüzdeki yıl devletin her 100 TL'lik giderinin 89 TL'si vergilerden karşılanacağını hatırlatan Karatay, “Peki vergiler kimden, nereden toplanacak? Ne yazık ki tüm vergi yükü gelmiş geçmiş tüm bütçelerden daha ağır bir şekilde bize, emekçi sınıflara, halka yıkılmak isteniyor. Sağlığa ayrılan bütçenin 84 Milyar TL'si yani günlük 229 milyonu hasta garantisi verilen şehir hastanelerine gidecek. Bütçeden aslan payı ne eğitime ne sağlığa gidecek. Çünkü aslan payı istisna, muafiyet, teşvik olarak sermayeye, patronlara gidecek. Ülkenin ekonomisini göz gören çökertenlerin yarattığı borçların faizine gidecek. Savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya gidecek. Oysa bu iktidar yıllardır ne zaman kaşıkla verse kepçe ile geri aldı. Son seçimden hemen sonra okul öncesi eğitimdeki bir buçuk milyon öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kesenlerin yerel seçimlerden sonra ne yapacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek var mı?” diye ifade etti.

 

VERGİDE ADALET İSTİYORUZ

Halktan, emekten yana bir bütçe için öncelikle bütçe haklarının önündeki engellerin kaldırılmasını istediklerini belirten Gaziantep OSB’de bir sanayici,

“Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine, özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz. Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını istiyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini istiyoruz.

 

 

Başta depremzedeler ve öğrenciler olmak üzere tüm dar gelirlilere kamusal, güvenli ve sağlıklı barınma olanaklarının sağlanmasını istiyoruz. Eğitimin her kademesindeki çocuklarımız için 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek istiyoruz. Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret istiyoruz. Bütçeden engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesi için ayrılan payın arttırılmasını, kamuda engelli istihdamının arttırılmasını istiyoruz. Yoksulluğu önleyici, dar gelirlileri koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi için Temel Gelir Güvencesi istiyoruz. %1'in çıkarı için %99'u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz. 2 Aralık Cumartesi günü İstanbul ve Diyarbakır'da hayata geçireceğimiz mitinglerle emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize, bütçe hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yıllardır yoksulluk, işsizlik ve yağma düzenin çarkları arasında öğütülen herkesi halktan, emekten yana bir bütçe için omuza omuza vermeye, mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz.”  Diye vurgu yaptı. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.