"Bugün eğitim de ne ekersek, gelecekte toplumda onları biçeriz”

"Bugün eğitim de ne ekersek, gelecekte toplumda onları biçeriz”
"Bugün eğitim de ne ekersek, gelecekte toplumda onları biçeriz”
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenleyen Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “Unutulmamalı ki, öğretmene ve eğitime yapılan yatırım ülkemizin geleceğine yapılan yatırımdır. Bugün eğitim de ne ekersek, gelecekte toplumda onları biçeriz” dedi. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü kabul edildi Ersönmez, “5 Ekim 1966’da dünya öğretmenlerinin belli başlı çatı örgütlerinin katkılarıyla öğretmenlerin okul ve toplum yaşamındaki önemini, statülerini, belli başlı temel sorunlarını ele alan bir belge kabul edildi.1994 yılında ise BM,UNESCO ve İLO’nun tavsiye kararları üzerine “bu belgenin” kabul edildiği tarih olan 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü kabul etti. O gün bu gündür 100 aşkın ülkede 5 Ekim “Dünya öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır” şeklinde konuştu. Öğretmenlerin 2017 yılının 5 Ekim gününü, OHAL, KHK uygulamaları ile kendi paylarına düşen mağduriyetlerin gölgesinde ve buruk bir biçimde kutladıklarını belirten Ersönmez, “Burukluğun nedeni; ihraçlar, sürgünler, açığa almalar, adli, idari soruşturmalar sonucunda verilen cezalar ile “zorunlu emeklilik” yaşanmasına dayanmaktadır. Sıralanan mağduriyet başlıklarında yaşanan uygulamalardan kamuda görev yapan yaklaşık 80 bin öğretmen etkilenmiştir. Etkilenme sadece 80 bin öğretmenle kalmamış, aynı zamanda ailelerini ve çevresini içine alan bir trajediye dönüşmüştür” diye açıklama yaptı. Darbe girişiminden bu yana 23 bin öğretmen mağduriyet yaşadı Darbe girişiminden bu yana 23 bin öğretmenin daha büyük mağduriyetler ile karşılaşma kaygısı gerekçesiyle mesleklerinin en üretken döneminde emekli olmak zorunda kaldıklarını aktaran Ersönmez, bu durumun ülkemizdeki öğretmenlerin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü diğer ülkelerdeki meslektaşlarına kıyasla daha mutsuz ve karamsar karşılamasına neden olduğunun altını çizdi. Türkiye’de OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda Türkiye’de eğitim emekçilerinin OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer aldığını hatırlatan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “Öğretmenlere, görev tanımları dışında, asli görevleri dışında bir çok angarya iş yükü bindirilerek, öğretmenler daha çok çalıştırılmaktadır. Öğretmenlerin moral ve motivasyonlarını, verimliliklerini artırmak için, öğretmenlerin sosyal ve ekonomik durumlarının iyileştirilmesi bir an önce yapılmalıdır. Aylıklarda artış söz konusu olduğunda bütçe dengelerinde bahsedilmekte, oysa bu gün itibari ile vergiler yüzde 40 mı olsun, biraz daha aşağı mı olsun, tartışmaları önümüzdeki dönem öğretmenlerin de diğer çalışanlar gibi daha çok yoksullaşacağına işaret etmektedir.” Öğretmen işsizliği alanın en büyük sorunlarından biri Öğretmen işsizliğinin alanın en büyük sorunlarından olma özelliğini koruduğuna dikkat çeken Ersönmez, “İşsiz öğretmenler, ulaştığı 435 bin sayısı ile üniversiteli işsizler sıralamasında iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarından sonra ikinci sıraya yerleşmiş görünmektedir. Bugün itibari ile öğretmenler, sözleşmeli öğretmen şeklinde tahsis edilerek, öğretmenlere adeta kölece çalışma koşulları dayatılmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlerin çalışma koşulları adeta okul ve MEM görevli yöneticilerin keyfiyetine bırakılmıştır. Mülakatlı öğretmen alımlarında ise, öğretmenlerin eğitim bilimlerindeki yeterlikleri, öğretmenlik vasıfları, üretkenlikleri ve yeterli seviyede olmaları sorgulanmıyor, siyasi kimlik, mezhep, inanç, sosyal-kültürel tercihler, yaşam alışkanlıkları sorgulanarak ciddi ayrımcılıklar, ayrıştırmalar yapılmaktadır” ifadesini kullandı. Nitelikli eğitim nitelikli  öğretmenle mümkün Nitelikli eğitiminin nitelikli öğretmenle mümkün olduğunu kaydeden Ersönmez, öğretmen yetiştirme ve kadrolu istihdam konusundan başlayarak, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretilmesinin bir zorunluluk haline geldiğini sözlerine ekledi. “İdari baskılar, ayrımcılık, açık ve örtük yıldırma, itibarsızlaştırma, yasaklar, yaratılan korku iklimi; konuşmayan, tartışmayan, eleştirmeyen, suskun, etliye sütlüye karışmayan, suya sabuna dokunmayan, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ve gözlerimi kaparım vazifemi yaparım profilinde öğretmen modeli yaratılmak istenmektedir. Bu koşullarda öğretmenin nitelikli bireyler yetiştirerek topluma katabilmesinin mümkün olmadığını, özgür olmayan öğretmenin nitelikli, bilimsel, demokratik bir eğitim ortamına katkı sunmasını bekleyemeyiz” diye konuştu. Eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi gerekmektedir “Hak arayan, itiraz eden, adalet isteyen, eleştiren, tartışan, suskun kalmayan, ses çıkaran, öğrencilerine; iyiliği, dürüstlüğü, dayanışmayı, paylaşmayı, barışı ve kardeşliği öğreten öğretmen işini hakkıyla yapan nitelikli öğretmendir” diyen Ersönmez, “Böyle öğretmenler ne yazık ki son dönemlerde cezalandırılmaktadır. Bu öğretmenleri cezalandırmak yerine cesaretlendirmek ve ödüllendirmek gerekiyor. Böyle öğretmenlerin yetiştirdiği çocuklar sorgular, eleştirel düşünür, farklılıklara tahammül eder, barışsever, özgür ve demokrat olur. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara, işimize, ekmeğimize ve geleceğimize yönelik ağır hak gasplarına rağmen, kaybedilme noktasına gelen mesleki saygınlığın yeniden kazanılması, öğretmenliğin uluslararası standartlara uygun ve bilimsel bir anlayışla ele alınması ve tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.