Başkan Deniz'den 2019-2020 eğitim öğretim değerlendirmesi
Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, 2019-2020 eğitim öğretim yılı değerlendirmesini yaparak, “Köklü sorunlara gerçekçi çözümler gerekiyor” dedi.
2019-2020 Eğitim öğretim yılının birinci kanaat döneminin sona ermesi dolayısıyla değerlendirmede bulunan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz, birinci kanaat dönemi geleceğe yönelik çizilen hedeflerin uzağında, eğitim çalışanlarının sorunlarının çözümünün yeni döneme devredilmesiyle, köklü sorunlara kalıcı çözümler getirecek adımların beklentisiyle sona erdiğini dile getirdi.
Ali Deniz, “Üç yıllık hizmet süresini tamamlayan sözleşmeli öğretmenlere yer değişikliği hakkı tanınması, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun taslağının hazırlanması, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir çalıştay yapılması gibi bazı adımların dışında beklentileri karşılayacak bir iş ve işlem hayata geçirilmemiştir.
Sözleşmeli öğretmenlerin kadro ve eşit haklar beklentisinin karşılanmaması, 3600 ek gösterge artışı sözünün gereğinin yerine getirilmemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili belirsizlik, öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerine ilişkin bir sistemin oluşturulmaması, unvan değişikliği sınavları konusunda somut bir girişimde bulunulmaması gibi pek çok sorun çözüm bekliyor” dedi.
Deniz açıklamasının devamında, “Bunların yanı sıra, ücretli öğretmenlik garabeti, yer değişikliği sürecinde karşılanmayan talepler, öğretmene karşı giderek artan şiddete karşı etkin ve caydırıcı bir adım atılmaması, öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, eğitimin denetim ve rehberlik ayağının ihmal edilmesi gibi konularda beklentileri karşılayan adımlar hala atılmış değildir.
Sendika olarak, uzun süre önce teklif ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer verilmesiyle birlikte bir beklentiye dönüşmüştür. Bir an evvel çıkmasını istediğimiz kanun, öğretmenlerin haklarını ve yetkilerini koruyacak ve geliştirecek bir eksende ele alınmalıdır. Öğretmenlerin görev, yetki, hak ve sorumluluklarının belirlendiği, mesleki gelişim ve kariyer basamaklarının ve iş güvencelerinin tanımlandığı, öğretmene destek niteliğinde bir meslek kanunu bir an önce çıkarılmalıdır.
Sözleşmeli öğretmen istihdamı, gerek sözleşmeli eğitimciler gerek istihdamı gerçekleştiren kurumlar gerekse farklı statüdeki personelden aynı kamu hizmetini alan öğrenci ve ebeveynler açısından ciddi sorun oluşturmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin adıdır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası, öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kamu istihdam politikalarına yön verenler, nitelikli kamu hizmetinin ancak iş ve iç huzuruna kavuşmuş, anayasal hakları tesis edilmiş kamu personeli eliyle yürütülebileceğini görmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir” diye konuştu.
Deniz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“24 Haziran seçimleri öncesinde vadedilen, Cumhurbaşkanlığı ikinci 100 Günlük Eylem Planı'nda ve 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer verilen 3600 ek gösterge vaadi konusundaki haklı beklentinin, henüz hiçbir somut adım atılmaması nedeniyle yerini umutsuzluğa ve küskünlüğe bıraktığı bir sürecin yaşanmakta olduğunu görmekteyiz. Eğitim çalışanlara verilen vaadi yerine getirecek, kamu personel sisteminde ülkesine ve milletine hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılayacak, ek gösterge kaynaklı mağduriyetleri giderecek, çalışma barışını ve iş huzurunu sağlayacak şekilde bütün kamu görevlilerini kapsayacak bir ek gösterge çalışması yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, seçim sürecinde kamu görevlilerine verilen vaatler ivedilikle yerine getirilmeli, sözlerin yerine getirilmemesinin oluşturacağı sosyal maliyet gözden ırak tutulmamalıdır
Ülkemizin eğitim sisteminin gelecek projeksiyonunu betimleyen 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi'nin içerdiği tespitler ve hedefler her geçen gün umut olmaktan çıkmakta, belirsizlik ümitleri söndürmektedir. Vizyon Belgesi'nde yer alan takvim doğrultusunda hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik çabaların yetersiz kaldığı endişesiyle birlikte, sürecin katılımcılıktan uzak, eğitim paydaşlarının görüş ve katkılarının dışarıda bırakılarak yürütüldüğünü görüyoruz. Paydaşların görüş, öneri ve eleştirilerinin hesaba katılmadığı, istişare mekanizmasının devre dışı bırakıldığı bir çalışmanın memnuniyet katsayısı da başarı oranı da düşük olacaktır.
Bakanlık, özellikle eğitim çalışanlarının özlük haklarında ve çalışma şartlarında iyileştirme ve geliştirme vadeden hedefleri bir an evvel hayata geçirmelidir.
Şiddetin her geçen gün arttığını, farklı faillerle yeni kulvarlar bulduğunu, bedelini de eğitimcilerin ve tüm toplumun ödediğini üzülerek müşahede ediyoruz. Şiddeti önleyecek, eğitimcinin itibarını daha da artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak yasal düzenlemelerin yapılması artık kaçınılmazdır. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Eğitim ve öğretim hizmeti sunumu esnasında veya verilen eğitim ve öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine Bakanlığın hukuki yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır.
Kariyer basamakları uygulamasının yürürlükte olduğu zaman diliminde yapılan bilimsel çalışmalar, öğretmenlik kariyer basamakları uygulamasının öğretmenleri sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere teşvik etmenin yanı sıra kendilerini geliştirmelerine ve kariyer basamaklarında ilerlemek için lisansüstü eğitim yapmaya teşvik ettiğini, bu sonuçlar doğrultusunda eğitimde kalitenin artırılmasında önemli bir faktör olduğunu, öğretmenlerin kendini yenilemesi, alanındaki gelişmeleri takip etmesi bakımından olumlu sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaktadır. Öğretmenlerin niteliğinin artırılması bağlamında gerçekleştirilecek politika süreçlerinde kariyer basamakları sistemine yeniden işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Bu çerçevede paydaşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, sadece sınav odaklı olmayan, süreç ve bireysel çaba odaklı, maddi ve manevi açıdan tatminkar bir kariyer sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir.
Mille Eğitim Bakanlığı kadrolarında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf ettiği gerçeği görülmeli; eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarına tanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Şef, memur ve hizmetlilere öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödenmemesi hak ve adalete uygun değildir. Bu nedenle, hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Milli Eğitim Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Eğitim kurumlarındaki personelin haftalık 40 saati aşan çalışmalarının karşılığı fazla çalışma ücreti ödenmesi ya da personel yetersizliği gerekçesine sığınılmadan fazla çalışma karşılığı izin hakkından faydalanmalarının sağlanması yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, Genel İdare Hizmetleri Sınıfı, Teknik Hizmetler Sınıfı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan birisi olan unvan değişikliği sınavları konusunda Bakanlık somut adım atmalı, unvan değişikliği sınavlarını ivedilikle gerçekleştirmeli; görevde yükselme sınav sonuçları çerçevesinde atama bekleyen boş kadrolara, şeffaf ve merkezi bir süreç dahilinde atama yapmalıdır.
Kamusal alan yalanıyla yıllarca kadınlara ve kız öğrencilere yönelik uygulanan kılık ve kıyafet dayatması, verdiğimiz mücadele, yaptığımız eylem ve etkinlikler sonucunda kaldırılmış, kamuda çalışan kadınlara yönelik ‘başı açık' ibaresinin yönetmelikten çıkarılmasıyla kadının kamu hizmetine katılımında bir engel aşılmış; Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik'te de yapılan değişiklikle öğrencilere kılık ve kıyafet dayatmasının kaldırılması son derece önemli bir adım olmuş ve bir yasak daha tarihe karışmıştır. Kamu görevlilerini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte acilen değişiklik yapılmalı ve altı yıldır sürdürdüğümüz serbest kıyafet eylemi gerekçelerimizden olan erkek kamu görevlilerine kılık ve kıyafet dayatmasından da vazgeçilmelidir.
Eğitim-Bir-Sen olarak, birinci kanaat döneminin öğrencilerimiz için aktif bir dinlenme dönemi olmasını temenni ediyor, geleceğimize verdikleri emeklerden dolayı eğitim çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.