TTB büyük kongreye hazırlanıyor

TTB büyük kongreye hazırlanıyor
TTB büyük kongreye hazırlanıyor

 

Halkçı Doktorlar Türk Tabibleri Birliği 72.Büyük Kongre için hazırlanan Halkçı Doktorlar Türk Tabibleri Birliği 72.Büyük Kongre için bildirge hazırladı. 

 

Halkçı doktorlar kongre öncesi şu bildirgeyi hazırlayarak şunlara vurgu yapıldı;

Korona virüs salgını sürerken yapılacak olan kongre sürecinde pek çok zorluklar yaşandı. Oda kongreleri de bu süreçte çok sağlıklı yapılamadı. Şu anda ülkemiz için salgının tepe noktası yaşanıyor. AKP iktidarı, salgının başından beri süreci doğru yönetemedi. Salgının başlama tarihi bile belirsiz kaldı. Testlerin illerde yapılması çok gecikti. Karantina uygulamaları, doğru yapılmadı. Yerellerde görülen tabloda çok sayıda hasta olduğunu gözlemlenir iken, akşamları ilan edilen tabloda çok daha az vaka ve vefat sayıları gördük. İlk başlarda çok yaygın olarak, kişisel koruyucu donanım sıkıntısı yaşandı. Bu süreçte elliye yakını doktor olmak üzere, yüzün üzerinde sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Tüm bunlara ve açık yasal duruma rağmen AKP iktidarı Covid-19 enfeksiyonunu, Sağlık çalışanları için iş kazası, meslek hastalığı saymayacağını ilan etti.

 

 Son iki yılda ve son süreçte TTB, tabip odalarını birlikte hareket ettirme konusunda sıkıntılar yaşadı. Sağlık Bakanlığının uygulamaları karşısında, doktorlar bir araya getirilemedi. Bu noktada önceki yaşadıklarımız başlıca neden.  Esas olarak meslek örgütümüz olan Tabip Odalarına üyelik, tüm doktorlar için zorunlu iken 12 Eylül 1980 faşist darbesi sonrası bu zorunluluk kaldırıldı. Bu zorunluluk kakmasına rağmen TTB(Türk Tabipleri Birliği) tüm doktorların meslek örgütü özelliğini koruyor, doktorlar adına yetkili durumda. Bu, yasalarla ortaya konmuş durum. Tabip odaları üyesi olmayan bir doktoru mahkemede müdahil olarak savunabilir, ya da o doktor hakkında soruşturma açabilir. Dünya’da örneği pek bulunmayan bu çelişkili durum, doktorların örgütsüzlüğünün, temel nedenlerinden biridir. Doktorlardan doğal olarak beklenen, bir çağrı beklemeden tabip odalarına üye olmaktır. Ama böyle olmuyor. Son yıllarda kamuda çalışan pek çok Doktor, Tabip Odalarından istifa etti. Pek çok tabip odasında esas olarak özel hastanede çalışan doktorlar, çoğunluk olmaya başladı. Emekçiden yana olduğunu iddia eden TTB yönetimi, özel hastanelerde çalışan doktorların, diğer hastane çalışanlarıyla birlikte örgütlenmesi konusunda bir adım atmadı. TTB,   önümüzdeki süreçte Barolarda olduğu gibi tüm doktorların, Tabip Odalarına üyeliğinin zorunlu hale getirilmesi için çaba içinde olmalıdır.

 

 Son bir yılda Barolar, TMMOB ve TTB üzerinde AKP iktidarı ciddi bir baskı uygulamaya başladı. Meslek birliklerimizin iç işleyişinde değişiklikler yapmak istediğini açıkça belirtti. İlk önce Barolarda çoklu baro uygulamasını yasalaştırdı. TMMOB ve TTB içinde benzer uygulamalar yapılacağı söylenmeye başladı. Sonunda TTB için, kapatılma bile dile getirilmiş oldu. İktidarın bu söylemleri özellikle 12 Eylül 2010 anayasa değişikliğinden itibaren daha çok olmaya başlamıştır. Oysa o dönemde yetmez ama evetçiler TTB’yi bile etkileyerek, anayasa referandumunda TTB’nin “HAYIR” cephesi içinde yer almasını engellemişlerdi. Şimdi içinde bulunduğumuz durum bu anayasa değişikliklerinin sonucudur. Çünkü yargı bağımsızlığı tamamen kaybolmuştur.

 

 Ülkemizde demokratik düzen Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşımız ve ardından gelen Cumhuriyetin ilanıyla oluşmuştur. 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında kabul edilen 1961 Anayasası ile ülkemizde yargı bağımsızlığı güvence altına alınmış, işçi sınıfının toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmış, kamu çalışanlarına sendika hakkı verilmiş, sağlık anayasada bir hak olarak tanımlamıştır. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu yasası da bu dönemde yaşama geçirilmiştir. Fakat ABD emperyalizminin tezgâhı olan, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Faşist Darbeleriyle kazanılmış haklarımız, elimizden alınmıştır. Kırk yıldan beri ülkemizde demokratik bir düzenden söz etmek zordur. Üstüne üstlük son 20 yılda Laik yaşam düzenimiz kırıntı düzeyinde kalmıştır. Laik Eğitim ortadan kaldırılarak 4+4+4 medrese düzenine geçilmiştir. Laiklik Demokrasinin olmaz ise olmaz ilkesidir. Laiklik olmadan demokratik düzen olmaz.

 

 Doktorlar ülkemizde 19 yüzyıldan beri toplumun en önemli aydın kesimlerinden birini olmuştur. Jöntürk Devrimi(1908), Kurtuluş Savaşımız , Cumhuriyetin ilanı ve ardından gelen devrimlerde önemli görevler üstlenmişlerdir. Bu anlam da Meslek örgütümüz TTB içinde demokrat olmanın temel ilkeleri olan antiemperyalist, antişovenist ve antifeodal ilkeleri savunmak zorundayız. Bölgemiz,  AB-D emperyalizminin ve işbirlikçilerinin saldırılarıyla kan gölü haline getirilmiş durumdadır. Yüzyıl önce Sevr anlaşmasıyla, ülkemizi parçalara bölen, şimdi ise yeni Sevr planları yapan AB-D emperyalistleri ülkemizden ve bölgemizden kovulmadan, ülkemizde rahat ve huzur yüzü göremeyiz.

 

Sağlık düzenimiz, emperyalist tekeller eliyle kurdurulan Şehir Hastaneleri ile halkın sağlığı yerine, parababalarının karını önceleyen bir düzen haline gelmiştir. AKP iktidarı Sağlığı, para kazanılan ticari bir sektör haline getirmiştir.  Gerçekleri görmeden hastayı tedavi edemeyeceğimizi çok iyi bilmeliyiz. Ülkemizin gerçekleri içinde, doktorların örgütlü olamaması açık bir haldedir. Doktorlar olarak “Gemisini kurtaran kaptan” anlayışını bırakarak mesleğimize sahip çıkmak ve mesleki dayanışmamızı geliştirmek zorundayız. Profesörü, asistanı, Uzmanı, Pratisyeni, Aile hekimi hep birlikte bir mücadele hattı oluşturmamız gerekiyor. Ülkesine ve Halkın Sağlığına sahip çıkan sağlık düzeni için mücadele eden doktorlar olmalıyız. Bu anlayışla TTB içindeki mücadelemizi sürdüreceğiz. YENİ ÇİZGİ HABER MERKEZİ)

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.