Sürgündeki Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş: “ Akvaryuma alınmış bir balık gibiyiz “
Abdullah Demirbaş’ın ceza ve sürgün süreci
Süründeki Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş: “ Kürt sorununun çözümü diyalog ve eşitlikten geçiyor “
BEKİR ŞAHİN
Diyarbakır'da 2004-2014 yılları arasında Sur İlçe Belediye Başkanlığı görevi yaptığı yıllarda Türkiye'de bir ilke imza atarak yerel hizmette “çok dilli belediyecilik” faaliyetini hayata geçiren Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, 300 yıl hapis cezası riski nedeniyle 5 yıldır yurt dışında sürgün hayatı yaşıyor.
Aynı zamanda 2014 yılında BDP’den Gaziantep Büyükşehir Belediye eş başkan adayı da olan öğretmen kökenli Abdullah Demirbaş, bir yandan yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı tedavisine devam ederken, bir yandan da siyasi faaliyetlerine Avrupa’da devam ediyor. Yurt dışındaki siyasi faaliyetleri nedeniyle hakkında yeni davalar açılan Demirbaş, basında yer alan ölüm listesinde isminin bulunduğuna dikkat çekiyor. Abdulla Demirbaş, “Kendimizi akvaryuma alınmış bir balık olarak görüyorum. Ama denizlere açılma mücadelesi veriyoruz. Ve bir gün mutlaka Türkiye’ye döneceğime umudum var” diye konuştu.
Avrupa'da sürgünde yaşayan BDP Diyarbakır Sur İlçesi Eski Belediye Başkanı Abdulla Demirbaş yargılama ve ceza süreci, sağlık durumu, gelecek planları ve Türkiye’deki siyasi gelişmeler ve Kayyımlarla ilgili gazeteci BEKİR ŞAHİN’e özel açıklamalarda bulundu. DEM Partili’li Demirbaş, Türkiye'ye dönme umudunu sürdürdüğünü ifade ederken, Kayyım uygulamalarını ve Türkiye’nin genel gidişatını değerlendirdi.
Ceza Süreci ve Yurt Dışına Çıkış
Kürt siyasetçi, Abdullah Demirbaş, 2009 yılında KCK ana davasında örgüt yöneticiliğinden 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldığını ve bu cezanın Gaziantep Bölge İstinaf Mahkemesi tarafından onaylandığını söyledi. 2015 ve 2016 yıllarında örgüt üyeliği ve finansal destek suçlamalarıyla iki kez gözaltına alınan Demirbaş, 2015 yılında yaklaşık dört ay cezaevinde tutulduğunu aktardı. 2016 yılında ise demokratik toplum kongresi nedeniyle gözaltına alındığını ve beş gün gözaltında kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını belirtti. 2019 yılında, toplamda 300 yılı bulan hapis cezası riski nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kaldığını belirtti. Demirbaş, avukatlarının Türkiye’de kalabilme koşullarının kalmadığını ve cezaevinde yaşama koşullarının sağlığı açısından kendisi için rjsk oluşturacağını ifade ettiklerinden sonra, yurt dışı planı yaptığına söyledi. Demirbaş, 2019 Eylül ayında Avrupa'ya çıkma kararı aldığını siyasi faaliyetlerinin devamı içinde yurt dışında kalma seçeneğini tercih ettiğini vurguladı.
Sağlık Durumu ve Avrupa’daki Yaşam
Yargılama sürecindeki hukuksuzluklar nedeniyle, sağlık sorununu da dikkate alarak Yurt dışına çıkmaya karar verdiğini hatırlatan Abdullah Demirbaş, yaklaşık beş yıldır yurt dışında yaşadığını ifade etti. Demirbaş, genetik kökenli tromboz hastalığı yaşadığını ve bu hastalığın üç kez akciğer embolisine neden olduğunu belirtirken, aynı zamanda ciddi bir corona virüs enfeksiyonu geçirdiğini, bu süreçte 14 gün entübe kaldığını iyileştiğini ancak tedavi sürecinin halen devam ettiğini söyledi. Corona virüsün kalıcı sağlık sorunlarına yol açtığını kaydetti.
Foto: Almanya eski başkanlarından
Siyasi ve Diplomatik Faaliyetler
Avrupa’da fırsat buldukça siyasi faaliyetlerini devam ettirdiğini hatırlatan Demirbaş, “Avrupa’da çeşitli diplomatik çalışmalar yürütüyorum. Dünya çapında ünlü Kiliselerin temsilcileri ve Avrupa parlamenterleriyle de görüşmeler yapıyorum. Avrupa’daki üniversitelerde paneller ve konferanslar veriyorum. İsrail'de de çeşitli konferanslara katıldım ve tüm bunlarda çok kültürlü, çok kimlikli projelerimi anlattım.
Ölüm listesinde ismi var
Avrupa’da yürüttüğüm siyasi faaliyetler nedeniyle hakkımda yeni davalar açıldığını öğrendim. Yine basında yer alan ölüm listesinde isminin bulunduğunu öğrendim. Bu nedenle olsa gerek Avrupa polisi benim için güvenlik tedbirleri aldı. Ama tüm bunlara rağmen siyasi faaliyetlerim barış, demokrasi ve eşitlik üzerine devam ediyor.”
Türkiye’ye Dönüş Planları
Türkiye’ye dönme planınız var mı? şeklindeki bir soruya Demirbaş, Türkiye’ye dönme umudunu koruduğunu belirterek, yurt dışında misafir olarak hissettiğini, ancak bir gün Türkiye’ye geri dönmeyi umduğunu vurguladı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecine ve hak ettiği barışa ulaşacağına inandığını kaydeden Demirtaş şöyle devam etti:
“Bütün bunlara rağmen gerçekten halen burada kendimizi misafir görüyoruz. Buranın kendimizi ait olduğunu düşünmüyoruz bu nedenle dönme planım var ve dönmeye dair umudum da var. Bütün olanlara ve bu sıkıntılara rağmen bir gün Türkiye’nin hak ettiği bir demokrasi eşit özgür ve birlikte yaşama yönetimine ulaşacağına inanıyorum. Şunu ifade etmek istiyorum ki ben bu zalimlerin, bu kadar kusursuzlaşmasının alametini bu güçlerin aslında demokrasinin geleceğinden korkusu olarak da değerlendiriyorum. Çünkü demokrasinin geleceğini onlar da görüyor ve korkuyorlar çünkü demokrasinin barışın eşitliğin özgürlüğün gelmesinin bu insanların kirliliklerinin kötülüklerini açığa çıkacağını onlar da biliyor ve bu korkuyla daha çok saldırganlaşıyorlar, bu bile bize çok büyük bir umut veriyor. İkinci önemli gördüğüm, ne olursa olsun bizim halen yüreğimiz, beynimiz, ruhumuz Türkiye’de ve topraklarımızdadır biz yaşadığımız coğrafya ile bağımızı asla koparmadık bunun için mücadele ediyoruz. Şunu diyebilirim ki ben halen rüyalarımı burada görmüyorum ve şöyle bir ruh halindeyiz, biz akvaryuma alınmış bir balık gibi görüyorum kendimi ama öte yandan da bu balık her zaman akarsuya, denizlere, ulaşma umudunu ve mücadelesini yapıyor görmenizi istiyorum.”
Kayyım Uygulaması ve Türkiye’nin Gidişatı
Kayyım uygulamalarını sert bir şekilde eleştiren Demirbaş, bu uygulamaların demokrasiye, insan haklarına ve eşitliğe zarar verdiğini söyledi. Seçilmiş iradelerin yok sayılmasının, demokratik ilkelere aykırı olduğunu ve seçilmişlerin meşruiyetini sorgulattığını belirtti. Kayyım uygulamaları Türkiye’nin mevcut sorunlarına çözüm getirmediğini, aksine mevcut sorunları çözümsüzleştirip daha da derinleştirdiğini, Kayyum uygulamasının bir gün sona ereceğine inandığını söylerken, Kürt sorununun çözümünün demokrasi, barış ve diyalogdan geçtiğini ifade etti.
Demirbaş, Papa Franciscusa "Mem û Zin" isimli eseri hediye etti
Öte yanda, Demirbaş belediye başkanlığı döneminde Katolik Hristiyanların ruhani lideri Papa Franciscus ile 3 kez görüştü. Görüşmesinin birinde Papa'ya büyük Kürt yazar ve düşünürü Ahmedê Xanî'nin 1700'lü yıllarda yazdığı "Mem û Zin" isimli eseri ile bir mektup eşliğinde, üzerinde Kürt kadın motifi bulunan İran yapımı halı hediye etmişti. Aynı zamanda Vatikan'da Papa'dan Kürt sorunun barışçıl yollardan çözümlenmes için dua etmesini istemişti.
Çok dilli belediyeciliği hayata geçirdi
2004 yılında Diyarbakır’da Sur Belediye Başkanlığı'na seçilen Abdullah Demirbaş, yerelde çok dilli belediyecilik hizmetini hayata geçiren ilk belediye başkanı olmuştu.
Bu nedenle hakkında açılan soruşturma kapsamında başkanlık görevinden alınan ve Belediye Meclisi feshedilen Demirbaş, 2009'da KCK ana davasından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Adli Tıp Kurumu'nun daimi hastalığı nedeniyle 7 ay sonra tahliye dilen Demirbaş, 2015 yılında tekrar tutuklanmış, 4 ay sonra sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılmıştı.
2019'da Avrupa'ya yerleşen Demirbaş, pandemi döneminde koronavirüse yakalanmış, 15 günlük entübe sonrası sağlığına yeniden kavuştu.
Demirbaş, belediye başkanlığı dönemi içerisinde Kırklar Meclisi'ni oluşturmuş, sorumluluk alanı içerisinde tarihi Sur ilçesindeki bir sokakta yer alan Ermeni Kilisesi, cami, Katolik Keldani Kilisesi, Alevi, Yezidi evi ve bir havrayı restore edip Kültürler Sokağı'nı oluşturarak halkın takdirini toplamıştı.
Ceza ve Davalar:
-KCK Ana Davası: 2009’da 18 yıl hapis cezası aldı, Yargıtay 2019’da onadı.
-2015 ve 2016: Örgüt üyeliği ve finansal destek iddialarıyla gözaltına alındı, 2015'te 4 ay cezaevinde kaldı.
-2019’da Yurtdışına Çıktı: 300 yıl hapis cezası riski nedeniyle yurtdışına sürgün edildi. www.yenicizgihaber.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.