HDP Eşgenel Başkanı Pervin Buldan: Ukrayna halkının yaşadığı zulmü en iyi anlayan bizleriz
HDP Gaziantep'te kongre yaptı, yeni yönetim belirlendi
GAZİANTEP- YENİ ÇİZGİ: HDP Gaziantep il kongresine katılan Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Ukrayna’da bir savaş hali yaşandığını belirterek, “Ukrayna halkının yaşadığı acıyı ve zulmü en iyi gören ve anlayan bizleriz. Bu savaş, halkların tercihi olan bir savaş asla değildir. Savaşların kaybedeni her zaman mazlum halklar olmuştur. Ukrayna’da ise yine Ukrayna halkı bu savaştan zulüm görüyor ve acı çekiyor ve kan kaybediyor” dedi. HDP Gaziantep İl eşbaşkanlıklarına Avni Binici ile Ayten Kaya seçildi. Yönetim ise şu isimlerden oluştu; Müslüm Acar, Gülseren Kocaer, Yunus Şahin, Beritan Yücel, Edhem Ünal, Songül Koçdağ, Müslüm Şahinsoy, Suzan Uspak, Ömer Kazak, Bahar Tekin, Ramazan Gümüş, Mehmet Taş, Mahmut Korkmaz ve Mahmut Samur.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gaziantep İl Örgütü’nün 4.üncü Olağan Kongresi, “Şimdi HDP zamanı” şiarıyla gerçekleşti. Bir düğün salonunda düzenlenen kongreye HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, milletvekili Mahmut Toğrul ile genel merkezden parti yetkililerinin de aralarında bulunduğu bazı partililerle Gaziantep’teki bazı siyasi partilerin il başkanı ve yöneticileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda partili katıldı.
BARIŞI BU ÜLKEYE BİZ GETİRECEĞİZ
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin 4. olağan il kongresinde yaptığı konuşmada, HDP’nin her zaman siyaset için sahada olduğunu açıkladı. Yaşamın her alanında olduklarını dile getiren Buldan, “Nerede bir mücadele ve umut varsa biz oradayız. HDP’nin bu görkemli büyümesi, bu ülkenin ortak yaşamına bu ülkenin yönetimine, mücadelesine katkıda bulunduğu için önümüze her türlü engeli çıkarmaya devam ediyorlar” diye konuştu.
Barışa kapatılan kapılar ortak geleceğe kapatılmıştır
Şimdi öyle bir iktidar var ki Kürt Sorununu inkar eden bir zihniyete sahiptir. Barış imkanlarına büyük zararlar veren bir iktidar var karşımızda. Tecrit politikasının tüm Türkiye’ye yayılan sadece İmralı’da sınırlı kalmayan ve bugün Türkiye’nin her tarafına sirayet eden tecrit politikasının kaybedeni sadece Kürtler değildir herkestir, tüm Türkiye’dir. Barışa kapatılan kapılar ortak geleceğe kapatılmıştır ve bunun kaybedeni tüm Türkiye’dir ve herkestir. Diyalog ve müzakereye kapatılan yollar toplumsal barışa kapatılmıştır, bunun da kaybedeni sadece Kürtler değil tüm Türkiye ve herkestir. Çözümsüzlüğün kazananı asla yoktur ama kaybedeni çoktur. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Yani kaybedenler Türkiye’dir, 85 milyon insanımızdır. Biz bu denklemi, bu savaş ve çözümsüzlük politikalarını halkların lehine değiştirmek zorundayız, başka şansımız, çözüm yolumuz yoktur olamaz da. Şimdi en büyük barış ittifakını kurma zamanıdır, barış hemen şimdi deme zamanıdır. Barışı bu ülkeye biz getireceğiz ama önce Erdoğan’ı AKP’yi göndereceğiz. Bu ülkeye barışı bizler getireceğiz. Çünkü biliyoruz ki barış samimiyet ister barış ilkeli bir duruş ister. İktidar Ukrayna savaşına karşı çıktığını iddia ediyor ama Türkiye içinde yaşananlara, Türkiye’nin komşu ülkelerin içinde yaptıklarına bakmadan Ukrayna’da müzakere çağrıları yapan iktidara buradan seslenmek istiyorum. Kürd'e olan düşmanlığınız Türkiye demokrasisine olan düşmanlığınız, kadınlara yaptığınız düşmanlıklar, HDP'ye yaptığınız düşmanlıklar ortada dururken Ukrayna için yaptığınız çağrıların hiçbir samimiyeti olmadığını ifade etmek istiyorum. Önce aynayı kendinize tutmasını bileceksiniz, önce kendi içinize bakmasını bileceksiniz, sonra dışarıya yapacağınız müzakere ve barış çağrılarının inandırıcılığı o zaman ortaya çıkar. Bu kadar baskı, şiddet, bu kadar zulümler, hukuksuzluklar HDP’ye olan düşmanlığınız, cezaevlerine attığınız siyasetçilerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ortada dururken kendi içinize bakmayacaksınız ama Ukrayna'da barış çağrısı yapacaksınız. Bu ikiyüzlülüğün, samimiyetsizliğin tam da kendisidir. AKP'nin yürüttüğü hiçbir siyasetin, hiçbir çağrının ne anlamı vardır ne geçerliliği vardır ne de samimiyeti vardır. Dolayısıyla sadece Türkiye içinde değil AKP hükümetinin Rojava'da yaptıkları, Afrin’de yaptıkları da asla unutulacak bir girişim değildir. Sen Ukrayna’ya barış çağrıları yaparken aynı zamanda Rojava için Kürtlerin yaşadığı bölgelerde düşmanlık politikalarını devreye sokarsan, sana Kürtler de HDP de seçimlerde sandıklarda gerekli dersi vermek için gün sayıyor.
AKP’nin hukuksuzlukları yüzünden AB kapıları Türkiye’ye kapalıdır
Bunların ilkesizliği sadece Ukrayna savaşında değil, AB ile ilgili söylemlerinde ve çıkışlarında da bir ikiyüzlülüğün olduğunu vurgulamak isterim. Bu ülkenin cumhurbaşkanı AB konusunda Ukrayna'nın AB’ye girmesi konusunda "Türkiye’yi es geçiyorsunuz ama Ukrayna'yı AB’ye almak için harekete geçiyorsunuz" diye bir çıkış başlattı. AİHM kararlarını tanımıyorum diyen, kararları elinin tersiyle iten Selahattin Demirtaş’ı da Figen Yüksekdağ’ı da Gültan Kışanak’ı da Aysel Tuğluk’u da Sebahat Tuncel'i de İdris Baluken'in de cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımızı haksız ve hukuksuz bir şekilde tutarken, AİHM kararlarını tanımamaya devam ederken, bizi niye AB’ye almıyorsunuz diye sorarsanız eğer, size en iyi cevabı Kürtler, HDP verir. Bizler veririz. Çünkü biliyoruz ki AİHM kararı ortada dururken "Selahattin Demirtaş da arkadaşları da acil tahliye edilmelidir" diyen mahkemelere karşı "biz sizin mahkemelerinizi tanımıyoruz" derseniz sizin AB’ye girmek için yürüttüğünüz çabalar beyhude kalır. Biz HDP olarak Türkiye’nin AB’ye girmesini sonuna kadar destekleyen bir partiyiz. Ama AKP’nin hukuksuzlukları yüzünden bugün AB kapılarının Türkiye’ye kapalı olduğunu biliyoruz. İşte AB kapıları da barış ve müzakere süreçleri ile çözüm süreçleriyle adaletin ve hukukun Türkiye’ye gelmesiyle açılacağına inanıyorum. Bunun da yürütücüsü, başaranı biz olacağız, HDP olacak, Türkiye olacak, Türkiye'nin demokrasi güçleri olacak. “
HDP HAKSIZLIĞA VE HUKUKSUZLUĞA UĞRARKEN SESSİZ KALAN BİR MUHALEFET VAR
Sadece iktidara değil elbette bugün muhalefete de iktidarın yaydığı ve iktidarın ortaya koyduğu bütün hukuksuzluklara şikayet eden ama uygulamaya gelirken yerine getirmeyen bir muhalefetle karşı karşıya olduklarını söyleyen Buldan, “ HDP’nin belediyelerine kayyımlar atanırken sessiz kalan bir muhalefet var. HDP’nin milletvekillerine dokunulduğu zaman evet oyu kullanan bir muhalefet var. HDP haksızlığa ve hukuksuzluğa uğrarken sessiz kalan bir muhalefet var. Muhalefet bu tutumunu bir kez daha gözden geçirmelidir. Türkiye’de sanki ortada bir hukuk varmış gibi ilkesiz davranan, hükümetin yanında yer alan muhalefeti bir kez daha özellikle bu anlattıklarım üzerinden ilkeli davranmaya davet ediyoruz. Çünkü bu saldırılar, baskılar hukuksuzluklar, sadece HDP’ye değil aynı zamanda demokrasiye yapılan saldırılardır. Türkiye’nin geleceğine yapılan saldırılardan bugün ekonomiyi ne hale getirdiklerini hepimiz biliyoruz.”
HDP kapatma davası ile Kobanî Davasına değinen Buldan, "HDP'nin yarattığı umudu ve cesareti kırabileceklerini sandılar ve bir hayal kurdular, yine yanıldılar. Biz onları yanıltmaya devam edeceğiz" diye vurgu yaptı.
BULDAN'IN KONUŞMASINDAN ÖNE ÇIKANLAR ŞÖYLE:
"Kobanî Kumpas Davası da HDP’yi kapatma davası da hukuki değil siyasi davalardır. Elbette ki HDP bu güçlü çıkışlarıyla, HDP bu görkemli büyüyüşü ve cesaretle bu ülkenin ortak yaşamına, bu ülkenin yönetimine, bu ülkenin mücadelesine katkıda bulunduğu için önümüze her türlü engeli çıkarmaya devam ediyorlar.
Hepinizin çok yakından takip ettiği, hepimizin bildiği Kobanî Kumpas Davası bu iktidarın, AKP-MHP hükümetinin HDP’nin önüne çıkarmış olduğu bir kumpas davasıdır. Bunu herkes böyle bilmeli ve okumalıdır.
HESAPLARI BOZULACAK
HDP’nin mücadelesinin başladığı yer AKP’nin siyasetinin bittiği yerdir. Şimdi Kobanî Kumpas Davasının yeterli olmayacağını düşündükleri için karşımıza çıkarmış oldukları kapatma davasında da aslında onlara HDP’nin gerçekliğini, HDP’nin mücadelesini, HDP’nin direnişini, Türkiye siyasetindeki yerini, önemini ve anlamını anlatmaya devam edeceğiz.
Onların sadece ve sadece dertleri HDP’dir, Kürtlerdir, demokrasi güçleridir, Türkiye'deki muhalif güçlerdir. Ama o hesaplar bir bir bozuluyor, bozulmaya da devam edecek. Demokratik siyaseti engelleyeceklerini sandılar, HDP’nin yarattığı umudu ve cesareti kırabileceklerini sandılar, bir hayal kurdular yine yanıldılar ve yanılmaya devam edecekler.
DÜNYADA BARIŞ DİYORUZ
"Bu toprakların en acil ihtiyacı barıştır. Ama bugün bakıyoruz dünyada özellikle Ukrayna'da bir savaş hali yaşanıyor. Bu savaş bir güç savaşıdır ve gittikçe büyüyen, gittikçe insanların ölümüne sebep olan insanların topraklarını terk etmesine sebep olan ama halkların kararı olmayan, egemen güçlerin kararı olan bir savaştan bahsediyoruz.
Her gün insanların yaşamını yitirdiği, gencecik insanların toprağın altına girdiği, göçe zorlandığı Ukrayna halkının yaşadığı acıyı ve zulmü en iyi gören ve anlayan bizleriz, Kürtlerdir.
"Türkiye’nin demokrasi güçleridir. Bu savaş halkların tercihi olan bir tercih asla değildir. Savaşların kaybedeni her zaman için mazlum halklar olmuştur. Ukrayna halkı bu savaştan zulüm görüyor, acı çekiyor, gözyaşı döküyor, kan kaybediyor. O yüzden diyoruz ki, Ukrayna'da da barış Suriye'de de Türkiye’de Ortadoğu’da da dünyada da barış diyoruz. Barış, barış, barış diyoruz.
BARIŞI BİZ GETİRECEĞİZ
Şimdi en büyük barış ittifakını kurma zamanıdır, barış hemen şimdi deme zamanıdır. Barışı bu ülkeye biz getireceğiz ama önce Erdoğan’ı AKP’yi göndereceğiz. Bu ülkeye barışı bizler getireceğiz. Çünkü biliyoruz ki barış samimiyet ister barış ilkeli bir duruş ister.
İktidar Ukrayna savaşına karşı çıktığını iddia ediyor ama Türkiye içinde yaşananlara, Türkiye’nin komşu ülkelerin içinde yaptıklarına bakmadan Ukrayna’da müzakere çağrıları yapan iktidara buradan seslenmek istiyorum. Kürde olan düşmanlığınız Türkiye demokrasisine olan düşmanlığınız, kadınlara yaptığınız düşmanlıklar, HDP'ye yaptığınız düşmanlıklar ortada dururken Ukrayna için yaptığınız çağrıların hiçbir samimiyeti olmadığını ifade etmek istiyorum.
"ÖNCE KENDİ İÇİNİZE BAKIN"
Önce aynayı kendinize tutmasını bileceksiniz, önce kendi içinize bakmasını bileceksiniz, sonra dışarıya yapacağınız müzakere ve barış çağrılarının inandırıcılığı o zaman ortaya çıkar. Bu kadar baskı, şiddet, bu kadar zulümler, hukuksuzluklar HDP’ye olan düşmanlığınız, cezaevlerine attığınız siyasetçilerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ortada dururken kendi içinize bakmayacaksınız ama Ukrayna'da barış çağrısı yapacaksınız.
Bu ikiyüzlülüğün, samimiyetsizliğin tam da kendisidir. AKP'nin yürüttüğü hiçbir siyasetin, hiçbir çağrının ne anlamı vardır ne geçerliliği vardır ne de samimiyeti vardır. Dolayısıyla sadece Türkiye içinde değil AKP hükümetinin Rojava'da yaptıkları, Afrin’de yaptıkları da asla unutulacak bir girişim değildir. Sen Ukrayna’ya barış çağrıları yaparken aynı zamanda Rojava için Kürtlerin yaşadığı bölgelerde düşmanlık politikalarını devreye sokarsan, sana Kürtler de HDP de seçimlerde sandıklarda gerekli dersi vermek için gün sayıyor. "
www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.