DEM Parti, TBMM’ye Suruç Katliamının araştırılması için önerge verdi
Suruç Katliamının tüm yönleriyle araştırılıp aydınlatılsın
BEKİR ŞAHİN
Suruç Katliamının tüm yönleriyle araştırılıp aydınlatılması, kamu makamlarının sorumluluğunun açığa çıkarılması ve etkin bir yargılamanın tesis edilmesi için TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verildi.
DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, 20 Temmuz 2015’te yaşanan Suruç Katliamının tüm yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması, kamu makamlarının sorumluluğunun açığa çıkarılması, etkin bir yargılanmanın tesis edilmesi, bölgede tekrar artan IŞİD hareketliliğine karşı uluslararası önlemlerin tespit edilmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104’uncu ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması için önerge verdiler.
DEM Parti’nin TBMM Başkanlığına verdiği önergesinde olayı başlangıcı ve gelişimiyle ilgili şu bilgi paylaşıldı:
20 Temmuz 2015 tarihinde, çoğunluğunu Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin oluşturduğu yaklaşık 300 kişi, IŞİD’in kuşatması sonrası yıkılmış olan Kobani'ye giderek yeniden inşa çalışmalarına katılmak ve insani yardım götürmek konusunda Suruç’ta Amara Kültür Merkezi bahçesinde basın açıklaması yapmak üzere bir araya gelmişlerdir. Tam bu sırada topluluğa IŞİD tarafından canlı bomba saldırısı gerçekleştirilmiş, saldırıda 33 kişi hayatını kaybetmiş, 100’ün üzerinde kişi yaralanmış, birçok kişi kalıcı sorunlarla ve engellere hayatını devam etmek zorunda kalmıştır. Patlamadan sonra kolluk güçleri, yardım etmek isteyen kişilere su sıkarak saldırmış, protesto edenleri gözaltına almıştır.
Suruç Katliamından sonra açılan dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş, katliamın oluş şekli ve katliamın failleri adeta gizlenmeye çalışılmıştır. Gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra soruşturmada hiçbir delil toplanmamıştır. İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ’lı terörist yakalandı” başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal ile saldırıyla bağlantısı bulunan Mahir el Aggal dosyaya dâhil edilmemiştir. Katliam öncesi ve sonrasına ilişkin görüntüler dava dosyasına üç buçuk yıl sonra eklenmiş, görüntülerde katliam sonrasına ilişkin 5 saatlik kısmın kesildiği ortaya çıkmıştır. Canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün Suruç’a nasıl geldiği, nerede kaldığı, kimlerle ilişkiye girdiğiyle ilgili hiçbir kayıt dosyaya eklenmemiştir. İlçe Emniyet Müdürü ve iki polis hakkında yargılama yapılmış, görevi ihmal nedeniyle mahkûmiyet karar verilmiş fakat karar para cezasına çevrilmiştir. Davanın tek tutuklu sanığı, Ankara Gar Katliamının da sanığı olan Yakup Şahin, hiçbir duruşmaya getirilmemiştir. Katliamın ardından olay yerinde fotoğraf çekerken vatandaşlar tarafından yakalayıp polise teslim edilen İmam Abdullah Ömer Aslan, ifadesi dahi alınmadan, sakalları kesilerek karakoldan serbest bırakılmıştır. Aslan’ın, bazı IŞİD’lilerle yaptığı telefon görüşmesi kayıtları çıkmasına karşın, 16’ncı duruşmada takipsizlik kararı verilmiştir. Mülkiye müfettişlerinin, IŞİD’in Suruç’ta düzenlediği canlı bomba saldırısındaki ihmal iddialarına yönelik hazırladığı raporda, canlı bomba saldırısını düzenleyen Abdurrahman Alagöz’ün isminin Emniyet’in bilgi sistemleri DEVA ve İRİS programlarında, katliamdan saatler önce ve ertesi gün sorgulandığı bilgisi yer almaktadır.
Hilvan’da 22 Ekim 2021 tarihinde görülen karar duruşmasında, davanın tek tutuklu sanığı olan Yakup Şahin’e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiştir.
4 Temmuz 2023 tarihinde, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, Suruç Katliamına dair firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden davanın 4’üncü duruşmasında; 10 Ekim Ankara katliamının tutuklu sanığı Kasım Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde onlarca kez geçtiğini, bunun bir devlet politikası olduğunu söylemiş; “Suruç Katliamını kim yaptı?” sorusuna “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” yanıtını vermiştir. Tanık olarak dinlenen Azzo Süleyman El Aggal ise 2012 yılında yaralandığını ve Türkiye’ye ait bir ambulans ile Urfa Akçakale Devlet Hastanesinde tedavi olmak için iki gün Türkiye’ye geldiğini, istihbarat görevlileri ile görüştüğünü belirtmiştir. İlhami Balı’nın, 25 Temmuz 2016 tarihinde Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğü ve kırmızı bültenle aranırken Ankara’da 5 yıldızlı otelde Devlet görevlileri ile görüştüğü bilinmektedir.
Reyhanlı saldırısı, Ankara Gar Katliamı, Diyarbakır’da HDP mitingine saldırı, Gaziantep’te bir düğüne saldırı, Suruç Katliamı, İstanbul Taksim patlamasının faili olan IŞİD terör örgütünün halen aktif olduğu bilinmektedir.
Ayrıca ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), IŞİD'in Ocak-Haziran 2024 arasında Irak ve Suriye’de 153 saldırı düzenlediğini, bu sayının 2023’teki saldırıların iki katına yaklaştığını belirtti. IŞİD'e ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı bir açıklama yayımlayan CENTCOM, "Saldırılardaki artış, IŞİD'in birkaç yıldır azalan kapasitesinin ardından yeniden yapılanmaya çalıştığını gösteriyor" ifadelerini kullandı. Raporda Irak ve Suriye'de serbest durumda bulunan yaklaşık 2 bin 500 IŞİD mensubunun bulunduğu da tespit edilenmler arasındadır.
Bu bilgiler ışığında Suruç katliamının tüm yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması, kamu makamlarının sorumluluğunun açığa çıkarılması, etkin bir yargılanmanın tesis edilmesi, bölgede tekrar artan IŞİD hareketliliğine karşı uluslararası önlemlerin tespit edilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.” www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.