DEM Parti Sözcüsü Doğan: Türkiye darbelerin arkasındaki güçlerle yüzleşmelidir

DEM Parti Sözcüsü Doğan: Türkiye darbelerin arkasındaki güçlerle yüzleşmelidir
Doğan, “Türkiye, geçmişteki onca tecrübeden dersler çıkarmak yerine aynı yöntem ve yollarda ısrar ediyor, bundan vazgeçmiyor. Bugün, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin yıldönümü. Hala darbe mekaniği işleniyor."

BEKİR ŞAHİN

ANKARA- DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Türkiye’de yıllardır yaşanan her türlü darbenin, askeri kalkışmanın ardında ve arkasında gizli saklı tutulan ve bir türlü yüzleşilmek istenmeyen siyasi güçler olduğuna dikkat çekerek, “İşte bu karanlık koalisyonlar, Türkiye’de bugüne kadar daha koyu karanlık günlerin yaşanmasına ve Türkiye'nin bu bedelleri ödemesine neden oldu. 15 Temmuz vesilesiyle bu yapılarla yüzleşilmesine Türkiye'yi ve iktidarı davet ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin15 Temmuz ve öncesinden buyana darbelere geçit vermemek için ivedi olarak ihtiyaç duyduğu şey daha çok demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet ve demokratik siyaset olduğuna dikkat çeken DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Türkiye, geçmişteki onca tecrübeden dersler çıkarmak yerine aynı yöntem ve yollarda ısrar ediyor, bundan vazgeçmiyor. Bugün, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin yıldönümü. Yani yine bir demokrasi kesintisi. Olmayan bir demokrasi sürekli kesintiye uğruyor. O günlerde açıklama yapan iktidar temsilcileri darbe mekaniğinin son bulduğunu söylemişti, oysa hala işliyor. Darbe mekaniğinin hala işlediğini söyleyen tek parti neredeyse DEM Parti. Nasıl işliyor birlikte hatırlayalım. Önce hatırlatmam gereken bir şey var ki DEM Parti ve temsil ettiği siyasi gelenek olarak her koşulda ve şartta her türlü darbe ve askeri kalkışmaya karşıyız. Yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz. Demokratik zeminin bu tür kalkışmalarla kesintiye uğratılmasına karşı mücadele etmek için onlarca yıldır büyük bedeller ödüyoruz” dedi.

15 TEMMUZ 2016’DA YAŞANANLARLA YÜZLEŞMEK ŞART

15 Temmuz’dan beri ancak bir başka darbeyle mümkün olabilecek hukuksuzluklar silsilesi yaşandığına vurgu yapan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan açıklamasına şöyle devam etti:

“Bakınız o günlere gidelim. Partimizin bir araştırma önergesinden alıntı yaparak bugünü değerlendirmeye davet ediyorum sizi. Hiç kabul edilmeyen, sürekli reddedilen araştırma önergelerimizden biri. Kabul edilip bir araştırma komisyonu kurulsaydı Meclis Genel Kurulunun kararıyla acaba Türkiye’de neler değişebilirdi? Ama darbe girişimi karanlıkta kaldı. Ne söylendi? O askeri kalkışmanın bastırılması için OHAL’e ihtiyaç duyulduğu söylendi. Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük değil olağanüstü hal ilan edildi. Ancak bir başka darbeyle mümkün olabilecek hukuksuzluklar silsilesi yaşandı ki hala yaşanıyor. Hukuksuzluklar yaygınlaştı, keyfilik ve belirsizlik başladı. Bu iklimin önüne geçecek bir ortam yaratmak yerine bugünkü rejimin tesisi için adeta yaşananlar -çok üzülerek belirtiyoruz ki- bir fırsata dönüştürüldü. Ne oldu akabinde? Kayyımlara da bu şekilde yol açıldı. Bugün yaşadığımız farklı adaletsizliklere ve eşitsizliklere ilişkin yollar da böyle döşendi. O halde tekrar edelim: 15 Temmuz 2016’da yaşananlarla yüzleşmek, o gün bu ülkeye yaşatılmak istenenleri kimlerin neden yaşatmak istediğini açığa çıkarmak öncelikli olarak iktidarın görevidir. Bu görev hala orta yerde duruyor. Bu konuda iktidarı tekrar daha sahici, açık, şeffaf bir şekilde sorumluluk almaya ve bunların siyasi sorumlularıyla yüzleşmeye davet ediyoruz. Yalnızca iktidar değil muhalefet partileri de bunu bir demokrasi sorunu olarak ele almak yerine ne yazık ki milliyetçiliği körüklemeyi tercih etti. O günden bugüne 15 Temmuz’u adeta kendi tabanlarını konsolide etmenin bir aracı olarak gördüler.”

ANKARA, BAĞDAT, ŞAM, ERBİL ARASINDA SAVAŞA KARŞI HALKLARIN KAZANIMINI KORUYACAK BİR İTTİFAK KURULMALIDIR

DEM Parti MYK gündemindeki diğer konulara da değinen Ayşe Doğan, “Hiçbirini birbirinden ayıramadığımız iç politika ve dış politika meseleleri en az 10 yıldır bu haliyle masada duruyor. Nasıl duruyor? Belki yalnızca yanlış politika demek, bunları indirgemeci bir yaklaşımla ifade etmek olur” diyerek şöyle devam etti:

Çünkü sadece yanlış politika diyemeyeceğimiz kadar çok ağır bedellere mal olan bir dış politikadan bahsediyoruz. Mesela bakınız Irak Kürdistan Bölgesinde yaşananlara. Çok büyük bir endişeyle takip ediyoruz ve canımız yanıyor orada yaşananları takip ederken. 90’lı yıllarda zorla sınır hattında köyler boşaltıldı. Milyonlarca insan zorla yerinden edildi de ne oldu? Bugün Türkiye o gün aldığı kararların tazminatını ödüyor hala. Dolayısıyla bunlara yalnızca yanlış politika demek yetmiyor. Bunlar maksatlı olarak yapılan ve değişen iktidarlara rağmen değişmeyen politikalar. O halde adını doğru koymak gerekiyor. Kürtler yaşadıkları tüm coğrafyalarda; Türkiye, Irak, İran, Suriye ve hatta diaspora da dahi varlık mücadelesi vermek durumunda kalıyor. Son derece meşru bir hakkı kullanıyorlar bu saldırılara karşı. Daha önce bu çok acı bir şekilde tecrübe edildi. Hiçbir güç, halkları tekrar bu kötü tecrübeleri yaşayacak günlere götürmemeli. Ankara, Bağdat, Şam, Erbil arasında kurulacak bir ittifak savaş ve çatışma ittifakı olmamalı. Eğer bir ittifak kurulacaksa da bugüne kadar kurulanın tam tersine savaşa karşı halkların kazanımını koruyacak bir ittifak olmalı. Hiçbir güç bu coğrafyada yaşayan Kürtleri karşı karşıya getirmemeli, hiçbir güç bunun hesabını yapmamalı. Buna dönük yapılacak hesaplar tarihten hatırlanacağı üzere boşa çıkan ve ne yazık ki ağır bedeller getiren hesaplardır. Bu hesapları yapan bütün güçleri bu hesapları yapmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Hiçbir Kürt gücü de bu hesapların parçası olmamalıdır. Bu dönemde yapılacak hesap daha çok barış olmalıdır, bir arada yaşam olmalıdır.” www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİGZİ

YENİ ÇİZGİ’DEN

Merhaba kıymeti takipçilerimiz

Güçlükle emek harcayarak hazırlayıp haber sitemizde yayına verdiğimiz haberlerimizi ve gönüllü olarak makale yazan yazarlarımızın yazılarını sosyal medyada ortamından da paylaşarak siz kıymetli takipçilerimiz başta olmak üzere yurttaşlarımızla paylaşıp bilgilendirmeye çalışıyoruz.

Basın; demokrasi ve özgürlüklerin olmazsa olmazıdır. Eğer demokrasi ve özgürlüklerden, haktan, hukuktan yanaysanız, sahiplenip duyarlı olarak tavır koyacaksak, o zaman özgürlüklerden yana olan basına maddi ve manevi anlamda sahip çıkarak yaşatmak gerek. Güçlü basın, güçlü demokrasi demektir. Hak, hukuk, Adalet demektir. Yoksa nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

Bu nedenle öncelikli olarak ilk ve en kolayından yapmanız gereken, lütfen paylaştığımız haberleri, köşe yazılarını, sadece okuyup geçmeyin, Ana Sayfamızda veya haber içeriklerinde çıkan Google reklamlarını, mutlaka tıklayınız, uygun gördüklerinizi inceleyip ayrılabilirsiniz. Aynı zamanda haberlerle ilgili beğeni, yorum, paylaşım, rt yapmanızı, aynı zamanda facebook, twitter ve instagram da bizi takip ederek destek verdirebilirsiniz. Ayın zamanda Özel reklam ve tanıtım desteklerinizle vereceğiniz maddi destekler elbette çok daha önemlidir. Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bildiğiniz gibi bizler maddi gücümüzü sadece reklamlardan alıyoruz. Bunun için reklam bizim ayakta durmamız, güçlü ve cesaretli olmamamız için çok önemli bir destektir.

Çünkü Devletten ve sermaye gruplarından aldığımız destek yok. Bu nedenle Reklam desteğinizi önemsiyoruz.

Sağlıklı ve mutlu kalın.

Web Sayfa ve sosyal medya hesaplarımız şunları;

https://www.yenicizgihaber.com/

https://www.facebook.com/yenicizgihaber

https://x.com/yenicizgigazete

https://www.instagram.com/yenicizgigazete/

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.