Türkiye'de öğretmenler iş bırakıyor

Türkiye'de öğretmenler iş bırakıyor
Türkiye'de öğretmenler iş bırakıyor

 

GAZİANTEP- BEKİR ŞAHİN: Eğitim emekçisi Öğretmenler 2 Kasım’da ülke genelinde

Bir günlük iş bırakmaya hazırlanıyor. Türkiye’de ilk defa 13 Eğitim Sendikasının bir araya gelerek aldığı iş bırakma eylem kararı öğretmenler arasından da büyük umut yaratıyor. Bu eyleme hükümet yanlısı TES ve EBS’nin katılmayacağı belirtildi. Öğretmenler bu eyleme davet edilecek, Ayı zamanda 3 gün boyunca üzerinde “Uyarıyoruz” kokartı takarak eylem duyurulacak.

 

2 Kasım da gerçekleştirilecek eylem amaç ve içeriğiyle ilgili Eğitim-İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat yeni çizgiye konuştu. Eğitim-İş ‘in çağrısıyla sendikaların bir araya gelerek ortak hareket etmelerini kıymetli bulduklarını, bu anlamda sendika olarak her zaman üzerlerine düşeni yapacaklarını kaydetti.

 

Eğitim-İş, Eğitim-Sen, Teç-Sen, Hürriyetçi Eğitim-Sen, Eğitim Gücü-Sen, Anadolu Eğitim Sendikası, Özgür Eğitim-Sen, Eğitim Hak-Sen, Eksen Eğitim-Sen, İdeal Eğitim-Sen, Eğitim Söz-Sen, Eğitimde Birlik-Sen, Eşit Haklar Sendikası, TÖB-Sen'in genel başkanlarının ortak eylem için karar alarak imza altına aldıklarını ifade eden Eğitim İş Şube Başkanı Ali Arpat,

“Ortak imzalı kararda acil talep olarak 19 Kasım 2022'de yapılacak kariyer basamakları sınavının derhal iptal edilmesi, Özlük hakları, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, TBMM’de ivedilikle ele alınarak yeni bir meslek kanununun tüm eğitim sendikalarının ve öğretmenlerin görüşleri alınarak düzenlenmesi yer almakta” dedi.

 

Öğretmenler aynı zamanda kadrolu güvenceli istihdam, eşit işe eşit ücret, kamuda mülakat uygulamasına son verilmesi, tüm eğitim çalışanlarına sosyal yardımların yapılması, öğrencilerin eğitim, barınma ve beslenme haklarının güvence altına alınması ve kamusal eğitimin sağlanmasını talep ettiğini de hatırlatan Ali Arpat, “Bu taleplere ilişkin düzenlemelerin yapılmaması halinde eğitim emekçileri 26, 27, 28 Ekim 2022 tarihlerinde iş yerlerinde kokart takacak; 26 Ekim 2022 tarihinde, ilk teneffüs saatinde, öğretmenler odasında ortak bildiri metnini okuyacak; bu talep ve uyarılara rağmen bir düzenleme yapılmaması halinde 2 Kasım 2022 tarihinde tüm eğitim çalışanlarının katılımıyla bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklar” dedi.

 

Eğitim-İş Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat öğretmenlerin iş bırakma eylemi ile ilgili olarak şöyle devam eti:

“Öğretmenler için, eğitim emekçileri için bıçak kemiğe sadece dayanmadı, kesmeye de başladı. Yoksulluk sınırının altında ücretler, mesleki itibarımıza ve haklarımıza saldırılar, öğrencilerimize verilmeyen kamusal hizmetler yetmezmiş gibi bir de üzerimizdeki angaryaları ağırlaştıracak, uzmanlığımızı yok sayan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkardılar. Saray’ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla hayatımıza sokulan bu kanuna karşı sendika olarak ilk günden beri en gür itirazı ortaya koyan örgüt olduk; tepkimiz tüm eğitim emekçilerinde de ilerici kamuoyunda da büyük bir karşılık buldu ancak hükümet mesleğimize hakaret niteliğinde bu kanundan vazgeçmedi. Bize de vazgeçmeyeceğimizi, bu hakareti kabul etmeyeceğimizi göstermek için eylemliliğimizi yükseltmekten başka yol kalmadı.

 

BU KANUNUN İÇERİĞİ, HAZIRLANIŞ BİÇİMİNDEN DE BETER

 

- Kanun, öğretmenliğin zaten bir uzmanlık mesleği olduğunu söyleyen yasalarla çelişiyor ve itibarımıza saldırıyor. Fakültede zaten alanına göre eğitim alıp uzman olarak mezun olan öğretmenlere “gel bakalım uzman mısın değil misin?” diyor.

 

- Öğretmenlerin mesleğini icra etmekten doğan haklarını şartlara/ kriterlere/ sınavlara bağlıyor ve bu haliyle hukukun kazanılan haklar geri alınamaz ilkesini, eşit işe eşit ücret ilkesini de çiğniyor.

 

- Daha bir kez dahi okullarda inceleme yapmamış, okulların gerçekliğinden uzak insanların hazırladığı videolarla öğretmeni angaryalara boğuyor. Üstelik sınav sistemleri de tamamen ezbere dayalı. Yani öğretmenin uzmanlığını ezber gücü ve angarya kaldırma takati üzerinden tartmaya çalışan bir zihniyet var.

 

BU ÜLKENİN TEK BİR BAŞÖĞRETMENİ VAR

- Zaten sözleşmeli, kadrolu, ücretli diye böldüğü öğretmenleri bu kez uzman öğretmen/başöğretmen diye ayrıştırıp birliklerini kırmak istiyor.

 

- Bu ülkenin tek bir Başöğretmeni varken, bazı öğretmenlere başöğretmen unvanı verilmesini öngören bu kanunla Cumhuriyet kavramlarının içi boşaltılmak isteniyor.

 

GERİCİLİĞE KARŞI BİLİMSEL EĞİTİM

Türkiye’de gerici politikaların en çok etkilediği alanların başında eğitim geliyor. Gericiliğe karşı bilimsel eğitim için mücadelenin neresinde öğretmenler?

Haklısınız. Gericiler sorgulayan değil biat eden yurttaşlar düşlerler ve bu yüzden her zaman ilk hedefleri cehaleti üstün kılmaya çalışmaktır. Türkiye’de de eğitim ve eğitimci bu yüzden yıllardır hedef tahtasında. Çünkü biz toplumun aydınlık yüzüyüz, geleceğin mimarlarıyız. Cehaleti oy deposu olarak gören bir anlayış için burnunun dibindeki düşmanız.

 

Eğitim emekçileri bu aydınlanma mücadelesinin baş öznesi durumunda. Gericileştirilmiş müfredata, yoksul öğrenciyi aşağıya itecek şekilde kurgulanmış sisteme, liyakatsizce atanan yandaş yöneticilere ve onlardan gelen baskılara, gasp edilmiş haklarımıza, okulların kapısının dernek maskesi takmış tarikatlar için ardına kadar açılmasına rağmen biz eğitimciler, öğrencilerimize hâlâ adil, bilimsel, laik bir eğitim vermeye çalışıyoruz.

 

Herkesin anlaması gereken şu ki bu sadece eğitim emekçilerinin meselesi olmamalı. Laik, bilimsel, kamusal ve adil bir eğitim sistemi kurulmadan bu ülkenin parlak bir geleceğe kavuşma ihtimali yok. O yüzden bu bir memleket meselesidir, bu bir gelecek meselesidir, Nazım’ın dediği gibi belki büyüdüğünü görmeyeceğin zeytin fidanlarını dikme meselesidir. Dolayısıyla tüm toplumun bu mücadelenin bir parçası olması gerekiyor.

 

'ÇOCUKLAR SİMİTLE GÜN GEÇİRİYOR, MUSLUKTAN SU İÇİYOR'

Ülkemizde emekçilerin ağır yoksullaşması bir yandan öğretmenlerin bir yandan da öğrencilerin durumunu etkiliyor. Bu açıdan siz öğretmenler olarak okullarda neler gözlemliyorsunuz? Bu durumun eğitime kısa ve uzun vadeli etkileri ne olacak?

Durum gerçekten içler acısı. Bakın bu sene birçok öğrenci yıllarca çalışıp kazandığı üniversitelere kayıt bile yaptırmadı çünkü ailelerinin onları büyükşehirlerde yaşatacak parası da, onların barınma ve beslenme sorununu çözecek bir sosyal devlet anlayışı da yok.

 

Okul kantinleri ateş pahası. Bu tabloyu yaratanların Meclis’te kallavi bir kebap yediği paraya çocuklar ancak kantinden tost alabiliyor. Beslenme çağındaki çocuklarımız simitle gün geçiriyor, musluktan su içiyor.

 

Eğitim bedelsiz bir kamu hizmeti olarak verilmesi gereken Anayasal bir hak ve ulaşım, beslenme, barınma gibi yan hizmetler de eğitim hizmetinin ayrılmaz bir parçası. Ancak itibardan tasarruf olmaz diyerek kendi lükslerinden vazgeçmeyenlerin, çocuklarımızdan vazgeçtiğini ve onların en doğal hakkı olan bu imkanları sağlamadığını görüyoruz.

Bu adaletsizliğin sosyal etkilerinin ileride kendisini toplumsal bir öfke olarak göstermesi kaçınılmaz. Bugünün çocukları, yarının bireyleri olduğunda kendilerinden esirgenenler için, hayata birkaç sıfır geriden başlatıldıkları için kaçınılmaz bir sorgulamaya girecekler. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.