Özgecan ve Feray’ın acıları katmerleniyor

Özgecan ve Feray’ın acıları katmerleniyor
Özgecan ve Feray’ın acıları katmerleniyor
MERSİN– YENİ ÇİZGİ; Mersin'in Tarsus ilçesinde 11 Şubat 2015'te vahşice öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın katledilmesinin üzerinden 4 yıl geçti. Özgecan'ın babası Mehmet Aslan, 4 yılın her gününün o acı katlanarak geçtiğini belirterek, “Ben de eşim de ilaç desteğiyle ayakta duruyoruz. Zaman geçtikçe bu acı katmerleniyor” dedi. Aynı şekilde Toros Üniversitesi son sınıfta okuyan Feray Şahin’de polis tarafından tam 17 ay önce katledildi. Feray Şahin’in annesi Aysel Şahin evin tek kızı olan bin bir güçlükle büyüttükleri kızlarının katledilmesinden sonra aile düzenlerinin ve sağlıklarının bozulduğunu belirtirken, ilaç tedavileri ile yaşama tutunmaya çalıştıklarını belirtti. Mersin bu iki üniversiteli öğrencinin katliamı ile anılır olmasının yanında, cinayetler her iki aile ve vicdanlarda derin iz bıraktı. Çağ Üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan, bundan tam 4 yıl önce, Tarsus ilçesindeki okulundan evine dönmek üzere bindiği minibüste vahşice katledildi. Kızlarının Mersin'deki eve dönmemesi üzerine polise başvuran Aslan ailesi, iki gün sonra aldıkları haberle yıkıldı. Özgecan'ın cesedi, 13 Şubat 2015 tarihinde Tarsus-Ankara karayolu Çamalan köyündeki Cin Deresi'nde yanmış halde bulundu. Evine dönmek için bindiği minibüste tecavüze uğrayan ve hunharca katledilen 19 yaşındaki Özgecan'ın davası, sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya mal oldu. Kadına şiddetin simgesi haline gelen Özgecan, tüm kadın örgütlerini harekete geçirirken, katilleri olan 3 sanığa verilen indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla da benzer davalarda emsal oldu. Sanıklar Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe hakkında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, ayrıca tecavüz ve diğer suçlardan da minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken'e 27, arkadaşı Fatih Gökçe'ye 24 yıl hapis cezası verildi. “ZAMAN GEÇTİKÇE ACI KATMERLENİYOR” Özgecan'ın babası Mehmet Aslan, 4 yıldır yaşadıkları acıyı anlattı. “Dile kolay 4 yıl geçmiş. Her günü o acının, o ıstırabın, o kötü günün acısı katlanarak geçti” diyen Baba Aslan, Özgecan'ı düşünmediği tek bir an bile olmadığını söyledi. Sürekli ‘ya sabır, ya sabır' dediğini ifade eden Aslan, “Ben de eşim de ilaç desteğiyle ayakta duruyoruz. Zaman her şeyin ilacı derler fakat bu süreçte zaman geçtikçe bu acı katmerleniyor. Onun yokluğu, hayat malum devam ediyor fakat bu hayatın içerisinde gülmeyi unuttuk. Çevrede gülen insanları gördüğüm zaman da hep buruk bir acı aklıma geliyor. Kolay değil, kolay olmadı” diye konuştu. Özgecan'ın katledilmesinden sonra da kadına şiddetin durmadığını ve öldürülen kadınların binleri geçtiğini vurgulayan Aslan, “Bu şiddete uğrayan bütün kadınlara, bütün kızlara da Allah'tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullandı.  “ONUN ÖLMESİ İYİ OLDU” Özgecan'ın katili Suphi Altındöken'in, Nisan 2016'da cezaevinde silahla vurularak öldürülmesini ‘iyi oldu' ifadesiyle değerlendiren Baba Aslan, “O zaman da söylemiştim ne seviniyorum ne üzülüyorum diye. Özge'min bu haksız menfur saldırıya uğramasından sonra duygularımız da öldü. Ben hiçbir şey hissetmemiştim. Ama onun ölmesi iyi oldu. Fakat öbür ikisi içeride hala devlet tarafından besleniyor. Duygularımı şu anda ifade etmekte zorlanıyorum. Kelimeleri seçerek konuşmaya çalışıyorum. Çünkü bu acı bu şiddet adeta yapan kişinin aklı yok mu diyeceğiz şimdi. Yapan kişi de resmen intihar ediyor. Nelerin başına geleceğini de biliyor ama o anda artık aklı mı devreden çıkıyor yoksa bunu yapmasının başka sebepleri mi var, bunların devlet tarafından geniş tabanlı bir şura oluşturup, farklı disiplinlerdeki bilim insanlarının, sosyologların, psikologların, tıp adamlarının bir araya gelip bu sorunun teşhis edilmesi gerekiyor. En ağırlaştırılmış bir yasa bile gelse çözüm değil. Çözüme ulaştırmıyor. Onun için devletin bu konuyla ilgili farklı disiplinlerdeki kişileri bir an önce bir araya getirip bir şura oluşturması gerekiyor” şeklinde konuştu.  “MELEKLER ÖLMESİN” Bir kızı bir oğlu daha olduğunu belirten Aslan, onlar için ayakta durmaya çalıştıklarını dile getirerek, şunları söyledi: “Melekler ölmesin diyorum ben hep. Bir meleğim daha var, bir oğlum daha var. Onlar, gerek eşim gerek ben; bizi bitkin, yorgun, bitmiş bir vaziyette, hayata küsmüş bir vaziyette görmesinler diye ayakta durmaya çalışıyoruz. Çünkü onlar bizden destek alacaklar. Başka da bir çaremiz yok.”   FERAY’IN DOSYASI YARGITAYDA, KATİL SERBEST   Öte yandan bu acılar daha dinmemişken, Mersin’de yaşanan ikinci üniversiteli cinayeti şehirde yeni bir dram yaşanmasına yol açtı. TOROS Üniversitesi mimarlık bölümü son sınıf öğrencisi Feray Şahin kaldığı evde 2017 yılı Eylül ayında polis memuru Fatih Burak Aykul tarafından devlete ait silahla öldürüldü.   MAHKEME BİLİMSEL RAPORLARA DEĞİL KATİLİN YALANLARINA İNANDI Feray Şahin cinayetinde, katil Fatih Burak Aykul hakkında Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kasten öldürmekten ömür boyu hapis istemiyle dava açıldı. Ancak mahkeme birçok delileri yok eden karartan katilin yalan ve çelişki dolu ifadelerine inanarak, eldeki somut DNA ve Adli Tıp Kurumu raporlarını ve katilin ifadelerindeki yalan ve çelişkileri görmezden gelerek, gencecik kızın katledilmesinin bedeli olarak katile indirimli 5 yıl 3 ay ceza verilmesini kararlaştırdı. Feray’ın ailesi karara itiraz etti. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’ne gönderildi. İstinaf için gelen cinayet dosyasındaki eksikleri, ve mevcut raporlar ifade incelenmeden 2 hafta içinde jet hızla Mersin’den gelen karar onaylanırken, katilinde şartlı salı verilmesi onaylandı. Bu karar üzerine katil serbest bırakıldı. Aile bu karara da itiraz etti, dosya Yargıtay’a gitti. Şimdi aile buradan gelecek kararı bekliyor.   KATİL EN AĞIR CEZAYI ALANA KADAR TAKİP EDECEĞİZ            Feray’ın annesi Aysel Şahin, 23 yaşında üniversite son sınıf öğrencisinin katledilmesinin cezasının böyle komik bir ceza olamayacağını belirterek, “Mahkeme böyle komik bir ceza ile bizi ikinci kez öldürdü. Binbir güçlüklü büyüttüğümüz ve üniversite son sınıfa kadar gelen kızımız hayatımızda hiç görmediğimiz tanımadığımız bir polis tarafından katlediliyor sonra bu cinayette az bir ceza ile kurtulmak için asılsız, yalan çelişkili ifadelerle mahkemeyi yanıltıp serbest kalıyor. Bu mu adalet, bu mu hak, hukuk? Bunun neresinde vicdan var insanlık var. Mahkeme eliyle gencecik kızımızın kanı yerde kaldı. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. O yargıçlar artık vicdanlarının sesini duysun. Yargıtay’da gelecek kararı bekliyoruz ve sonunu kadarda bu davanın takipçisi olacağız. Biz şuan yaşayan bir ölü gibiyiz. Bizim hayatımız alt üst etmeye kimin ne hakkı var. Suçsuz günahsız. Silahsız savunmasız gencecik kızı katletmek vicdansızlıktan, alçaklıktan öteye ne olabilir. Katil en ağır şekilde cezalandırılıncaya kadar, davanın takipçisi olacağız” YENİ ÇİZGİ  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.