Ekonomi Öğreniyoruz

Ekonomi Öğreniyoruz
Ekonomi Öğreniyoruz
HASAN KOCAKURT İktisatçı-Mali Müşavir İktisat, kıt kaynaklarla, sonsuz insan ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için malların üretim ve değişimini inceleyen bilimdir. Bu tanıma bir İktisatçı olarak öğrenciyken de bugünde hep muhalif olmuşumdur. Evet, kaynaklar kıt (kullanmasını beceremez ve Ekolojik dengeyi sarsmaya devam edersek daha da kıt olacaktır) fakat insan ihtiyaçlarının sınırsız olması konusunu bir türlü anlayamadım, kavrayamadım, hazmedemedim. Bunun liberal ekonomik sistemlerde insanoğluna dayatılan bir türlü yaşam şekli olduğunu düşünmüş ve muhalif duruşumu sürdürmüşümdür. İnsanoğlu beşeri bir varlıktır. Yediğinin içtiğinin tıpkı ömrü gibi bir sınırı olması gerektiğinin düşünüyorum. İhtiyaçların sınırsız olması bir tür doyumsuzluk, aç gözlülüktür. Hep daha fazlasını istemek dilemek ve bu ihtiyaçların giderilmesi için her türlü yolun mubah kılınması sonucunda dünyamızın geldiği durum maalesef ortadadır. Dünyanın, yaşamın merkezi, hayatın anlamı ekonomik durumunuz, ülkenizin ekonomik olarak güçlülüğü ve sizin bundan ne kadar pay aldığına indirgenmiş durumda. Eğer çok kazanıyor ve çok pay alıyorsanız çok iyi bir hayatınız(bu durum kişiden kişiye değişse de çoğunluk bu yönde) var demektir. Az kazanıyor ve az pay alıyorsanız bütün hayatınız sadece ihtiyaçlarınızı karşılamak için çalışmak ve yine çalışmakla geçiyor. Hayata dair bütün güzelliklerden uzak durmak durumunda kalıyorsunuz. Dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de zaman zaman kurumlar ekonomik, işsizlik ve benzeri durumlar için istatistiki bilgiler paylaşıyorlar.  Veriler yüzde yüz doğru olmasa da üç aşağı beş yukarı bize bazı fikirler veriyor. Bu veriler son dönemlerde pek hoşumuza gitmiyor. İç ve dış borç çok yüksek düzeyde, işsizlik % 10 ların üzerinde, pahalılık can yakıyor; peki buna karşı ekonomiyi yönetenler hangi politikalarla daha iyi bir ekonomik durum hedefliyor. Bakıyoruz günü kurtarmaya yönelik yapıcı değil geçici teşvikler, krediler, indirimler, muaflıklar, istisnalar ve benzeri durumlarla tamamen popülist politikalar üretiyorlar. Maalesef piyasada pek tutarlığı olmayan hatta insanları bu teşvik, indirim ve hibelerden faydalanmak için suiistimale ve kanunsuzluğa yönlendiren politikalar üretiliyor. Son yıllarda üst üstü çıkarılan vergi afları mali disiplini alt üst etmiş durumda. Artık bu işin böyle gitmeyeceğini ekonomi bilimiyle uğraşmayıp ev ekonomisi ile ilgilenenler de bilmektedir. Artık dönem her alanda üretim dönemidir. Tarım, hayvancılık, sanayi, bilişim teknolojileri, askeri araç gereç, silah, mühimmat ve benzeri. Anadolu’yu ve Anadolu insanını tarif eden en güzel şey medeniyetler beşiği ve birde her alanda üretimin merkezi olması. Evet, tarihi eserlerimize gerekli özeni ve itinayı gösteremez sekte, onları doğru tanıtıp yerli ve yabancı turistleri yeterince çekeme sekte, bunu dünyada bir çok ülkenin yaptığı gibi paraya çevireme sekte, hala medeniyetler beşiğiyiz. Fakat üretim konusunda oldukça geriye düştük. Tüketici bir toplum halini aldık. Ekonomik bitişin temel sorunu üretimin yavaşlaması hatta durmasıdır. Bu beraberinde işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı ve çok dengesiz bir gelir dağılımını beraber getirir. Bunun sonucunda toplum değişim ve dönüşüm dinamiğini kaybeder her anlamda ileri düzeydeki toplumların gerisine düşer ve makas gittikçe açılır. Acilen teşviklerden, hibelerden, kredilerden, muaflıklardan, istisnalardan vaz geçip, Gelir ve kurumlar vergisi mevzuatını yeniden düzenleyip vergi oranını düşürüp kayıt dışılığı en asgari düzeye indirip tahsilatta mali disiplini sağlamalıyız. Tüm KDV oranlarını gözden geçirip adil ve sürdürülebilir oranlar belirlemeliyiz. Hazine gelirlerinde Dolaylı vergilerin değil Dolaysız vergilerinin oranın artmasını hedeflemeliyiz. Şehir yönetimlerinde Valilikleri, kaymakamlıkları, belediyeleri birer bürokratik işlerin yürütüldüğü yerler değil üretim ve eğitim merkezi yerlerine dönüştürmeliyiz. Sosyal güvenlik anlamında sözde birleştirilen sosyal güvenlik sisteminde işverene yüklenen aşırı sosyal güvenlik pirim oranlarını derhal en az 10 puan düşürülüp % 27 lere çekilmesi ve tüm çalışanların sosyal güvenlik güvencelerine kavuşturulması sağlanmalı ve bu alandaki denetimler sıklaştırılmalıdır.  Derhal sosyal güvenlikte her türlü suiistimale açık teşvikler durdurulmalıdır. Tüketen değil üreten toplum olmanın önemi ve eğitimi üniversitelerde sadece ders olarak değil pratik yaşama indirgenerek uygulanmalıdır. İnsanlara kaynakların kıt fakat ihtiyaçlarınız kadar tüketiniz modeli öğretilmelidir. İhtiyaçlar sınırsız olmamalıdır… YENİ ÇİZGİ      

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.