MERSİN- YENİ ÇİZGİ: Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler ekibi, Sinaps RF Akademide İntegratif Terapi Uzmanı Dr. Reha Çetin Yurdaer, Yaşam Koçu ve Nefes Terapisti Filiz Değirmenci ile Swiss Academy Direktörü, Beden Dili İletişim Uzmanı Riccon İlhan Doğan’la buluştu. Alanında uzman eğitmenler, basın personeline mutluluğun iyileştirici gücü, nefes terapisi, enerji ve frekans konularında bilgiler verdi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halka İlişkiler ekibi, alanında uzman eğitmenlerle bir araya geldi. Sinaps RF Akademide İntegratif Terapi Uzmanı Dr. Reha Çetin Yurdaer, Yaşam Koçu ve Nefes Terapisti Filiz Değirmenci ile Swiss Academy Direktörü Beden Dili İletişim Uzmanı Riccon İlhan Doğan, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi ekibiyle söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide; mutluluğun iyileştirici gücü, nefes terapisi, enerji ve frekans konularında bilgiler aktarıldı.
“HEPİMİZİN HAYATTAKİ HEDEFİ, AMACI MUTLU OLMAK”
Yaşam Koçu ve Nefes Terapisti Filiz Değirmenci, nefes, frekanslar; beden, zihin, ruh üçlüsünün hayata nasıl etki ettiği ve bağımlılık terapisi üzerine çalışmalarını anlattı. Sadece fiziksel değil ruhsal bağlılıkların da insanların hayatına yarattığı etkilerin önemli olduğuna değinen Değirmenci, “Hepimizin hayattakis hedefi, amacı mutlu olmak. Bununla ilgili bir sürü uyaran var. Bunları nefes teknikleri ile çalışıyoruz. Nefesi ne kadar sağlıklı alırsak bunun zihinsel çabalarını, verdiğimiz emeğin karşılığını her alanda karşılıyoruz. Hepimiz nefes aldığımızı zannediyoruz ama aslında solunum yapıyoruz. Nasıl kalbimiz şu an istemsiz bir şekilde çarpıyorsa nefesimiz de şu anda hiç fark etmeden doğal akışında devam ediyor. Ama yaşamak dediğimiz o yaşam enerjisi denen pranayı şu anda farkındalıkla içinize çekmenizi istiyorum” dedi.
“BEYNİMİZİN SÜREKLİ İLETİŞİM HALİNDE OLMASI GEREKİYOR”
Swiss Academy Direktörü Beden Dili İletişim Uzmanı Riccon İlhan Doğan da iletişimin zihin sağlığı üzerinde önemli etkileri olduğuna değindi. Doğan, “Bu tür eğitimler gerçekten çok önemli. Devamlılığı da önemli. Çünkü hayata bir daha gelmeyeceğiz. Bazı şeyler oluyor. Farklı şeyler yapabilmek, farklı bakabilmek, portakalı tersten soyar gibi, eve tersten girer gibi, yaşama biraz tersten bakar gibi. Kalıplaşmış, standartlaşmış, tozdan rengi solmuş, bayatlamış bir hayat değil. İlerde Alzheimer, demans, parkinson gibi hastalıklara yakalanabiliriz. Ben orada devlet hastanesinde psikolog olarak çalışıyorum. İnanın gelen hastaları görüyorum; beynimizin sürekli iletişim halinde olması gerekiyor” diye konuştu.
“BİR TEK ŞEY İÇİN DÜNYAYA GELİYORUZ; MUTLU OLMAK”
Sinaps RF Akademide İntegratif Terapi Uzmanı Dr. Reha Çetin Yurdaer, klasik tıbbın dışında enerjisel terapi üzerine de çalışmalar yaptığını söyledi. Yurdaer, insanların madde ve enerjiden oluştuğunu ifade ederek, “İnsanlarda hayatın bir tek amacı var, bir tek şey için dünyaya geliyoruz; mutlu olmak için. İki tip formatımız var; hem bir maddeyiz. Bir bedenimiz var hem de bir enerji halimiz var; bütün bir maddeden bağımsız. Bazıları buna ruh diyor bazıları enerji diyor. Ama bilinen bir gerçek var; enerji alemi maddesel dünyadaki kuralların dışında kurallarla çalışıyor. Enerji aleminin kendine has başka yasaları var” dedi.
Herkesin parmak izi gibi kendine özgü bir enerjisi olduğunu ve frekans değerleri yakın olan insanların birbirlerini daha çok sevme eğilimi gösterdiğini ifade eden Yurdaer, “Hiçbirinizin enerjisi birbirine benzemiyor, frekansı benzemiyor. Bir uyumsuzluk varsa ve bunu gidermezseniz hayat sizin için mutluluk olmaktan çıkar. Bu çatışmayı çözmek için de frekanslarınızın uyumunu sağlayabilmeniz lazım. O zaman hem iş yerinizde hem sosyal çevrenizde daha keyifli yaşayabilirsiniz” diye konuştu.
Yurdaer, frekans uyumunun basit bir takım tekniklerle sağlanabileceğine vurgu yaparak, “Burada ilk temel şey; olumsuzluk sezdiğimiz kişilerle ilgili zihni temizlemenin en kolay yolu nefes. Derin nefesler alıp, olumlu şeyler düşünerek zihnimizi norm değere çekmek lazım. Neden birlikte olmamız gerektiğinin bilincine varıp kendimizi onla modifiye etmemiz lazım. Bizim zorlukların içerisindeki iyilikleri görebilmemiz lazım. Bu perspektifle yaşarsak o zaman kişilerle ilgili çatışmalarımızda kin ve nefreti, olumsuz duyguyu, sevmeme ya da sevilmemeyi gündem dışına çıkarırsak çok daha mutlu yaşamak mümkün olabilir” ifadelerini kullandı. Eğitimin ardından eğitmenler personelin sorularını yanıtladı. www.yenicizgihaber.com YENİ ÇİZGİ