Köy Enstitülerinin 79. Kuruluş Yıldönümü Kutlu Olsun

Köy Enstitülerinin 79. Kuruluş Yıldönümü Kutlu Olsun

GAZİANTEP-MERSİN; AYSEL ŞAHİN; Eğitim İş Sendikası Gaziantep ve Mersin Şube Başkanları yaptıkları açıklama ile köy enstitülerinin 79. kuruluş yıldönümünü kutlayarak, eğitimdeki önemine vurgu yaptılar. Eğitim İş Başkanları, “Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra çağdaşlaşmanın ve aydınlanmanın, silahla kazanılan bağımsızlığın teminatı olduğunun bilincinde olan Cumhuriyet’i kuranlar, “Köy Enstitüleri” modeli ile bunu uygulamaya koydular” diye ifade ettiler.

  1. Kuruluş Yıldönümünde Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktıklarını ifade eden Eğitim İş Mersin Şube Başkanı Hakan Boyar ile Gaziantep Şube Başkanı Mustafa Ay yaptıkları açıklamalarda,“Eğitim-İş olarak amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir. Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş, Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, Fakir Baykurt’tan, hepsinden önemlisi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den devraldığı bu görev ve sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındadır” diye ifade ettiler
Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra çağdaşlaşmanın ve aydınlanmanın, silahla kazanılan bağımsızlığın teminatı olduğunun bilincinde olan Cumhuriyet’i kuranlar, “Köy Enstitüleri” modeli ile bunu uygulamaya koyduklarını hatırlatan Eğitim İş başkanları Boyar ve Ay ın ortak açıklamalarında şunlara dikkat çekildi;“Yüzyıllardır horlanmış köy çocuklarından yazarlar, şairler, müzisyenler, bilim adamları çıkmaya başlamıştı. Anadolu uyanıyordu. Köy Enstitüleri’nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşleri Anadolu’yu aydınlatmaya başlamıştı. Ancak bu yüksek dinamizm ve Cumhuriyetçi kadronun kazandırdığı ivme gerici ve tutucu egemen güçlerden tepkiler almaya başlamıştı.Ülkenin toplumsallaşma sürecini kolaylaştırmak için gerçekleştirilen Köy Enstitüleri girişimi, kazandığı onca olumlu sonuca karşın dinsel değerlerin çöküşüne neden olduğu gerekçesi ve komünizm geliyor korkutmalarıyla tamamlanamadı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak Anadolu’nun en önemli aydınlanma projesi ortadan kaldırıldı. Köy Enstitüsü işlemesini sürdürseydi, ulusal egemenlik ve ulusun tam bağımsızlığı zedelenmeyecek; her yurttaş, kul olmaktan kurtulup, ülkenin onurlu yurttaşı olma bilincine ulaşacak; laik, sosyal hukuk devletinin hizmetlerinden her yurttaş yararlanacak; köy-kent arası uçurum kalkacak; kadın-erkek arasındaki hak eşitliği yerleşecek; insan, çocuk ve emekçi hakları tam olarak verilecekti. Sabahattin Eyüboğlu’nun “Köy Enstitüleri, bozkırda ağaç dikmek ve tutturmaktır” diye tanımladığı, Hasan Ali Yücel’in “Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar” diyerek milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği Köy Enstitüleri, pek çok yabancı bilim adamının da dikkatini çekmiş, akademik çalışmalara konu olmuştur. UNESCO da bu modeli gelişmekte olan ülkelere tavsiye etmiştir.Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitüleri’nin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitüleri’nin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Enstitülerin kapatılması Türkiye’nin aydınlanma tarihinde gericiliğin zaferi olarak yerini almıştır.Ne yazık ki, o gerici anlayışın uzantıları bugün de işbaşındadırlar. AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla eğitimin niteliği düşürülmüş, çağdaş, bilimsel, akılcı, laik eğitim sistemine büyük bir darbe vurulmuştur. 4+4+4 eğitim sistemi ile Cumhuriyet’in temeli olan “Öğretim Birliği” parçalanmış, laik, bilimsel, parasız ve ulusal eğitim yok edilmiş, okullarımız medreseye döndürülmüştür. Siyasi iktidar,  çocukları medrese eğitimi ile “itaatkar”, “biat eden”  kullar haline getirmeye çalışmaktadırlar.Bugün Köy Enstitüsü ruhunu yeniden yakalamak ancak çağdaş, üretken ve demokratik eğitim yöntemini ulusal eğitim sistemimizin her aşamasına uygulayarak; eleştiren, sorgulayan çağdaş bireyler yetiştirmekle olur. Üretken ve yaratıcılığın desteklendiği eğitim anlayışı bugün yaşadığımız eğitim sorunlarının da çözümü olarak görülmelidir. İşte o zaman Atatürk’ün ve cumhuriyetin öğretmenlerden istediği ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesilleri yetiştirebiliriz.”YENİ ÇİZGİ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri