İHD Adıyaman Şubesi “Toplum kutuplaştırıldı”

ADIYAMAN- YENİ ÇİZGİ; İnsan Hakları Derneği (İHD) Adıyaman Şubesi,  İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 70. yılında barış için özgürlük eşitlik ve adalet istediklerini belirtti.İHD Adıyaman Şubesi İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 70. Yılı nedeniyle yaptığı yazılı ortak açıklamada insanlığın ortak vicdanının belgesi niteliğindeki bildirinin, birinci maddesi Eşitlik, ikinci maddesi ayrımcılık yapılmamasını, üçüncü maddesi yaşama hakkınıDüzenlerken, bildirgenin tüm metni birlikte ele alındığında bildirinin insan onuruna yakışan bir yaşam için temel ilkeleri istisnasız şekilde düzenlediği vurgulandı.Gelinen aşamada beyannamede yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen hala kurulamadığına vurgu yapılan Adıyaman İHD Şubesi’nin ortak açıklamasından da şunlara dikkat çekildi;“İnsanların ırkından, renginden, cinsiyetinden, cinsel yöneliminden, dilinden, din ve mezhebinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsız olarak, insan olmaktan gelen hakları ve dokunulmazlıkları olduğuna ilişkin temel bir fikir bulunsa da bu fikrin dünya çapında yeterli korunması söz konusu değildir. 70 yıllık zaman içerisinde temel İnsan Hakları kavramlarının amaç olarak benimsenmesi yerine egemenlerin amaçlarına meze edilerek araçsallaştırıldığına tanıklık etmekteyiz.  Dünyanın dört bir yanında var olan savaş ve çatışma ortamı nedeniyle insan hak ve özgürlükleri ciddi anlamda tehdit altındadır. Şiddet; makyajlı gerekçelerle sistematikleştirilerek, yaygınlaştırılarak, olağanlaştırılarak ve kabul ettirilerek tek gerçek olarak toplumlara dayatılmaktadır. Bu çıkmazdan çıkmanın tek yolu Evrensel Beyannamenin içerdiği ilke ve değerlere sahip çıkarak kayıtsız şartsız yaşama geçirmektir.”TÜRKİYE’DE İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ İLE DEMOKRASİ SORUNU BÜYÜMÜŞTÜRTürkiye genel anlamda sorunlarını çözemediği için giderek sorunlar kangrenleşmiş ve çözülmeyen hatta çözülmek istenmeyen sorunlar üzerinden toplum kutuplaştırıldığı vurgulanan açıklamada, “Bu kutuplaşma üzerinden otoriteleşen bir mekanizma oluşmuştur. 12 Eylül daebe rejimin bir parçası olan Anayasanın tümden değiştirilmesi gerekirken yapılan madde değişikliği ile adına başkanlık sistemi dedikleri tek adam rejimine geçilmiştir.250 madde ile yetkili mahkemeler kapatıldıktan sonra mahkemelerin olağan mahkemelere dönüşmesi gerekirken gelinen aşamada her ildeki adı konulmayan özel yetkili mahkemeler kurulmuştur. Türkiye’nin sürekli silahlı çatışma ortamında rejiminin otoriterleşmesinin yanı sıra içerisine girdiği ekonomik krizin etkisi ile ekonomik ve sosyal haklarda ciddi bir gerileme süreci içerisine girdiği ve bunun sonucunda işsizlik ile birlikte yoksulluğun giderek arttığı, buna karşı mücadele etmek isteyen işçi ve emekçi örgütlerinin üzerinde baskı kurulduğu bir ortamdayız. Tüm dünyanın gözü önünde katledilen  Tahir ELÇİ ve Kemal KORKUT gibi her birinin ayrı ayrı bir hikayesi bulunan faili cinayetler aydınlatılmamış, tam tersine yıllardır faili meçhullerin bulunması için mücadele veren Cumartesi Anneleri şeytanlaştırılarak bulundukları her yer terörize edilmiştir” denildi. ÖLMENİN VE ÖLDÜRMENİN ANLAMINI YİTİRDİĞİ BİR DÜNYA 21 Temmuz 2016'da ilan edilen ve yedi kez uzatılarak 19 Temmuz 2018 tarihine kadar süren ve çoklu hak ihlallerine yol açan OHAL rejimi ile, Anayasa’nın çizdiği sınırların açıkça dışına çıkan denetimsiz bir yönetim biçimi tesis edildiği vurgulanan açıklamada, “Gelinen aşamada yapılan değişiklikler ile OHAL kalıcı hale getirilmiştir. Ölümler sürdüğü ve faili meçhuller aydınlatılmadığı sürece OHAL ile tesis edilen KHK’larla işten atılmalar, hukuka aykırı yargılamalar ile hak ve özgürlükleri kısıtlayan diğer uygulamalardan bahsetmenin anlamsızlığını belirtmek isteriz. Ölmenin ve öldürmenin anlamını yitirdiği bir dünya dileriz”